Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Genel Başkanı Ergün Atalay “Şimdi sosyal devleti yeniden çalışma zamanı” dedi. Sürecin böyle devam etmesi halinde emeğiyle yaşamını sürdüren herkesin aşama aşama darbe alacağını vurgulayan Atalay “Önümüzdeki yıl 1 Mayıs’ı birlikte alanlarda kutlamalı, işçinin taleplerini bir ağızdan seslendirmeliyiz” çağrısı yaptı.

Korona günlerinde en fazla şikayeti, perakende ile lojistik ve taşımacılık sektöründeki çalışanlardan aldıklarını belirten Atalay, Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’ın sorularını yanıtladı…

– Koronavirüs çalışma hayatını nasıl etkiledi?

Salgın sebebiyle yüzbinlerce işletmenin faaliyetleri durduruldu. Bu işletmelerde çalışan milyonlarca işçi gelirsiz kaldı. Faaliyeti durdurulmayan birçok işletmede de çalışma şartları ağırlaştı. Bu süreçte, bazı işyerlerinde işçi ücretlerinin ödenememesi ya da eksik ödenmesi bir çözüm olarak işçiye dayatıldı. Aileleriyle birlikte geçimlerini nasıl sağlayacakları, kirayı ve faturalarını nasıl ödeyecekleri endişesi hâkim oldu. Bazı işkollarında, salgın sebebiyle üretimde ciddi artışlar yaşandı. Bu işkollarında işçiler uzun çalışma süreleri ile karşı karşıya kaldı. Kanunla düzenlenen sürelere uyulmadı. Denetimler ya yapılamadı ya da yetersiz kaldı.

Süreç böyle devam ederse aşama aşama emeğiyle yaşamını sürdüren herkes bundan darbe alacak. İşçiler olarak sorunlarımız, konuştuğumuz konular değişti. Dün ücretlerin yetersizliğinden, işçi haklarının nasıl geliştirileceğinden söz edilirken bugün gelir güvencesinin nasıl sağlanacağı, işi korumak için çaba gösteriliyor.

– 3 ay işten çıkarılma yasaklandı. Ücretsiz izne gönderilen çalışana günlük 39 lira ödenecek, nasıl değerlendiriyorsunuz?

İşten çıkarma yasağının getirilmesini olumlu bir adım olarak görüyoruz. Ancak ücretsiz izin uygulamasının tek taraflı olarak işverene tanınması yanlıştır. Üstelik ücretsiz izin döneminde işçilere ödenecek olan tutar kesinlikle yeterli değildir. Çalışan 1.177 liraya mahkûm edildi. Bundan da damga vergisi kesiliyor, işsizlik aylığına erişim şartları ile yapılan ödemenin iyileştirilmesini talep ettik. Asgari ücretin yetersiz olduğu bir durumda, söz konusu ödeme işçi ve ailesinin gıda masrafını dahi karşılamayacak düzeydedir. Emekçiye “vermeseydiniz de olurdu” dedirten bir düzenlemedir. Mutlaka yeniden gözden geçirilmelidir. İşsizlik Sigortası Fonu işçiler içindir, işverenleri teşvik etmek için değildir.Kısa çalışma ödeneğinde de yasada aranan koşulların kaldırılması ve bir gün dahi sigorta ödemesi olan işçiye bu ödeneğin ödenmesi gerekmektedir.

– Aşı bulunur ve normal hayata geçilirse nasıl bir çalışma hayatı bizi bekliyor olacak?

Dürüst ve gerçekçi olmamız lazım; kolay günler görmeyeceğiz. Yeni döneme geçiş zor bir süreç olacaktır. Özellikle risk altında olan; konaklama ve yiyecek hizmetleri, imalat, perakende, ticaret ve idari hizmetler ile turizm sektörlerinde süreç daha da zor geçecek gibi gözükmekte. Genç işsizliği oranının daha da yükseleceği tahmin ediliyor. Ekonomideki daralmanın çok büyük bir artış göstereceği bu dönemde yine işçi haklarının esnetilmesi talepleri gündeme gelecektir. Öncelikle belirli işkollarındaki çalışma biçimleri, çalışma kalıplarının tümden değişebileceğini söyleyebiliriz. Çetin mücadelelerle karşılaşacağız. Bakıyoruz hâlâ bazıları “param da param cebim de cebim” diyor; emekçiyi kimse düşünmüyor. Bu nedenle olası bir normalleşme durumunda, hepimizi ciddi bir mücadele süreci bekliyor. Şimdi sosyal devleti yeniden inşa etmenin, sosyal adaleti sağlamanın ve eşitsizliği ortadan kaldırmak için çalışmanın zamanıdır.