Geçenlerde havalimanında uçağı rötar yapan bir kadının havalimanı görevlisi ile  oldukça seviyesiz bir konuşması dolanıyordu sosyal medyada. Sınıf farkının verdiği cesaretle görevliye iğrenç ithamlarda bulunan kadın sayesinde en ufak bir güç sarhoşluğunun insana neler yaptırabileceğini izledik hep beraber.

Stanford hapishane deneyini okumuşsunuzdur. Toplumun bize biçtiği rolleri nasıl sahiplendiğimizi, güç sarhoşluğunun nasıl bir zulüm doğurduğunu orada deneyimlemiştik. En başta bir oyunun içinde olduğunun bilincinde olan mahkum ve gardiyanlar arasında herhangi bir çatışma yaşanmazken elindeki gücün farkına varan gardiyanlar kendilerine bir yazılı metin verilmemesine rağmen akla gelmeyecek işkence yöntemlerini uyguluyorlar mahkumlara. 

Açlık grevleri, kaçış planları başlayınca deney sonlandırılıyor. Deneyin sonunda mahkûmlar deney sonlandırıldığı için maaş alamayacaklarını bildikleri halde mutlu iken gardiyanlar artık işkence yapamayacaklarından dolayı oyunun sonlandırılmasından mutsuzdu. 

O yüzden havalimanındaki o kadın sen de olabilirdin, ben de… Sınanmadığın gücün kahramanı olmaya gerek yok. 

İşte bol keseden kadına hakaret eden insanların arasında oyuncu Gonca Vuslateri de vardı. Baya baya kadını yerdiği bir tweet attı. Sonra bir davette görev alan ve oyuncu tarafından azarlanan kadın yüzüne vurdu bu ikiyüzlülüğünü Vuslateri’nin.

Sosyal medyayı bu yüzden seviyorum. Böyle ucuz kahramanlıkları affetmiyor bazen.

Bazen diyorum çünkü insanların sosyal medyada ne kadar iki yüzlü olabildiklerini de biliyoruz. Mesela  bunu ilk demeyeyim ama oldukça sansasyonel bir şekilde bakara makara tweetleri ile fark ettik.

Yani sosyal bilimcilerin bir tez sayfasınca yazı yazabildiği iktidar, din, sermaye üçlemesini insan her cuma tek bir tweet ile özetler mi? Aşk olsun!

Atma o tweeti  biz biliyoruz her şeyi. Televizyonlardan ekonominin iyi olduğunu öğreniyoruz ama ay sonunu güç bela getiriyoruz. Başörtüsü mağdurları beyaz tülbentli annelerimizi gözaltına alırken dinin elden gitmediğini, özgürlüğümüzün tadını çıkarmamız gerektiğini pekala anlıyoruz.

Yani atma o tweetleri.

Çünkü oldukça iyi bir yerden torpilin olduğu için yüksek lisans yapıyorken, harçlık olsun diye canım, bir yerde çalışıyor gözüküp maaş aldığını,

Sen maaş alıyorsun diye ihtiyaç olduğu halde eleman alınmadığını, iş yükünün orada çalışan emekçilerin üzerine bindiğini biliyoruz. Atılan cuma tweetleri  bunu temizlemez inan.

Sonra gelelim diğer kodamana…

Hey kodaman atma o tweetleri.

Emrinde çalışan işçilere sözleşmede olduğu halde bir kere bile yıllık izin hakkını kullandırtmadığını yaz. 

Kafana estiği anda hafta sonu izni yasak diye atölyede firavunluk yaptığını,

6’da paydos yaptırdığın işçilerine 5 saat mesai yaptırıp bu saatlerde aç adına çalıştırdığını,

Ameliyatlı işçi raporlu olduğu halde bir ay maaş vermediğini paylaş sosyal medyada.

Yaptığınız riyakârlığı kendimizi bildik bileli tanıyoruz. Nefret ediyor ve iğreniyoruz. Sahi siz her sabah aynaya nasıl bakıyorsunuz?