Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Sakarya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü, Eğitim-Sen Sakarya Şube Başkanı Yücel Kaçar, kamu emekçilerin maaşlarının hayat pahalılığı karşısında eridiğini belirterek, "Tek çözüm sosyal devlet politikalarının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesidir" dedi. 'Bunun yolunun 2020 yılı bütçesinin revize edilerek dar gelirli, yoksul, ücretli kesimlerin yurttaşlık haklarını koruyacak,  gelirlerinin insanca bir yaşam seviyesine yükseltilmesini sağlayacak ek bir bütçe yapılmasından geçtiğini' ifade eden Kaçar, "Bu nedenle konfederasyonumuz  KESK “Emekten, Halktan Yana Gerçek Bir Normalleşme İçin Emekten, Halktan Yana Bir Bütçe, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Gelir İstiyoruz!”  adlı bir imza kampanyası başlatmış bulunmaktadır. Tüm çalışanları bu kampanyaya katılmaya davet ediyoruz" dedi.

KESK Dönem Sözcüsü Yücel Kaçar, yaptığı yazılı açıklamada,Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Haziran ayı enflasyon verilerine göre enflasyonda aylık yüzde 1,13,  altı aylık  yüzde 5,75, yıllık yüzde 12,62 artış yaşandığını hatırlattı. TÜİK'in pandemi sürecinde başta gıda fiyatlarında olmak üzere yaşanan astonomik artışları görmezden geldiğini ifade eden Kaçar, "TÜİK enflasyon rakamlarının açıklanmasının hemen ardından iktidara yakın medya her zaman olduğu gibi yine “Memura üç zam birden”, “en düşük memur maaşı …TL” oldu türünden kamuoyunu yanıltıcı “müjde” manşetleri atmaya başlamıştır. Oysa milyonlarca insan sokakta, pazarda, mutfakta karşılaştığı hayat pahalılığı ile TÜİK enflasyon verileri arasında uçurum olduğunu, TÜİK’in pandemi sürecinde yaşanan işsizliği bile hesap oyunları ile nasıl düşük gösterdiğini görmektedir.

Enflasyon hesabında dar gelirlilerin, emekçilerin gelirlerinin yüzde altmış beşini harcadığı gıda ve konut (kira, elektrik, su, doğalgaz vb) giderlerini yarı yarıya düşük tutma başta olmak üzere rakamlara nasıl takla attırdığını tüm vatandaşlar görmektedir. Kısacası siyasal iktidarın siparişine göre rakam açıklar hale gelen TÜİK verilerine artık itibar eden kalmamıştır" ifadelerini kullandı.

Maaşlarımız TÜİK Enflasyonunu Temel Alan Mutabakatlarla Eritiliyor!

Kaçar, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi:

"Herkesin bildiği üzere, maaşların enflasyon oranında artırılması demek normal şartlarda sıfır zam demektir. Yani reel maaşları ilk bulunduğu noktada tutmak, satın alma gücünü sabit tutmak demektir.

Oysa Türkiye’de ilginç bir durumla karşı karşıyayız. TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyonun yaşanan gerçek hayat pahalılığını yansıtmadığını herkes bilmektedir.  Buna rağmen milyonlarca kamu emekçisinin, işçinin, asgari ücretlinin, emeklinin maaş-ücret artışında kimsenin inanmadığı bu veriler temel alınmaktadır.

Bugüne kadar kamu emekçileri adına yandaş konfederasyon yönetimi ve hükümet arasında varılan mutabakatlarda yaşanan gerçek hayat pahalılığı ile hiçbir ilgisi olmayan hedeflenen resmi enflasyon verileri esas alınmıştır. Altı aylık dilimlerde enflasyon farkı ortaya çıkması durumunda maaşlara yansıtılmıştır. Hatta 2014 yılında tüm kamu emekçilerinin maaşlarında brüt 175, net 120 TL’lik artış yapılan mutabakatla enflasyon farkı dahi verilmemiş, beş milyon kamu emekçisinin ve emeklinin maaşları resmi enflasyon oranında bile artırılmamıştır.

Dolayısıyla hükümet ve yandaş konfederasyon yönetimi arasında varılan mutabakatlarla sefalet oranında artırılan maaşlarımız yaşanan hayat pahalılığı karşısında erimeye devam etmektedir." 

TÜİK Rakamlarını Bırak,  Açlık – Yoksulluk Sınırına Bak!

Açıklamasında 2012 Temmuz  ayı ve 2020 Haziran ayındaki kamu emekçilerinin maaşları, açlık sını ve yoksulluk sınırı rakamlarını içeren bir tablo da paylaşan Yücel Kaçar, şöyle devam etti:
"Yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK aracılığı ile perdelendiği koşullarda çalışanların satın alma gücünü, refah durumunu görmek için ilk bakılacak şey o ülkede yaşanan açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarıdır. 2012 Temmuz 2020 Haziran dönemi açlık-yoksulluk sınırlarındaki ve en düşük kamu emekçisi maaşındaki değişimi gösteren yukarıdaki tabloya göre: Kısacası her zaman dikkat çektiğimiz üzere kamu emekçilerinin maaşı yoksulluk sınırından daha fazla uzaklaşırken açlık sınırına daha fazla yaklaşmıştır. 

Buna rağmen  açıklanan TÜİK verileri dikkate alınarak milyonlarca kamu emekçisinin %4 maaş zammına ek olarak yüzde 1,75 ‘lik enflasyon farkı ile yetinmesi beklenmektedir. Dolar kuru ve altın fiyatları ile kıyaslandığında toplu sözleşmelerle sefalet oranında artırılan maaşlarımızın yaşanan hayat pahalılığı karşısında ne kadar eridiği çok daha net olarak ortaya çıkmaktadır."

Sosyal Devlet Politikaları 

"Tek çözüm dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi devam eden olağanüstü koşullardan en çok etkilenen kesimleri koruyucu sosyal devlet politikalarının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesidir. Bunun da yolu 2020 yılı bütçesinin revize edilerek dar gelirli, yoksul, ücretli kesimlerin yurttaşlık haklarını koruyacak,  gelirlerinin insanca bir yaşam seviyesine yükseltilmesini sağlayacak ek bir bütçe yapılmasından geçmektedir.

Bu nedenle konfederasyonumuz  KESK “Emekten, Halktan Yana Gerçek Bir Normalleşme İçin Emekten, Halktan Yana Bir Bütçe, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Gelir İstiyoruz!”  adlı bir imza kampanyası başlatmış bulunmaktadır. Tüm çalışanları bu kampanyaya katılmaya davet ediyoruz."