AKP’li dönemlerin başlamasıyla birlikte milli eğitim ve ekonomi alanlarındaki beceriksizlikleri sıralamakla bitiremezsiniz.

Önce eğitim alanındaki beceriksizlikler…

Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim sisteminde 17 yılda 15. değişikliğini yaparak bir süredir gündeminde olan “esnek ve modüler eğitim sistemi”ne ilişkin ilk adımı attı. Yeni

Stratejik Planı'na göre, 5 yıl içinde eğitimin tüm kademelerini dönüştürmeye hazırlanan bakanlık, ilk değişikliği ortaöğretimde yaptı. Türkiye’de 1990’lı yıllarda uygulanan ancak okulların fiziki altyapısı ve ülkenin sosyoekonomik yapısı uygun olmadığı için başarısızlıkla sonuçlanan sistemin benzeri liseler için yeniden gündeme getirildi. Her öğrenci üniversitedeki gibi alanı ile ilgili kendi istediği dersleri seçebilecek(miş). Liseler bünyesinde, “kariyer ofisleri” kurulacak(mış).

Bakanlık, sözde yeni olan sistemi, “yaparak, uygulayarak öğrenme modeli” diye de özetliyor.

Ayrıntılara gelince…

İlk etapta dokuzuncu sınıfları kapsayacak yeni sistem kademeli olarak diğer sınıflara da yayılacak olan yeni sistemde, liselerde ders sayısı azaltılarak “bilgi kuramı” zorunlu ders haline getiriliyor. Ders saatlerinin azaltılmasıyla ortaya çıkan boşluk, 12. sınıflarda, “sınava destek çalışmaları” ile doldurulacak(mış).

Oysa, herkes biliyor ki, bu yeni model, Saray talimatıyla hareket eden üç beş bürokratın masa başında yaptığı değişikliktir.

AKP iktidarı, çocukların hak ettiği bir eğitim sistemi için akademisyenler, bilim insanları, eğitim sendikaları ile ortak bir çalışma yürütmediği için başarısız olmuştur ve bu başarısızlık sürmektedir.

Başarısızlığın tipik örneklerinden bir diğeri de ekonomi alanıdır…

Damat Bakan’ın açıkladığı ekonomik model ve programlar, ülkeyi bırakın düzlüğe çıkartmayı, daha çok açmaza sokmuştur.

Mesela, ‘Cebinizden 1 lira bile çıkmayacak’ diye propaganda edilen başta Osmangazi Köprüsü olmak üzere geçiş garantisi verilen projelere, AKP’nin propaganda deyimiyle ‘yüzyılın projeleri’ne bugüne kadar Hazine’den 6.3 milyar lira ödenmiştir.

Yolcu ve geçiş garantisi verilen havaalanları, köprü ve tüneller ile adeta “Hazine soygunu’’ yaşatılmaktadır.

Kabaca hesap yaparsak tablo ortada. Şöyle ki;

Bir vatandaş Osmangazi Köprüsü'nden 30 gün çift yön geçerse 401 liradan 12 bin lira ödemek zorunda. 401 liralık çift yön geçiş ücretinin, 201 lirasını vatandaş direk ödüyor, 200 lirasını da vatandaştan aldığı vergiyle devlet ödüyor. Yani yine vatandaş ödüyor.

Fatih Sultan Mehmet ya da Boğaz Köprüsü'nden geçerse 8 lira 75 kuruştan ayda 262 lira ödüyor.

Osmangazi'ye kimsenin maaşı yetmez.

Dünyada eşi benzeri yok…

Sözleşmelerine bakıldığında, Osmangazi Köprüsü için günde 40 bin araç, Avrasya Tüneli için de 70 bin araç geçiş garantisi var. Osmangazi'den geçiş ücreti 35 dolat, Avrasya'dan ise 4 dolar. Biri 1 milyar 300 milyon dolara, diğeri 1 milyar 245 milyon dolara yapılmış.

Öyleyse, sormak gerekiyor. İnşaat maliyeti neredeyse aynı olan tünel ve köprüden geçiş için niye birine 4 dolar, diğeri ise 35 dolar ödemek zorundayız ?

İşin özeti şu;

AKP’nin ‘yüzyılın projeleri’ diye propaganda ettiği söz konusu yatırımlardan olan İstanbul Havalimanı için yıl sonunda ödeyeceğimiz garanti miktarı da 600 milyon Euro olacak.

O nedenle, daha çok çalışıp, daha çok tüketip, daha çok vergi vermeliyiz ve daha çok kemer sıkmalıyız ki, taahhüt edilen borçları ödemek için cebimiz delinmesin.

Son olarak;

Eğitim ve ekonomi alanlarındaki bu başarısızlıkların üstünü örtebilecek bir siyasi güç henüz icat edilememiştir.