Yaşarken, sıklıkla yer değiştirir ve bunu yaparken de güvenli ulaşım araçlarını tercih ederiz. Demiryolu ulaşımı yani tren yolculuğu da, bize hep daha çok güvenli gelmiştir, gelmeye de devam edecektir.

Ama, demiryollarında öylesi kazalar yaşanıyor ki, bu güven sanki çok derinden sarsılıyor.

Yakın geçmişte ilk sarsıntı yaratan tren kazası, takvimler 22 Temmuz 2004’ü gösterirken oldu.

İstanbul-Ankara seferini yapan Yakup Kadri Karaosmanoğlu adlı hızlandırılmış tren, Sakarya'nın Pamukova İlçesi yakınlarında Mekece Köyü mevkiinde raydan çıkarak devrildi. Kazada 41 kişi yaşamını yitirmiş, 89 kişi de yaralanmıştı.

Bilirkişi incelemesinde 80 kilometre hızla gitmeleri gerekirken 132 kilometre hız yapan makinistler ile yol tamiratlarını yapmayan ve sinyalizasyon hatası nedeniyle TCDD 8'de 4 oranında kusurlu bulunmuştu.

Kaza ile ilgili yargılama süreci 10 yıl sürdü. 7,.5 yıllık zaman aşımı sonrası 20 Ocak 2012'de düşen dava yeniden açıldı ve kararlar verilerek Yargıtay'a gönderildi.

Yargıtay'ın zaman aşımının kaldırılmasına yönelik kararına uyan Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, "taksirle demiryolu kazası tehlikesine sebebiyet verme" suçlarından yargılanan birinci makinist Fikret Karabulut'a 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 1.500 lira para cezası verdi. 1 yıl 15 gün hapis ile 150 lira para cezası verilen ikinci makinist Recep Sönmez'in cezası da ertelendi. Aynı davanın sanığı olan tren şefi Köksal Coşkun'un beraat kararı daha önce yüksek mahkemece onanmıştı.

Bir sonraki kazanın tarihi 11 Ağustos 2004 oldu.

İstanbul-Adapazarı seferini yapan Adapazarı Ekspresi ve Ankara - İstanbul seferini yapan Başkent Ekspresi, Kocaeli'nin Gebze ilçesinin Tavşancıl mevkiinde çarpıştı. Kazada 8 kişi öldü, 88 kişi yaralandı.

Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ''İstifa edecek misiniz?'' sorusuna,

''Düşünmüyorum, uygun bulmuyorum. Karayollarında yılda 5 bin kişi ölüyor, aldığım ilk izlenimlere göre kaza ışık ihlalinden. Ölenlerden ikisi demiryolu işçisi, ancak nerede çalıştıklarını, niçin burada bulunduklarını henüz bilmiyorum" yanıtını veriyordu. Kazayla ilgili düzenlenen bilirkişi raporuna göre makinistler ve TCDD kusurlu bulundu.

İstanbul-Denizli seferini yapan Pamukkale Ekspresi’nin raydan çıktığı tarih ise 27 Ocak 2008’di.

Çöğürler-Değirmenözü istasyonları arasında seyrederken raydan çıkan trende 9 kişi yaşamını yitirdi, 37 kişi yaralandı. Uzmanlara göre, kazaya, conta başında ray kırılması (iki rayın birleştiği yer) sebep oldu. Kazanın ardından tutuklanan 2 kişi 11 gün sonra da tahliye edildi. 2012'de çıkan kararda, "Kazanın rastlantısal ve önceden sebebinin belirlenmesinin mümkün olmadığı’’ sonucuna ulaşılarak, olay nedeniyle kusurları bulunmayan tüm sanıkların beraatına karar verildi.

Sivas’ın Kangal ilçesi yakınlarında 6 Temmuz 2015’te 2 yük treni çarpıştı. 1 makinist öldü, 1 makinist ise yaralandı.

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası'nın (BTS) o dönemki genel başkanı Uğur Yaman, yük trenlerinde "tren şefi" uygulamasının "yeniden yapılandırma" adı altında kaldırılmasının bu tür kazalara davetiye çıkardığını ifade ederek, "Bilinmelidir ki, demiryollarında başlayan yeniden yapılanma ve özelleştirme çalışmaları bu kazaların gerçek sebebidir" açıklamasını yapmıştı.

Ankara-Kırıkkale hattında ilaçlama yapan TCDD'nin 82205 sayılı treninin vagonu ise 6 Mayıs 2017’de devrildi. Makas değiştirdikten sonra devrilen trende ilaçlama yaparken vagon altında kalan işçi Hayrettin Pala, sağlık ekiplerinin yaptığı tüm müdahaleye rağmen yaşamını yitirdi. Kazada, 3 işçi de yaralandı.

Elazığ'ın Baskil ilçesinde 4 Ağustos 2017’de yaşanan kazada da, 930 ton demir cevheri taşıyan yük treni raydan çıkıp devrildi. Kazada, makinist ve yardımcısı yaşamını yitirdi. Demiryollarında örgütlü sendika BTS’nin yetkilileri, fren aksamının çalışmadığını öne sürdükleri trende, eksikleri belirlemekle görevli tren teşkil memurlarının görevinin makinistlere yüklendiğini savunmuştu. Aynı yetkililer, trende görevli memur sayısının 4 kişiden 2 kişiye düşürüldüğünü ifade edip, makinistlerin iş yoğunluğundan dolayı eksikleri tespit edemeyecekleri için bu tür kazaların yaşanmasının sürebileceğini öne sürmüştü.

Yakın zamanda yürekleri dağlayan bir başka kaza ise 8 Kasım 21018’de Çorlu’da yaşandı. Yolcu treninin devrilmesi sonucu 25 kişi hayatını kaybetti, 318 kişi yaralandı.

Ulaştırma Bakanı kazayı "aşırı yağışlar nedeniyle menfez ile ray arasındaki toprağın boşalması" gerekçesine dayandırırken, İnşaat Mühendisleri Odası, "Suçlu yağmur değildir. Yapanlar, yaptıranlar ve yapılmış olan yapıları denetlemeyenlerdir. Altyapısı ve üstyapısı iyi durumda olmayan demiryolu hatlarında uygulanan seri fren, üstyapıda burkulma gibi bozulmalara neden olabilmektedir" açıklamasında bulundu.

Savcılığa ulaşan bilirkişi raporuna ölenlerin yakınları itiraz etti. Bilirkişi heyetinde yer alan Prof. Dr. Mustafa Karaşahin'in Ulaştırma Bakanlığı Danışmanı, Bekir Sıddık Binboğa Yarman'ın ise hattın sinyalizasyon işlerini yapan şirketlerin yönetim kurulu başkanı olduğu belirtilerek, "Görevleri, bilirkişinin tarafsızlığına ve hazırlanan raporun objektifliğine gölge düşürecek niteliktedir" denildi.

İstanbul Florya'da Halkalı-Gebze banliyö tren hattında 11 Ocak 2019 günü 2 iş makinesinin çarpışması sonucu 3 kişi yaralandı.

Bu kadarla yetinelim ve yazıyı bitirirken de, başlığa yerleştirdiğimiz kelimeleri kullanarak ‘Ah şu tren kazaları’ demeden geçmeyelim.

Kazaların tamamı teknik yetersizlik ya da idari ve teknik kusurlardan kaynaklanıyor. Bunca can yitirilirken, bunca insan yaralanırken, yaşananların yarattığı travma bunca yıl giderilememiş ve bunca milli servet heba olurken hiç kimsenin hesap vermemiş olmasını anlamak olası değil.,

Ne dersiniz, bu kazaların isimleri hep sümen altında kalan sorumluları yok mudur ?