Selin Sayek Böke, Gazete Duvar'da yayınlanan yazısında, bütçelerin siyasetin ekonomiye, ülkenin geleceğine ve toplumsal gelişmeye dair tercihlerinin en iyi okunacağı ekopolitik metinler olduğunu belirterek, "2020 bütçesi bu çerçevede değerlendirildiğinde, “Saray rejiminin kurduğu ekonomik düzenin devam ettirilmesi” bütçesi olduğu anlaşılıyor. Bu anlamda 2020 bütçesi, artık kronikleşerek bir bunalıma dönüşen ekonomik krize çare olmaktan çok uzak" dedi.

Ekonomik krizi doğuran düzende ısrar edildikçe, krizin kronikleşip bunalıma dönüştüğünü ifade eden Böke, ülkedeki mevcut dunumu şöyle özetledi:

"Bir yandan işsizlik artıyor. Ağustos 2019’da geçen yılın aynı dönemine göre 980 bin kişi daha işsiz kaldı ve işsizlik oranı yüzde 14’e yükseldi. İşsizlik süreleri uzuyor, sorun kronikleşiyor. İstihdam azalıyor. Kayıt dışı çalışma artıyor.

Diğer yandan ekonomik eşitsizlikler derinleşiyor ve kronikleşiyor. Son bir yılda en fazla artış genç işsizliği ve kentsel genç kadın işsizliğinde görüldü. Gelir dağılımı eşitsizliği fiili başkanlık rejiminin başladığı 2014’den beri istikrarlı olarak artıyor. Bunu en net bu sürede 0,391’den 0,408’e artan Gini katsayısında görüyoruz.

Öte yandan yedi yıldır aralıksız yoksullaşıyoruz. 2013’de 12 bin 480 dolar olan kişi başına milli gelir yıldan yıla istikrarlı olarak eriyor. 2020’de 9 bin doların altına düşmesi bekleniyor.

Hayat pahalılığı her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Yıldan yıla enflasyon yüzde 11, halkın hissettiği yıllık ortalama enflasyon ise yüzde 16. Asgari ücret 2020 TL, açlık sınırı 2103 TL ve yoksulluk sınırı 6850 TL.

Borca dayalı düzen yıkılıyor; Saray, halkı ağırlaşan borç sarmalına itiyor. BDDK Eylül 2019’da iktidarın yandaş zenginleştirme aracı olan inşaat ve enerji sektörlerine verilen 46 milyar liralık kredinin battığını duyurdu. Kredisiz ayakta duramayan ekonomiyi canlandırmak için tüketiciler bankalarca borca boğuluyor.

Ekonomide güven kaybı kronikleşiyor. Son bir yılda Türkiye’deki döviz hesapları yüzde 26 arttı; 2014’de toplam mevduatların içinde döviz mevduatlarının payı yüzde 33 iken, bu artışla oran yüzde 50’yi aştı.

2020 BÜTÇESİ NEDEN ‘BUNALIM’ BÜTÇESİDİR?

2020 bütçesini 'bunalım bütçesi' olarak nitelendiren Böke, şöyle devam etti:

Temel ekonomik göstergelerin tamamı açık bir ekonomik bunalıma ve buna bağlı düzen değişikliği ihtiyacına işaret ediyor. Oysa, 2020 bütçesi ve dayandırıldığı “Yeni Ekonomi Programı (YEP)” ihtiyacın tam aksine eski düzeni devam ettirmeyi hedefliyor. Bu bütçe;

Saray bütçesidir. Milyonlarca çalışan açlık sınırının altında ücrete mahkumken Saray bütçesi 3 milyar TL’yi aştı.

Rantçı bütçesidir. Bütçede kamu-özel işbirliklerinin (KÖİ) döviz bazlı Hazine garantileri artarak devam ediyor. Halk geçmediği köprü ve tüneller, kullanmadığı otoyollar ve müşterisi olarak görüldüğü hastaneler için 2020’de yandaş şirketlere 18,9 milyar ödeyecek. Türkiye Varlık Fonu son sürat devam edecek.

Betona gömülen bir ekonominin bütçesidir. Bu bütçe yine KOBİ’yi, çalışanları, genç girişimcileri değil İstanbul Finans Merkezi ve benzeri rantçı inşaat projelerini kurtaracak.

Karanlık bir geleceğin bütçesidir. MEB bütçesinde yatırımın payı yüzde 4,65’e geriletiliyor. Eğitim harcamalarının önemli bir bölümü zorunlu harcamalar olmasına rağmen bu harcamalar eğitim emekçilerini esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmaktan kurtarmayı hedeflemiyor.

Faiz bütçesidir. Toplam 139 milyar lira faiz ödenecek. Her 100 liralık verginin 17,7 lirası faiz ödemelerine gidecek.

Borçluluk bütçesidir. Büyüme denince akla yine ilk krediler, İVME’ler ve Kredi Garanti Fonları gelecek. Kamu da borçlanacak. Hazine’nin 2020 bütçesinde borçlanma yetkisi, ilave yüzde 5’lik yetkiyle, 154,1 milyar TL olacak. Ancak Saray rejiminin 2018 ve 2019’da bütçe hakkını gasp ederek bu limiti aşmaktan çekinmemiş olması, 2020 için TBMM’nin onayına sunulan bu borçlanma limitlerinin de aşılacağının en güçlü belirtisi.

Milyonlarca çalışanın ezildiği bütçedir. İşgücü piyasası esnekleştirilecek, milyonlarca çalışan güvencesizliğe mahkum edilecek. Ücretler gerçekleşen enflasyona değil YEP enflasyon hedeflerine göre ayarlanarak baskılanacak. BES gidecek, zorunlu ama işverenin yükünün İşsizlik Fonu’ndan karşılanacağı “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi” gelecek.

Vergi adaletsizliği bütçesidir. Bir kez daha rantçılara aktarılacak kaynaklar halktan, çalışanlardan, üretici güçlerden toplanacak. Toplam vergi gelirlerinin yüzde 33’ü dolaysız vergilerden, yüzde 67’si dolaylı vergilerden toplanacak.

Böke, Türkiye’nin mevcut ekonomik krizden çıkabilmesi ve bir gelecek kurabilmesinin, Saray düzeninden çıkışı içeren alternatif bir bütçeyi gerektirdiğini kaydetti.