İstanbul'da 4 Kasım 2019 tarihi itibarıyla toplam 108 kişi zehirlenme şikayetiyle sağlık tesislerine başvurdu ve yapılan muayeneler sonra bu kişilerin ıspanaktan zehirlendiği tespit edildi.

Zehirlenme vakalarıyla ilgili açıklama yapan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü de ıspanak içinde yabancı otların ve ottan kaynaklı yoğun miktarda atropin ve scopalamin tespit edildiğini kamuoyuna duyurdu. Müdürlük ayrıca vatandaşlardan yeşil sebzeleri dikkatlice kontrol ederek yabancı otları ayırt etmelerini ve çok iyi temizledikten sonra sebzeleri tüketmelerini istedi. 

İl Müdürlüğünün açıklamasında vatandaştan dikkatli olması vurgulanırken ancak yabancı otların ıspanağa karışmasına üretim sürecindeki bir ihmalin mi veya denetim eksikliğinin mi yol açıp açmadığı belirtilmedi.

Oysa Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Zafer Şenyurt'a göre yaşanan bu zehirlenme olayı münferit bir vaka değil, dolayısıyla da denetim süreciyle ilgili bir sorun söz konusu.

Şenyurt, Türkiye'de kağıt üzerinde kontrol sisteminin mevzuatlarla belirlenmiş olduğuna, ancak buna rağmen kontrol zincirinin hiçbir aşamasında bu yabancı otların fark edilmediğine işaret ediyor. Şentürk, "Bu kadar kontrol noktasından bu ürün nasıl mutfağa kadar girmiş ve tüketilmiş. Tüketici nasıl fark edecek, bu kadar birbirine benzeyen ürünü? Tüketici tabii ki dikkatli olmalı. Ama aslolan, denetim sisteminde bir sıkıntı olduğu" diyor.

Yetersiz denetim ve eğitim

Tüketiciyi Koruma Derneği Genel Başkanı Aziz Koçal gıda denetimlerinin yetersizliğine dikkat çekiyor. Ispanak hasatında kökten kanatların 3 santimetre aşağısından kesilip silkelendiğinde ıspanak yapraklarının hepsinin bir köke bağlı olması sebebiyle herhangi bir ot karışmayacağını belirten Kolçak, bu vakada ıspanakların doğru şekilde toplanmamış olduğu kanısında.

Ekonomik nedenlerle hasatın bazen çiftçi dışındaki kişilere yaptırıldığına işaret eden Kolçak, doğru hasatın yapılması için arazilerde yeteri kadar ziraat mühendisinin istihdamı, çiftçi ve işçinin eğitilmesi gerektiğini söylüyor.

Şenyurt'ın verdiği bilgilere göre Türkiye'de 2018 yılı itibarıyla kayıtlı ve onaylı işletme sayısı 674 bir 409, bu işletmeleri denetlemekle görevli kişi sayısı ise yalnızca 6 bin 825. Denetim yapan kişiler arasında gıda mühendisi olanların sayısı ise 2 bin 250 civarında. Türkiye'de iyi tarım politikaları üretildiğini ve düzenlemelerin Avrupa Birliği mevzuatıyla da uyumlu olduğunu vurgulayan Şenyurt, ancak gıda işletmelerinin yılda en az bir kez denetlenebildiğini belirtiyor. 

Bakanlığın hileli ürün listesi

Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, yaptığı denetimler sonucu geçen Ekim ayının ortasında yeni hileli ürünler listesi açıklamıştı. Buna göre Türkiye'de kanatlı hayvan etinden domuz etine kadar birçok üründe ve bilinen markalarda yabancı madde tespit edildi.

Listede paylaşılan alkolsüz içeceklerde ilaç etken maddesi bulundu, ballarda ise taklit ve tağşiş yapıldığı belirlendi. Baharatlarda gıda boyası saptandı, bitki, çay ve kahve ürünlerinde de ilaç etken maddesi ve gıda boyası tespit edildi. Aynı zamanda bazı çikolata markalarında da yine ilaç etken maddesinde rastlandığı Bakanlık tarafından ifşa edildi.

Bu listede binin üzerinde ürün grubunda yüzlerce firmanın gıda hilesi yaptığının açıklandığını belirten Şenyurt, denetim zincirinde yaşanan sıkıntıların yanı sıra kamuoyunun yeterince bilgilendirilmediğini de savunuyor. Şenyurt, hileli ürün listesine işaret ederek "Ama bunların içinde hiçbir mikrobiyolojik bir bozulmaya bağlı olarak halkın sağlığını zora sokan firmaları görmedik, rastlamadık. Nikotoksin üreten afrotoksinli ürünleri paketleyip satan firmaları görmedik. Ispanak olayı da bir hiledir aslında, çoklu bir vaka olduğu için. Bu ürün bilerek mi satıldı? Bakanlığın bunu açıklaması gerekiyor" diye sözlerini sürdürüyor.