Resmi Gazete’de yayınlanan değişiklikle Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğin üçüncü maddesinde yer alan “Toplumsal cinsiyet eşitliği” ibaresi yürürlükten kaldırıldı. Bir gün önce de MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü internet sitesinden yayınladığı Rehberlik Programı bağlığı altında yer alan“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” hedefini Akit, Yeni Şafak gibi çevrelerin hedef göstermesi üzerine iki saat sonra kaldırmıştı. Geçtiğimiz dönemde benzer hedef göstermelerle MEB “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” projesini kaldırmış, ardından YÖK de benzer bir kararla “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi’ni kaldırdığını açıklamıştı.

YARGI KARARLARINA RAĞMEN MEB’İN STK ISRARI

Yönetmelikte bir diğer dikkat çeken değişiklik ise ilk maddesine eklenen okullarda, uluslararası kuruluşlarla, sivil toplum kuruluşlarının sosyal etkinlik yapmasının önünü açan bir madde oldu. MEB’in uzun süredir çeşitli dini vakıf ve derneklerle imzaladığı protokoller tartışma konusuydu. Bu tür işbirliklerinin eğitim alanında çeşitli dini vakıf ve cemaatlerin vesayetine yol açtığı yönündeki eleştirilere ve eğitimin kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerektiği yönündeki yargı kararlarına rağmen MEB’in yaptığı değişiklik eğitim alanında bu tür kurumlarla işbirliğini sürdürmekte ısrarcı olduğunu gösteriyor.

EŞİTLİĞE KARŞI ARDI ARDINA UYGULAMALAR VAR

Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, yönetmelik değişikliğinin AKP ve eğitim alanında MEB ve YÖK’ün yeni rejimin inşası gereği, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve bilimsel eğitimi yok sayan uygulamalarının bir adımı olduğunu söyledi. Aydoğan, mücadele ve baskılar sonucu geçmişte toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda adım atmak zorunda kalan MEB ve YÖK’ün son yıllarda ardı ardına toplumsal cinsiyet eşitliğini bütün alanlardan kaldıran uygulamalarına dikkat çekti. Aydoğan, bir gün önce Özel Eğitim ve Rehberlik Genel Müdürlüğü' nün 2019-2020 programında 26 hedef arasında yer alan toplumsal cinsiyet eşitliği hedefini bazı çevrelerin hedef göstermesiyle programdan çıkartmasının ardından son olarak Resmi Gazete’de yayınlanan Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle sosyal etkinliklerden de toplumsal cinsiyet eşitliğinin kaldırılmasının bütünlüklü değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

"MEB BU YÖNETMELİKLE SUÇ İŞLİYOR"

Yönetmelikle okullarda STK’lerle, uluslararası kuruluşların sosyal etkinlik yapmasının önünün de açılmasına tepki gösteren Aydoğan, “Biz bu STK'leri Karaman'dan, Aladağ'dan, Kulp'tan, Taşkent'ten memleketin her yerinden tanıyoruz” dedi. MEB'in Ensar ve Hizmet Vakfı ile ilgili yaptığı protokollere karşı açtıkları davalarda Danıştay’ın Eğitim-Sen’i haklı bulduğunu hatırlatan Aydoğan, “Danıştay çok net bir şekilde, kamusal eğitimin devletin, MEB'in sorumluluğu olduğunu, başka kurum ve kişilere devredilemeyeceğini, MEB'in suç işlediğini belirtti. Danıştay kararına rağmen bu yönetmelikle MEB suç işlemektedir” dedi. Aydoğan, yönetmelikte yapılan değişikliklere dava açacaklarını belirtti.

EĞİTİM SEN: HUKUK YOLUNA BAŞVURACAĞIZ

“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”ni etkinlik alanlarından çıkarılmasına ilişkin yazılı bir açıklama yapan Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreteri Derya Yulcu, Özel Eğitim ve Rehberlik Genel Müdürlüğü’nün 2019- 2020 programında 26 hedef arasında yer alan ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’nin 11 Eylül 2019 tarihinde programdan çıkarıldığını hatırlattı. Yulcu “Toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef gösterenleri, protokol ve işbirlikleri adıyla eğitim kurumlarında ideolojik çalışma yürütenleri Karaman'dan, Aladağ'dan, Kulp'tan, Taşkent'ten, Dikili'den tanıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayanlar, vakıf, dernek vb. isimlerle protokol imzalayanlar, sosyal etkinlik yapılmasının önünü açanlar; kadın cinayetlerinden, kadına yönelik taciz, tecavüz ve şiddetten; çocuk istismarı vakalarından, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim farklılıkları nedeniyle katledilen hayatlardan birinci dereceden sorumludur” diyerek, yayımlanan yönetmeliğe karşı hukuki mücadelelerini sürdüreceklerini ve dava açacaklarını söyledi. Yulcu son olarak “Toplumsal cinsiyet eşitliği 'Yaşamak İstiyoruz' sesinin haykırışıdır. Bilimsel eğitimin olmazsa olmazıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.

KAVRAM, 11. KALKINMA PLANI’NDAN DA ÇIKARILMIŞTI

11. Kalkınma Planı’nda toplumsal cinsiyet eşitliği (TCE) kavramı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından Strateji Geliştirme Başkanlığı Başkanı Zeliha Sağlam’ın isteğiyle çıkarıldı. 5 yıl boyunca sözleşmenin uygulanmasıyla ilgili olarak 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası’nda Kadın Örgütlerinin de baskıları sonucunda yapılan değişikliklerle somut adımlar atılsa da zaten ciddi sorunlar bulunmaktaydı. Kavramın çıkarılması ise İstanbul Sözleşmesi’ni yok saymak anlamına gelmektedir.

TDKF’NIN TEPKİSİ

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı yaptığı açıklamada şunları belirtti; ‘’ "Bu bir rezalet. İktidara geldiğinde çagdaslıga adım olarak nitelendirilen bircok yasa ve yönetmelikle sorun çözümüne yönelik adımlar atan ama son zamanlarda bu kazanımları birer birer geri alarak siyasi ayak oyunlarına kadın politikalarının alet edilmesi gercekten gelecek nesil için etkisi büyuk bir karar. Bugün artan ve vahşete dönen kadin cinayetleri ve istismar icin acil eylem planı yapmasi gereken hükumet ve başı imza atılan ve yayınlanan bu resmi gazete ile tecavüze, istismara ve kadın ölümleri ile şiddetine onay verdiğini aciklamaktadir.Bu kararın baska izahı yoktur.

Sn. Cumhurbaşkanı bu kararı neyi düzelteceğine dair olan inancı ile almıştır ve imzalamıstir.Açıklama bekliyoruz. Bu ulkenin vatandaşı ve sahada bu calısmalara ömrünü vermiş kadinlar olarak cevap bekleme hakkımız var. Onu yanıltan bir çevresi oldugunu defalarca dile getirdim, getirdik. Bazı tarikat cemaat ve onlarin gorsel ve yazıli yayin organlarinca sahadan habersiz olarak eşcinselliğe giden bir sürec olarak lanse edilen Toplumsal Cinsiyet eşitliği kavramı aslında esitlik saglayarak kadinı cinsel meta,mal zihniyetinden uzaklastıran birey konumuna yukselten bir kavramdir.

Bunu anlamak ve bu konuda çalısmaları hızlandırmak ,gayretlerimize bir ust perdeden yansıyan ses bizi uzer ama yolumuzdan etmez.

Bu ulkenin kadınları olarak öldğrülmeyecek, tecavuz edilmeyecek ve karar mekanizmalarında yer almak adına mücadeleden vazgecmeyecegiz"