Her sistem kendi varlığını devam ettirecek bireylere ihtiyaç duyar. Eğitim de bunun en önemli ayağını oluşturur. Bunun farkında olan devletler eğitim alanına özel önem verirler.

Ülkemizde de eğitim her dönem hükümetlerin önemle üzerinde durdukları bir konu olmuştur. Bu konularda ‘’ Eğitim Dünyası’’ köşesini takip etmenizi önererek devam edelim.

Son dönemlerde yap boz tahtasına dönen, bir gecede sınav sitemlerinin değiştiği eğitim sistemi ile ilgili olarak oluşan rahatsızlık artık saklanamaz boyuta gelince yeni bir değişikliğe gidilerek eğitim camiasından bir Bakan seçildi. Bu seçim başta eğitim camiasının büyük kesimi ve kemalistler tarafından -Bakan’ın özel eğitim kurumu sahibi olduğu, şikayet edilen sistemin mimarlarından olduğu ve kendisini seçen iradenin isteği dışında bir şey yapmasının mümkün olmadığı gerçeği gözardı edilerek- büyük takdirle karşılandı.

Ancak Bakan’ın arka arkaya gerçekleştirdiği icraatlar erken sevinildiğini ortaya koydu. Son olarak bazı okullarda karma eğitim zorunluluğu kaldıran genelge gündem yoğunluğundan kamuoyunda yeterince tartışılamadan unutuldu. Oysa çocuklarımızın geleceğini yakından ilgilendiren bu değişiklik gündemden düşürülmemesi gereken konulardan biri.

Biz de bu konuyu ve eğitim ile ilgili diğer bazı konuları Eğitim-Sen Eğitim Sekreteri Sayın Kezban Halefoğlu ile görüştük.

Serap ÖZER

-Son günlerde bakan olduktan sonra özellikle kemalistler tarafından oldukça beğeni ile karşılanan Milli Eğitim Bakanının liseler için eğitim kampüsleri yapıp okulları il dışına taşımak ile ilgili çalışmaları olduğunu biliyoruz. Sizce bu eğitimde buna ihtiyaç var mı?

AKP’nin siyasal ideolojik uygulamalarının toplumda en çok tepkiyi milli eğitim üzerinden görünür olması, mevcut bakanlarını hedefin odağına konmasına neden oldu.

Yeni sistemde ve uygulamada tepkileri hafifletmek için milli eğitim kökenli, özel eğitimci işadamı olan Sayın Ziya Selçuk bakan olarak atanmış, Sayın Bakan da toplumun gazını almak için her zaman yapılanı yaparak, geçmişte sorundan başka hiçbir şey üretilmediğini söyleyerek günü aklarken dünün iktidarları kendileri değilmiş gibi algı oluşturmaya çalışmıştır.

Kendisi kamuda görevdeyken tartışmaya açılıp uygulaması bir türlü yaşama geçmeyen neoliberal politikaların ayaklarından biri olan ‘’Eğitim Kampüsleri’’ yeni bir adla ‘’Ortaöğretim Kampüsleri’’ ile dünden bugünün farklı olmayacağı adımını atmıştır.

-Kendisi de özel okul sahibi olan yeni bakanın kamu eğitimine katkısı olabileceğini düşünüyor musunuz? Özellikle Kamu harcamaları kapsamında eğitimde kaynaklardan kesintiye gidilmişken?

Siyasal iktidarların eğitimde nihai hedefi, kendi ideolojik çizgilerinde toplumu dönüştürmeleridir. Milli Eğitim de, yaşanan krizden elbette nasibini alacak. Hatta krizi fırsata çevirip veli ve öğrenciden, eğitim hizmetlerinin bir kısmının karşılanmasının, bir kısmının da (mümkün olduğunca yandaş) özel öğretim kurumlarına bırakılmasının sürekliliğe dönüşmesinin adımını attıracaktır. Bunu da zamana yayarken ideolojik dönüşümünün temel taşı olan imam hatiplere katkısı konusu ihmal edilmeyecektir.

-Özellikle 4+4+4 sistemi ile kız öğrencilerin eğitimden uzaklaştığı gerçeği ortada iken bakanın bazı okul türlerinde karma eğitim zorunluluğunu kaldırmaya yönelik mevzuat değişikliği ne anlama geliyor?

4+4+4 ile zorunlu eğitim 12 yıla çıkarken, eğitimin belli basamaklarında eğitimden çekilen kız çocuklarının, sanki sürecinin devam etmesinde olumlu gibi duran bu yasa, uygulamada istenilen sonucu pek vermemiş, istihdam üzerinden verimlilikten uzaklaşmıştır.

-Mesleki Teknik eğitim genel müdürlüğüne, hiç eğitim iş kolu deneyimi olmayan bir çocuk cerrahının atanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eğitim Genel Müdürlüğüne yapılan atama toplumda tartışma yaratmıştır. Sayın Bakan birlikte çalıştığı (özelde) kadrolarını, bakanlıkta da belli yerlere getirmektedir.

  1. çocuk cerrahının, alanında uzmanlaşmış bir kişinin uzmanlığını bırakıp önce özel sektörde, sonra üst düzey yöneticilik için bakanlıkta görev alması düşündürücüdür.

Bu kişinin Sayın Bakanla özel sektördeki ortak çalışma yaşamı, bu atamada etkili olmuştur. Sayın Bakanın bakanlıktaki bürokratlığı döneminde hayatımıza giren ‘’Yaşam Boyu Eğitim’’ anlayışının bir ürününün yansımasını görüyoruz.

-Eğitim alanında yaşananan dönüşüm ile ilgili olarak mücadele yöntemleri neler olmalı, velileri bu mücadeleye çekmek için neler yapmalıyız?

AKP iktidarı, siyasal islam anlayışının toplumda genel kabule dönüşmesi üzerine, bunun eğitim üzerinden hayat bulmasını sağlamaya çalışıyor. Bunu yaparken eğitim programları ve eğitim sistemlerini gelişmelere uygun değiştiriyor. Sendikalar ve veli örgütleri buna karşı bazen birlikte bazen tek başına mücadele ediyor.

Bu mücadele bazen ‘’Okuluma Dokunma’’ bazen ‘’Laik, Bilimsel, Anadilde Eğitim’’, bazen ‘’Öğrencime Dokunma’’ kampanyaları üzerinde gidiyor.

-Sakarya’daki eğitim uygulamalarını, yönetici atamalarını, servis yoğunluğunu, artan okul sayısını ve eğitim ile ilgili ihtiyaçları da düşünürsek Sakarya’da milli eğitim ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Sakarya’da eğitim uygulamaların en son Ortaöğretime geçişte AKADEMİK Eğitimin basamakları eksikliği ortaya çıkmış bunu da boş duran İmam Hatiplerin dönüştürülmesi yerine sınıf mevcutlarının artırılmasıyla çözülmeye çalışılmış. Veliler de kendilerince daha nitelikli buldukları okullara bir şekilde kayıt yaptırmaya çalışmıştır. Sonucu da bazı okullarda servis yoğunluğuna neden olmuştur.

-Çağdaş ve kamusal eğitimin gerçekleşmesi için Eğitim Sen’in yol haritası nedir?

Eğitim Sen ‘’Bir Öğretmen Dünyayı Değiştirir’’ sloganı ile yeni rejimle eğitimde gündeme gelen proje ile eğitimde özelleşmenin adımlarına hep birlikte karşı duruşun çağrısını yapmıştır.

-Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

  1. teşekkür ederim.