Hep olumsuzluklardan, eleştirilecek konulardan söz edecek değiliz elbet. Bazen de en iyilerden söz etmek gerekiyor.

Özellikle muhalif düşüncede olanların ‘Bizim ülkemizde söz edilecek en iyiler var mı ki ?’ dediklerini hisseder gibiyim.

Neyse, bizde olmasa bile dünyada iyi şeyler oluyor…

‘’Geçtiğimiz yılın en iyileri nelerdir ?’’ sorusunun yanıtı, hangi alana bakıp değerlendirme yapıldığından geçer.

Magazin, spor, ekonomi, siyaset ve diğer öncelikli alanlar başlığa çıkar da, bilimsel alandaki yeni durumlar çok az kişinin gözüne takılır. O nedenle, bu başlık altında düşüncelerimi paylaşmak istedim.

Mesela, geride bıraktığımız yıl bilimsel ve teknolojik buluşlar sıralamasını ya da toplamını 80 milyonun üzerindeki nüfusumuz içerisinden kaç kişi biliyor ?

İyi şeyleri, okuduğumuz kaynakların güvenilirliğine dayanarak paylaşmak istiyorum. Bu paylaşıma, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ural Akbulut’un, uluslararası dergiler Science ve Nature ile önemli bilimsel konferanslar gibi kaynaklardaki yüzlerce buluş arasından derlediği 10 bilimsel ve teknolojik buluşun, elektronik, kimya, tıp, biyoloji, fizik, robotik ve yapay zeka alanlarında gerçekleştirildiğini ifade ederek başlayalım..

Bu buluşları şöyle sıralayabiliriz.

-George Washington Üniversitesinde, ilaçları sağlıklı hücrelere zarar vermeden tümör hücrelerine ulaştıran bir biyomalzeme üretilmesi.

-Austin Teksas Üniversitesi ile Pekin Üniversitesi araştırmacılarının, bir atom kalınlığında bellek depolama aygıtı yapmaları.

-İlaçları sadece hastalıklı hücrelere taşıyan hidrojel
-Laboratuvarda üretilen akciğerin domuza takıldı
- ilaç endüstrisinde kullanılan kimyasalların milyonlarca yıl önceki enzim yeniden oluşturulup çok ucuza yapılabilecek olması.

-Ağır işleri yapabilen ilk insansı robot.
- Beyindeki nöronları incelemek için yeni teknik.

-Şarj edilebilen uzun ömürlü pil.

-Kanda şeker ölçen giyilebilir cihaz.
-Cam merceğin yerine metamercek.
-Soruları insan gibi cevaplayan yapay zeka.

Bakar mısınız, kimin aklına gelebilirdi ki ?

Dünya, ekonomik savaşlar veren emperyalist ülkelerin çeşitli bölgelerde bu savaşı kazanmalarına altyapı oluşturacak bölgesel gerilimlerle uğraşırken, bir yandan yaşanan bu iyi gelişmelere tanık bile olamıyor. Bu gelişmeler, ancak bilimsel araştırmaların yayımlandığı dergilerde yer alıyor ve meraklısı araştırmacılar not edip gün yüzüne çıkarttığında insanlarla buluşabiliyor.

Oysa, insanlık ekonomik, sosyal ve siyasal savaşlara tanıklık etmek, gerginliklerde boğulmak, yoksullukta kıvranmak gibi baş belası işlere tanık olmak yerine, böylesi gelişmeleri hissedebilse ve de içselleştirebilse, söz konusu gelişmelerin etkisi mutlaka pozitif olacaktır.

Bu gelişmeleri halkla buluşturan bilim insanlarına minnet borçluyuz. Ancak, ülkeyi yönetenler de bu gerçekleri halkıyla paylaşmak ve benzer çalışmaların bu coğrafyada da yapılarak başarı sağlanması için ön açıcı adımlar atmalıdır.

Genç kuşaklar, bilim ve teknoloji çağı yaşadığımız şu günlerde önceki yüzyılların öğretilerine kulak kabartır hale getirilmek isteneceğine bu mecralara yönlendirilmeli.

Her seferinde ‘’Bunları biliyor muyduk ?’’ sorusunu sormak istemiyorsak, dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmeleri izlemek gibi bir görev ve sorumluluğumuz var. Bu konu, yerine maneviyat edebiyatını koyamayacak kadar önemlidir.