Mülkiye Emek Araştırmaları Merkezi, Türkiye tarihinin en önemli işçi eylemlerinden biri olan 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’ni, direnişin 50’nci yıl dönümü gelirken “İşçilerin Haziranı: 50. Yılında 15-16 Haziran Direnişi” başlıklı bir söyleşide ele aldı.

Mülkiyeliler Birliği’nin sosyal medya hesabından yayınlanan, araştırmacı Onur Can Taştan’ın moderatörlüğünde yapılan söyleşide araştırmacı, yazar ve sendika uzmanı Zafer Aydın, geçen hafta yayımlanan “İşçilerin Haziranı: 15-16 Haziran 1970” adlı kitabı üzerinden 15-16 Haziran eylemlerini anlattı.

Aydın, eylem için “15-16 Haziran geniş anlamıyla sendika özgürlüğünü savunma eylemidir, dar anlamıyla DİSK’i sahada tutma eylemidir. 60’lı yıllarda yükselen politik ve işçi hareketinin rüzgârını arkasına alarak gerçekleşmiş bir işçi eylemidir” ifadelerini kullandı. Eylemin, sendika, konfederasyon ve siyasi partilerle birlikte edebiyatı, sanatı ve orduyu da etkilediğini belirtti. Aydın, 15-16 Haziran’ın birleştirici, değiştirici ve dönüştürücü etkilerinin altını çizerken, yalnızca bir işçi eylemi olmanın ötesinde olduğunu vurguladı.

“Üniversitelerde işgal olduğu dönemlerde fabrikalarda da vardı”

1960’lı yılların politik atmosferinin, 15-16 Haziran eylemlerini hazırladığını ifade eden Aydın şunları belirtti:

“Bu dönemdeki işçi eylemleri, aynı zamanda Türkiye’nin 1968’deki işçi eylemleridir. 1965’ten 12 Mart’a kadar geçen bir sürenin bütün olgu ve olayları 1968 ile birlikte ele alıp değerlendirmek gerekir. Nedense 68 denildiğinde Türkiye’de üniversite işgallerinden söz edilir ama fabrika işgallerinden pek söz edilmez. Öğrenci gençliğin önderlerinden söz edilir ama işçi önderlerinden söz edilmez. Oysa üniversitelerde işgal olduğu dönemlerde fabrikalarda da işgaller vardı.”

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) 1967 yılında kurulmasıyla, eylemleri hazırlayan sürecin önemli bir parçası haline geldiğini dile getiren Aydın, DİSK’e yönelik baskı ve girişimlere rağmen işçilerin “DİSK’in varlığıyla” işveren karşısında “kimlik, kişilik ve haysiyet kazandığını” kaydetti.

Araştırmacı Aydın, 15-16 Haziran eylemlerini, “İş yeri işgallerinin üstüne basarak gelişmiş bir eylemdir. Hem bu iş yeri işgallerinin bir ürünüdür, sonucudur hem de bir üst aşamasıdır” şeklinde değerlendirirken, “15-16 Haziran, sadece DİSK’li işçilerin kendi örgütlerini korumak üzere harekete geçtikleri bir eylem olmadı, aynı zamanda Türk-İş üyeleri de bu eyleme katkı verdi, içinde yer aldı” diye konuştu.

“DİSK’i sahada tutma eylemidir”

Eylemi “Geniş anlamıyla sendika özgürlüğünü savunma eylemidir, dar anlamıyla DİSK’i sahada tutma eylemidir. 60’lı yıllarda yükselen politik ve işçi hareketinin rüzgârını arkasına alarak gerçekleşmiş bir işçi eylemidir” ifadeleriyle tanımlayan Aydın, DİSK’in 1969’dan beri bu eylemleri hazırladığını vurguladı. Aydın, 15 Haziran’daki eylemin 16 Haziran’daki eyleme katılımı arttırdığını ve kadın işçilerin eylemlerde ön açıcı bir konumda olduğunu dile getirdi. Aydın ayrıca, Balkanlar’dan gelen ve o dönemde ucuz iş gücü olarak görülen göçmen işçilerin de eylemlere katıldığının altını çizdi.

“Sınıf ve işçi demeden, kurum diyerek sendikacılık yapılamaz”

Bugünkü sendikal hareketi “Sınıf demeden sendikacılık yapılamayacağını, kurum diyerek sendikacılık yapılamayacağını, işçi demeden sendikacılık yapılamayacağını hatırlamak, konuşmak, öne çıkarmak ve ortaya koymak gerekiyor” sözleriyle eleştiren Aydın, mevcut sendikal örgütlenmeyi “kabuk” ve “tabela” örgütlenmesi olarak niteleyerek sendikaların işlevlerinden uzaklaştığına dikkat çekti.