Kamuoyunun özellikle de eğitim camiasının uzun zamandır merakla beklediği, “Eğitimde 2023 Vizyon Belgesi” geçtiğimiz hafta içinde açıklandı. 140 sayfa ve 22 başlık altında toplanan belgenin, yarattığı heyecanın gerisinde kaldığı ve beklentileri karşılamaktan oldukça uzak olduğu görüldü. 16 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın, eğitimin sisteminden şikayetçi olmasının, “çok kötü durumda hatta yoğun bakımda olan” eğitim sistemini düzeltmek istemesinin tuhaflığını bir kenara bırakırsak; 2023 Vizyon Belgesinin, sorunlara kalıcı çözüm getirebilecek düzeyde olmaması hayal kırıklığı yarattı.

Başlıkların tümü neredeyse birbirini tekrar eden, soyut ve muğlak ifadelerden oluşmakta, somut olarak ne olduğu ortaya konulmayan o başlığa ilişkin hedefe ulaşılacağı iddiası yer almaktadır.

Her bir başlık için hedeflenen düzeyin ne olduğu, bu hedefe hangi yöntem ve tekniklerle, hangi yollardan, hangi araçları kullanarak hangi pilot uygulamalar ve hangi aşamalardan geçirilerek hangi sürelerde ulaşılacağı vb. akademik çalışmalar yer almamaktadır. Söz gelimi Ölçme Değerlendirme başlığından alınan şu paragraf ne demek istediğimizi daha net ortaya koyacaktır: “Ortaöğretime ve yükseköğretime geçişte orta vadeli hedefimiz yarışma ve elemeye yönelik sınava olan ihtiyacın azaltılmasıdır. Bu hedefe yönelik iyileştirme süreci iki ana bileşen üzerine yapılandırılacaktır. Okullar ve bölgeler arası farkın azaltılması, tüm okullardaki çocuklarımızın öğrenmelerinin izlenmesi ve desteklenmesi için yapı ve süreçlerin oluşturulması, okul gelişiminin ana eksen olarak yapılandırılması, mesleki ve teknik eğitimin güçlendirilerek sınav talebinin dönüştürülmesi ve elverişsiz koşullardaki okulların desteklenmesi ilk bileşenin iyileştirme süreçleri olacaktır.” Görüldüğü gibi “yarışma ve elemeye yönelik sınava olan ihtiyacın azaltılmasıdiye oldukça muğlak bir hedefe yine bilimsel olmayan ve oldukça muğlak yöntemlerle ulaşma iddiası, niyet beyanından öte bir anlam ifade etmemektedir.

Hemen hemen her başlıkta görebileceğiniz; “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve/veya YÖK ile yapılacak işbirliği ile…” diye başlayan çözüme ilişkin ifadeler, aslında belgenin ruhunu anlamak açısından önemli ipuçları vermektedir.

Eğitimde uzun süredir yaşanan piyasalaştırma ve ticarileştirme vurgusu, vizyon belgesinde de net bir şekilde yer almakta; özel öğretim kurumlarında bürokrasinin azaltılması, haksız rekabetin kaldırılması mesajı, özel okulların kamu kaynaklarınca desteklenmesi politikasının devam edeceği anlamına gelmektedir.

Vizyon Belgesinde, zorunlu ders saatlerinin ve ders çeşitlerinin azaltılması, 5 yaş okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınması, oyun temelli ders işlenmesi vb. kimsenin itiraz edemeyeceği, çoktan yaşama geçmiş olması gereken olumlu ifadeler de bulunmaktadır. Bununla birlikte “piyasa merkezli” ve eğitimde yaşanan muhazafakarlaştırmayı sürdürmeyi hedefleyen yaklaşıma devam edileceği, bu anlamda Eğitim Politikalarına ilişkin yeni bir şey söylenmediği görülmektedir.

Öğretmenlik Meslek Kanunu, iktidarın İmam Hatip okullarına yaptığı ayrıcalıklar, Okul yöneticilerinin liyakat meselesi, ücretli ve sözleşmeli öğretmenlere ilişkin hükümler, Yaz tatilinin durumu, ders kitaplarının hazırlanması gibi reytingi yüksek başlıklara da girdiğimizde yazı oldukça uzayacak bu sebeple bu başlıkları haftaya inceleyeceğimizin sözünü vererek bu yazıyı burada sonlandıralım.

Eşit, özgür ve demokratik bir Cumhuriyet olması dileğiyle Cumhuriyet bayramınızı kutlarım.