KESK Sakarya Şubeler Platformu, Türkiye’nin ilk imçacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine yönelik tartışmaları, “Kadınlara yönelik geliştirilen ideolojik saldırının bir parçası” olduğunu belirterek, iktidarı sözleşmeden çekilmek yerine sözleşmeyi etkin uygulamaya çağırdı. Eğitim Sen Sakarya Şubesi’nde gerçekleştirilen basın açıklamasında, bir çağrı da, ‘Bir araya gelin’ denilerek kadınlara çağrı yapıldı.
Eğitim Sen Sakarya Şubesi Kadın Sekreteri Yasemin Hacıeyüpoğlu’nun okuduğu basın açıklaması şöyle:
“Kadınlar… inanç, gelenek, görenek, kültür, örf,adet, yasa,kural, kanun, konu komşu, ahlak, namus gerekçesiyle erkek egemen kurumlar ve erkekler tarafından dört duvar arasına kapatılmış kadınlar.Yasak elmayı yedi diye cennetten kovulan, cadı diye yakılan, suçlu diye hapse atılan, deli diye tımarhaneye tıkılan, ahlaksız diye toplumdan dışlanan, adet gördü diye bedeni kapatılan, bakire çıkmadı diye cemaatten kovulan kadınlar….
İsimleri var ama kendileri yok. Sadece hayattan değil, kendi bedeninden ve hayatından izole edilmiş kadınlar…
Bunlar yetmezmiş gibi bir de Türkiye’de kadın bedeni bir siyasi çatışma alanı.”
EVLER KADINLAR İÇİN NE KADAR GÜVENLİ?
“AKP’nin neoliberal politikalarının ana gövdesini oluşturan yasal düzenlemelerle birlikte kadınlar için aile ve evlilik tek kabul edilebilir yaşam biçimi. Ancak evler kadınlar için ne kadar güvenli? Veriler bunun tam tersini gösteriyor.
Çünkü öldürülen kadınların yüzde 60’ı yakınları olan eşleri, kardeşleri, babaları tarafından katlediliyor.
Çünkü eril yargının şiddet faillerini cezasız bırakması ve katillere verilen iyi hal indirimleri şiddet tehdidini arttırıyor.
Çünkü şiddetten kurtulmak için kolluk güçlerine ve yargıya başvuran kadınların yetersiz alınan ya da alınmayan önlemler nedeniyle korunamaması şiddeti tırmandırıyor.
Çünkü iktidar partisi temsilcilerinin her fırsatta kadın kazanımlarını hedef alması, sürekli kullanılan ayrımcı ifadeler kadın katillerini daha çok cesaretlendiriyor. “
TOPLAM SIĞINMAEVİ SAYISI 32
Ülkemizde yasal zorunluluğa rağmen sığınma evi açma yükümlülüğü olan 237 belediyeden sığınağı olan 32 belediye var.
Türkiye’de kadına yönelik erkek şiddetine karşı 7/24 çalışan acil destek hattı hala yok.
2019 yılında Türkiye genelinde kadına yönelik şiddetle ilgili 4 bin 76 suç duyurusunun yüzde 82,4 ‘üne “kovuşturmaya yer yok kararı verildi.
2019 yılında “Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” başlığı altında 138 bin 529 şikayet geldi ancak bu şikayetlerin yüzde 46,9’u yani 64 bin 972 si takipsizlikle sonuçlandı.
Son 5 yılda şiddet gören 1 milyon kadından 2 bine yakını öldürüldü.
Bayramın birinci günü 21 saatte 11 kadın öldürüldü.
İç işleri bakanlığının verilerine göre son 5 yılda devlet koruması altında 94 kadın, yakını erkekler tarafından öldürüldü.
Türkiye’de evli kadınların en az üçte biri fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalıyor. Ama sadece yüzde 11’i bunu resmi kurumlara bildirebiliyor.
Bu veriler koca bir ülkenin kadın mezarlığına döndüğünün göstergesi.
"İDEOLOJİK SALDIRININ BİR PARÇASI"
“Hal böyleyken kadınların uzun emekler vererek, bedeller ödeyerek sahip oldukları koruyucu yasaların iktidar temsilcileri ve gerici basın üzerinden sürekli hedef alınması akıllara durgunluk veriyor. Biz bu yasaların tam uygulanması gerektiğini ve yasalara düzenleyici maddeler konması gerektiğini tartışırken iktidar ve çevresi yasanın kaldırılmasına yönelik çalışmalar başlatıyor.
Uzunca bir süredir 6284 sayılı yasa ve İstanbul sözleşmesinin tartışılmaya açılması kadınlara yönelik geliştirilen ideolojik saldırının bir parçasıdır.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ; kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, şiddet faillerinin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için en ince ayrıntısına kadar titizlikle hazırlanmış ilk uluslar arası sözleşmedir.
Sözleşmenin amacı; ev içi şiddet dahil kadına yönelik her türlü şiddeti önlemek ortadan kaldırmaktır.Şiddeti önlemek için kadınları güçlendirmek kadın- erkek eşitliğini sağlamak ve yaygınlaştırmaktır.
Sözleşmenin amacı şiddet mağdurlarının korunması için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak şiddete karşı uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmaktır.”
“AKILLARA DURGUNLUK VERİYOR”
Türkiye’nin 2011 yılında imzacı olduğu 1 Ağustos 2014 tarihinden beri yürürlükte olan İstanbul sözleşmesine rağmen cinayetlerin artarak devam etmesinin nedeni ise İstanbul Sözleşmesinin etkin uygulanmaması, şiddeti önleyici politikaların geliştirilmemesi, etkili soruşturma ve kovuşturma yürütülmemesi, yargılamalar sonucunda cezaların caydırıcı çıkmaması, hatta çoğu kez kadınların şiddeti hak ettiklerine dair ifadelerin kullanılması kadına yönelik şiddetin katlanarak artmasına neden oluyor.
Oysaki kadın cinayetlerinin artarak devam ettiği bu süreçte iptal edilmek istenen İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olduğu 6 yıldan bu yana etkili bir biçimde uygulanabilseydi eğer öldürülen pek çok kadın bugün yaşıyor olacaktı. Sözleşmenin iptali demek daha çok kadının erkekler tarafından korkusuzca katledilmesi demek.”
“EŞİTLİKTEN ÖCÜ GİBİ KORKANLAR”
“Bu sözleşmenin siyasal iktidar ve iktidarla aynı ideolojiden beslenen çevrelerce hedef alınmasının nedeni sözleşmenin toplumsal cinsiyet eşitliğini temel almasıdır. Eşitlikten öcü gibi korkan bu çevreler bilsinler ki bu yasa kendi eşlerini ve kızlarını ve annelerini de koruma altına almaktadır. Aileyi parçalayan bir yasa değil, kadını aile içinde şiddetten koruyan bir yasadır. Erkeği itibarsızlaştıran bir yasa değil şiddet gösteren erkeği aileden uzaklaştıran ve kovuşturan ve gerekli görüldüğünde cezalandırılmasına salık veren bir yasadır. Toplumu cinsiyetsizleştiren bir sözleşme değil, cinsiyetin bir şiddet gerekçesi olmasını yasaklayan bir yasadır.”
“SAVAŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ ”
İstanbul sözleşmesinin nefret diliyle beslenen ırkçı gerici kesimlerce hedef alınmasının nedeni sözleşmenin ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği medeni hal, göçmenlik statüsü gibi nedenlerle hiçbir kesinimin ayrımcılığa uğramamasını temin etmesidir.
Biz KESK’ li kadınlar olarak istediğimiz ve arzuladığımız yaşamı kurmak için savaşmaya devam edeceğiz. Mücadele eşiğini aştığımızı düşünüyor ve bu savaşı evde, işyerinde, sokakta yaşamımızı tehlikeye sokan her düşünceyle, her ideolojiyle, her anlayışla, her türlü şiddete karşı vereceğimizi bir kez daha söylüyoruz. Ve bütün kadınları bir araya gelmeye, iktidarı ise İstanbul Sözleşmesini iptal etmek yerine gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.
Basın açıklamasına KESK üyelerinin yanı sıra CHP, Mor Dayanışma ve Sakarya Kent Çalışma Derneği üyeleri de katıldı.