Adem Sarı'nın, çalışma arkadaşının ölümünden sonra kaleme aldığı yazı şöyle:

”İnsanın ölümü uzun bir aradan beri öteki canlılar gibi doğal yaşam döngüsüyle gerçekleşmiyor. Daha dün yeni bir ölüm nedeni tespit edilmişken, bugün o neden çoktan kanıksanmış ve normalleşmiş oluyor: "Para", "Silah", "Ticaret", "Rekabet", "Hınç", "Devlet", "Bayrak", "Spor", "Fanatizm", "Kanser", "Hastalık", "Sel Baskını", "Gurur", "Namus", "Din", "İdeoloji", "Yoksulluk", "Cinnet" saymakla bitmeyecek bir yığın o, bu, şu şeyler... Çoktan insan olduğumuzu, ölümlü bir varlık olarak elimizdeki en değerli şeyin sadece iyilik, güzellik üretmek ve paylaşmak olduğunu unuttuk, unutuyoruz. Bugün ana akım medyada, yandaş medyada, yerel ve uluslararası medyada çarşaf çarşaf, o ya da bu gerekçeyle ölüm haberlerini duyup duruyoruz!.. Gerçekten yaşamın bilgeliğinden öğrenemiyoruz, o zaman ölümün felaketinden ders çıkarmayı çok geç olmadan öğrenmeliyiz. Bu kıyıcılıktan, yıkıcılıktan, saygısızlıktan ve sevgisizlikten kaçınmanın yolunu bulmalıyız. Her geçen gün ölümü, bir köşe başından fırlayıp boğazımıza birileri tarafından dayatılan bıçak gibi kavramak istemiyoruz. Çünkü bu hayata, kör bir hırstan daha fazlasını katan insanlar olmak için çalışıyoruz.                                               

Sevgili dostum Ahmet Erkan'ı, gerekçesi ne olursa olsun, Cumartesi günü sevdiklerinden, ailesinden, dostlarından, hayattan ve güzel düşlerinden bir ölüm kopardı, üstelik katledildi!.. Ahmet Erkan, Sakarya'nın ve Türkiye tarımının gurur duyabileceği bir üretici, iş insanı. Ürettiği hibrit tohumla Türkiye'de tarım endüstrisine katkı sunmuş ve bu yüzden onurlandırılmış biri. Bu yüzden şunu gönül rahatlığı ile ifade edebilirim. Ben sadece dostumu, çalışma arkadaşımı, Ahmet'imi kaybetmedim. Ahmet ile birlikte var ettiğimiz ve edeceğimiz birçok toplumsal katkıyı da kaybetmiş oldum. Telafisi olmayacak anılara, fikirlere sahibim, tam da bu nedenle de, bu erken ölümü, Ahmet'e layık görene hasta, psikopat vesaire gözüyle bakmıyorum. O, bir katil, üstelik kendisini kolayca katil yapacak kadar vasat biri!.. Ayrıca bu ölümden kendime çıkardığım bir ders de var: Ahmet Erkan'ı katleden kurşunu Ahmet'i sevenler ile birlikte normalleştirmemek, çünkü ölümün bu kadar kalleşcesini normalleştirmek ikinci kez Ahmet'i ve insan oluşumuzu katletmek olur.                                                                                 

Ahmet'e Allah'tan rahmet, sevdiklerine ve ailesine sabır, katillere ve insanlığımıza azıcık akıl, devlet büyüklerimize ve nefret söylemini nalıncı keseri gibi kullanan herkese insaf diliyorum.

Yeter artık!.. Ahmet Erkan'a uzanan el, acaba Ahmet'in onda biri, yüzde biri kadar çevresine, topluma, ülkesine katkı üretmiş midir acaba?

Tekrar başımız sağ olsun!..