Seçim bitti. Ülkenin yakıcı gerçeğine işaret eden reel gündemler yine öne çıktı. Başlıktaki kelimelerin içine yerleştirildiği tek cümle bile gerçek gündemi anlatmaya yeter.

Ülkemizde, hemen her ailenin en önemli sorunlarının ilk sıralarında yer alan bu üç kelimeden oluşan başlığın altını doldurmak istediğinde, insan acı hüzün ve kızgınlık duygularını yaşıyor.

Nasıl yaşamasın ki ?

Hadi gelin, bu başlığın altını birlikte dolduralım…

Ülkenin sıkıntılı sorunlarının başında geliyor çocuk işçiliği.

CHP’nin hazırladığı, “Dünyada ve Türkiye’de çocuk emeği sömürüsü” başlıklı raporda Türkiye’de kayıt dışı çalıştırılan çocuk sayısının 600 bine ulaştığı görülüyor.

Bu rakamın çıraklık ve stajyerlikle birlikte bir milyondan fazla çocuğun emeğinin sömürülmesi anlamına geleceğine de işaret etmek gereklidir.

Raporun verilerini önemsemek ve bu yazının konusu etmemin gerekçesi de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesi bu alandaki durumumuzu birlikte görme isteğidir.

Evet, çocuklarımız, 23 Nisan’ı, uzun yıllardır olduğu gibi bu yıl da ‘eşitsizlik, yoksulluk ve ölümlerin pençesi’nde kutlayacak.

Gelelim bu tezi oluşturan verilere…

Dünyadaki çocuk işçiliği sonuçlarına bakıldığında, şaşırtıcı rakamlar öne çıkıyor. 5-17 yaş grubunda 154 milyon çocuk işçi var. Bunların 75 milyonu fiziksel ve zihinsel gelişimlerini olumsuz etkileyen işlerde istihdam ediliyor. Yüzde 72’si tarım, yüzde 16’sı hizmet sektörü, yüzde 12’si ise sanayide çalıştırılıyor.

Dünya genelinde yaşanan iş cinayetlerinde her yıl ortalama 10 bin-12 bin arası çocuk hayatını kaybediyor.

Türkiye’deki çocuk işçilik meselesi de, özellikle mesleki eğitim adı altında yasal hale getirilmiştir. Milyonlarca çocuk “çıraklık” adı altında ucuz işgücü olarak kullanılıyor.

2015 yılında çırak işçi sayısı 245 bin iken, hali hazırda çırak işçi olarak çalıştırılan çocuk işçi sayısı 1 milyonu aşmış durumda. Bu çocukların yaklaşık 600 bini kayıt dışı çalıştırılmaktadır.

Ve iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocuk işçilerin sayısı da yürek acıtıyor…

Yıl 2016, yaşamını yitiren çocuk işçi sayısı 63. Bunların 18’inin yaşı 14’ün altında.

Yıl 2017, yaşamını yitiren çocuk işçi sayısı 60 ve bunların 18’inin yaşı 14’ün altında.

Yıl 2018, yaşamını yitiren çocuk sayısı 67. Bu sayının 23’ü 14 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor.

2016-2018 arasında iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocuk işçi sayısı 190. Bu tablo, iş yaşamındaki kuralsızlığın ne kadar korkunç düzeyde olduğunu göstermek açısından çok önemli.

İş cinayetlerinin bütününe gelince…

Tablo, gerçekten de ürkütücü. 2019 yılının ilk üç ayında en az 392 işçi, Mart ayında ise 108 işçi yaşamını yitirdi. Bu işçilerin 4'ü kadın işçi,104'ü erkek.

İş cinayetlerinde öne çıkan nedenler ezilme/göçük, trafik/servis kazası, yüksekten düşme ve kalp krizi. Bu ölümler sonucu yaşamını yitiren işçilerden 107’si sendikasız. Sadece 1'i sendikalı.

Ve işsizlik…

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), ocak ayı işsizlik rakamlarına göre, işsizlik oranı ocak ayında yüzde 14,7 olarak gerçekleşti. İşsiz sayısı geçen yılın Ocak ayı dönemine göre 1 milyon 259 bin kişi artarak 4 milyon 668 bin kişi oldu.

Durum bu iken, istihdam verileri de azalma yaşandığını gösteriyor.

İstihdam edilenlerin sayısı ocakta bir önceki yılın aynı dönemine göre 872 bin kişi azalarak 27 milyon 157 bin kişi, istihdam oranı ise 1,9 puanlık azalış ile yüzde 44,5 oldu.

Çocuk işçiliğinin engellendiği, iş cinayetleri ve bu cinayetlerde yaşanan ölümlerden söz edilmediği ve İşsizliğin azaldığı ve giderek ortadan kaldırıldığı bir ülke özlemimiz hiç dinmeyecek. Ve biliyoruz ki, bu özlemin gerçeğe dönüşmesi kapitalizmle mümkün olmayacak.