Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş Meclis Genel Kurulu'nda bazı kanunlarda ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de (KHK) değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin 1. bölümünde konuştu.

Baş, 17 yıllık İktidarı döneminde AKP'nin eğitim alanındaki başarısızlıklarına, çocuk işçiliğine, eğitimdeki eşitsizliklere ve cinayeti aydınlatılmayan ve AKP'ye yakınlığıyla bilinen gazeteci Cem Küçük tarafından da üstünün kapatıldığı söylenilen Rabia Naz Vatan cinayetine değindi.

Erkan Baş'ın konuşması şöyle:

Eğitim dediğimizde gençlerimiz var, eğitim emekçilerimiz var, ancak geldiğimiz noktada tabloyu paylaşmam gerekiyor, memleketin eğitimine dair bir tartışma yapıyorken iktidar partisinden sadece 17 milletvekili var. Bu genel kurulda biz eğitim sorunlarını tartışmayacaksak neyi tartışacağız? 

'İKTİDAR EĞİTİM MESELESİNE KİNDAR VE DİNDAR YETİŞTİRMEK İSTEYEN BİR FELSEFEYLE YAKLAŞIYOR'

Ortada bütünlüklü bir eğitime bakış problemi var. Hepimiz biliyoruz ki daha önce söyendiği gibi tek amacı kindar ve dindar nesil yetiştirmek isteyen bir eğitim felsefesiyle  iktidar bu meseleye yaklaşıyor. Böyle yaklaştığında ve "Benim söylediğimden başka hiç kimse doğruyu bilmez" dediğinde işte bunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Gerçekten yüreğimz yanıyor. 5-6 ay önce eğitim yaşını  60 aya indirdiğinizde bu çocuklar neler çekecek biliyor musunuz? diye bağırdığımızda sokaklarda eğitim emekçileri, veliler bu yaptığınız yanlış dediğinde hiç kimsenin sözünü dinlemediniz, insanları gazladınız, copladınız bu yasayı çıkarttınız 60 ay diye şimdi gelmiş diyorsunuzki biz bunu düzelteceğiz. İşte itiraz ettiğimiz şey bu. Bütünlüklü bir bakış yok, bütünlüklü bakış sadece iktidarın o anlık ihtiyaçlarıyla örtülmüş oluyor. Ben şunu sormak istiyorum: Yedi yılda bu ülkenin 8 milyon evladı sizin verdiğiniz o karar yüzünden deneme tahtasında acılar çekti, hiç mi vicdanınız sızlamıyor diye sormak gerekiyor.

'BU MEMLEKETTE ÇOCUK İŞÇİLİĞİ BİR SORUN, ÇOCUK İŞÇİLER ÖLÜYOR'

Başka ne var bu elimizdeki kanun teklifinde? İşte yazmışız 5'inci madde, 8'inci madde, 9'uncu madde… Esas olarak şunu yapıyorsunuz: Çıraklık eğitimini on iki yıllık eğitimin içerisine alıyorsunuz. Ya, arkadaşlar, biz burada isyan ediyoruz, diyoruz ki: Bu memlekette çocuk işçiliği diye bir sorun var, çocuk işçiler ölüyorlar. Bakın, önümde rakamlar var; 2012'de 32 çocuk, 2013'te 59 çocuk, 2014'te 54, 63, 56, 60, 67, 2019'un ilk altı ayında 26 çocuk ölmüş. Siz şimdi patronlar, organize sanayi yönetimleri daha kolay para kazansın diye ne yapıyorsunuz? Bu çıraklık meselesini de genel eğitimin içerisine alıyorsunuz.

'MEB'İN YÜZÜ KIZARMIŞ GEÇEN SENEYLE MUKAYESE EDEMİYOR'

Millî Eğitim Bakanlığının geçtiğimiz günlerde yapılan sınavdan sonra ortaya çıkarttığı bir sınav değerlendirmesi. Şimdi, kusura bakmayın, bir hatırlatmada bulunacağım, hepimiz izlemişizdir -en azından izlemişizdir, kitabını okumadıysak bile- "Hababam Sınıfı'nda bir sahne var, bütün sınıf sınıfta kalıyor, Mahmut Hoca karneleri vermek için velileri çağırıyor. Diyor ki: Veliler gelsin çünkü bu karne aynı zamanda sizin velilik karnenizdir. Ben de diyorum ki: Arkadaşlar, AKP'li tüm vekiller şu Millî Eğitim Bakanlığı'nın sınav değerlendirmesini bir okusunlar. Bu aynı zamanda sizin on yedi yıldır nasıl bir ülke yönettiğinizin karnesi.

Bu sınavda değerlendirilen çocuklar aşağı yukarı 10-11 yaşında çocuklar ve siz iktidara geldiğinizde daha doğmamışlardı. Sizin iktidarınızın 4'ncü, 5'inci yılında bu çocuklar eğitime başladılar ve tamamen siz yetiştirdiniz. Millî Eğitim Bakanlığı diyor ki: 1 milyon 29 bin 555 öğrenci bu sınava girmiş arkadaşlar. Bakın, bu öğrencilerin yaklaşık 72 bini bir tek matematik sorusunu bile çözememiş; sizin yetiştirdiğiniz çocuklar, 72 bin çocuk bir tek matematik sorusu çözememiş. Ha, diyeceksiniz ki: "Matematik zor." Arkadaşlar, gerçekten yüreğim sızlıyor okurken, sekiz yıl okutuyorsunuz bu çocukları, sınava sokuyorsunuz, 1.338'i tek bir Türkçe sorusunu doğru yapamıyor yani ortaya çıkan sonuç bu. Yalnız, daha acısı, daha önemlisi var. Bakın, ben not alırken şöyle yazdım: Millî Eğitim Bakanlığı sonuçlardan utanıyor, verileri gizliyor. Ne söylüyorum burada? Şimdi, bu raporun aynısını Millî Eğitim Bakanlığı geçen sene de çıkarmış, o sınavda şöyle bir değerlendirme yapmış: Özel okullar ile devlet okullarını mukayese etmiş geçen sene. Bu sene yüzü kızarmış, bunu mukayese edemiyor. Dolayısıyla biz bu seneki durumu bilmiyoruz, sadece tahminlerde bulunabiliyoruz.

PARASI OLANIN ÇOCUĞUNUN GİTTİĞİ OKULLA PARASI OLMAYANIN ÇOCUĞUNUN GİTTİĞİ OKUL FARKI

Arkadaşlar, bakın, bu çok önemli yani parası olanın çocuğunun gittiği özel okul ile parası olmayanın çocuğunun gittiği devlet okulları arasındaki farka bakın: Özel okuldaki çocuklar sınavda 130 puan önde başlıyorlar. Vicdan mı arkadaşlar bu ya? Bir insanın sadece annesi babası onu özel okula gönderemiyor diye ortalamada 130 puan geriden başlamasını vicdanımız kaldırabiliyor mu? Yani bu rakamlara baktığımızda, örneğin, değerli arkadaşlar, bakın, özel okullar ile yatılı bölge okulları arasındaki fark 103 puan yani yatılı bölge okulları -durumu yok ailenin çocuğu okutabilmek için, mecbur oraya gönderiyor- 103 puan daha önde başlıyor. Şimdi, bu eşitsizlikle, bu adaletsizlikle gerçekten eğitim sistemini çözmek mümkün değil. Onun için, doğrusu, önce bunu tartışmaktır, önce bu memleketin tüm evlatlarının, işçi çocuklarının da eğitim alabilmek hakkını sağlamamız gerekiyor; ondan sonra eğitimde hangi yamayı yapacağımız üzerine konuşabiliriz.

'RABİA NAZ OLAYINI KONUŞMA DİYEN AKP'LİLER KİMLER?'

Bu eğitimi tartışırken, burada, bir buçuk yıldır adalet arayışı içerisinde olan bir babanın sesini Genel Kurula taşımazsam eksik bir şey bırakmış olurum.

Değerli AKP milletvekilleri, bakın size sesleniyorum, özel olarak size sesleniyorum. Çok ama çok kötü bir şey yaptınız. Kabul edilemez, hiçbir vicdanın adalet anlayışına sığmayan bir vebaliniz var. Tahmin edeceğiniz üzere Rabia Naz cinayetinden söz ediyorum. Üzerini örtmeye çalıştığınız ama şu anda bütün Türkiye'nin konuştuğu bu cinayetten söz ediyorum. Üzerini kapatmak istiyordunuz ama mücadeleci, inatçı bir baba çıktı, üstelik -altını çiziyorum- bu baba yıllarca sizin partiniz için emek vermiş, sizin partinizin üyesi bir babaydı. Sadece yüksek mevkilerde tanıdığı olan birileri araya girdi diye bu örtüldü. Bu vicdansızlığa karşı ses çıkartın istiyorum.

Bakın, değerli arkadaşlar, üç gün önce, gazeteci olduğunu iddia eden ama hep iktidarı savunan Cem Küçük şöyle bir şey söylemiş: "Rabia Naz olayı örtülmüştür. Bunu biz söyledik. Bu örtülmüştür. Bu tür eleştirilere konu gelince AKP'liler hemen telefon açıyor, beni arıyor, patronumu arıyor."

Değerli arkadaşlar, bakın, Cem Küçük diyor ki: "Ben bu konuyu konuştuğum zaman AKP'liler beni arıyor." Ben de buradan soruyorum: Cem Küçük'ü arayıp "Rabia Naz olayını konuşma" diyen AKP'liler kimlerdir? Bu konunun üzeri neden örtülmektedir? Neden bu konunun konuşulması istenmemektedir. AKP milletvekili Canikli, Rabia'nın babası Şaban Vatan hakkında neden 5 kez suç duyurusunda bulunmuştur? Ve en önemlisi arkadaşlar, Rabia Naz evladımız neden öldürülmüştür, kim öldürmüştür, bunu kim örtmektedir? Lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve cevap verin.

Kaynak: İleri Haber