Sakarya Kadın Platformu'nun 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlediği yürüyüş ve sonrasındaki basın açıklamasında kadınlar taleplerini haykırdı.
Yenicami'den başlayan yürüyüşe katılan kadınlar, 'Bağır Herkes Duysun', 'Erkek Adalet Değil, Gerçek Adalet', 'Kadın Cinayetleri Politiktir', 'Hayır Hayır Demektir', 'Katledilen Kadınlar İsyanımızdır', "Susmuyoruz, korkmuyoruz, İtaat Etmiyoruz", "Yaşasın kadın Dayanışması" gibi sloganlarla tepkilerini dile getirdiler. Kadınların yanı sıra erkeklerin de katıldığı yürüyüş Atatürk Bulvarı'nın AKM girişinde sona erdi. Burada Yasemin Hacıeyüpoğlu'nun yönetimindeki  Drama Art oyuncularının kadına şiddeti konu olan gösterisi izlendi. Gösteri yürüyüşe katılanların dışında çok saydı Adapazarlı tarafından ilgiyle izlendi ve büyük beğeni topladı.

Gösteri sonrasında Sakarya Kadın Platformu'nun basın açıklaması okundu. 

"8 Mart 1857’te New York’ta kadın işçilerin uzun çalışma saatlerine, kölelik koşullarına karşı direnirken katledilişlerinin 163. yılında, bu 8 Mart’ta da, itirazlarımızı, isyanımızı, mücadele inadımızı kuşandık, el ele alanlardayız." denilen açıklama şöyle:

"Evet; 1857’den bu yana hak almak ve özgür olmak için yürüttüğümüz mücadele tarihimizle çok yol aldık. Ne var ki, rengimiz, dilimiz, inancımız farketmeksizin, haklarımıza, kazanımlarımıza saldırılar, katmerli sömürü, baskı ve şiddet artarak devam ediyor.

Yağma, talan, aşırı kar hırsı, ekosistemi yok edecek düzeye ulaştı. Eşitsizlik, işsizlik, yoksulluk, açlık, göç, ölüm akıl almaz boyutlarda. Buna karşın, yoksul halklar, emekçiler, kadınlar, gençler ve doğa “bu böyle gitmez” diyerek haykırıyor.

Kadınlar baskılara boyun eğmiyor, yeryüzünün her yerinde direniyor, tarih yazıyor.

Yoksulluğa, işsizliğe, güvencesizliğe, köleliğe, savaşlara, doğa ve yaşam alanlarının talanına karşı yükselen halk isyanlarında en önde yer alıyor.

Yaşamlarına, emeğine, bedenine, kimliğine sahip çıkıyor, meydanları dolduruyor.

Şiddete, tacize, tecavüze, cinsiyetçiliğe, eşitsizliğe, ırkçılığa ve kadınların inkârına yönelik politikalara karşı özgün, yeni ve yaratıcı direnişlerini birbiriyle buluşturuyor.

Şili’de başlayan ve dünyanın her yerinden milyonlarca kadının eşlik ettiği, asıl failin yüzüne “katil, tecavüzcü sensin” diye haykıran lastesis dansında olduğu gibi iktidarlarını sürdürmek isteyenlere büyük korku salıyor."

Güvencesizlik, Sömürü, Ekonomik Kriz, Savaş Ve Şiddet Sarmalına Mahkûm Değiliz!

Bugün ülkemizde, kamudaki istihdam; parçalı, performansa dayalı, esnek, güvencesiz bir yapıya dönüştürüldü. Bu dönüşüm beraberinde bize, daha fazla eşitsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, cinsiyetçilik, şiddet, taciz ve mobbingi getirdi. Bu kölelik koşulları, baskıyla, örgütlülüğümüz parçalanarak kabul ettirilmek isteniyor. Ucuz ve güvencesiz yedek iş gücü olarak değerlendirilen kadın emeği ancak iş ve aile yaşamı uyumlaştırma anlayışıyla, istihdamda kendine yer bulabiliyor. Kamusal alandan dışlanmanın, istihdam alanından ayrılmak zorunda bırakılmanın nedenlerinin en başında kamusal hizmetlerin yokluğu/özelleştirilmesi ile bakım sorumluluğunun kadınlara yüklenmesi geliyor. Haklarımız bir bir elimizden alınıyor. Din siyasallaştırılıyor, eşitsizlik fıtratla açıklanıyor.

Ülke kaynakları istenirse, belli kesimler yerine kadınların, emekçilerin, gençlerin, tüm toplumun ihtiyaçları için kullanılabilir. Bizim tercihimiz yaşanabilir özgür, eşit ve sömürüsüz, bir ülke ve bir dünyadan yana!"

Sevgili kadınlar,

Bize baskı, sömürü ve şiddet dışında bir şey vaat etmeyen ataerkil kapitalist sisteme karşı tarihimizden aldığımız gücümüzle mücadelemizi sürdürüyoruz. Çünkü adil, eşit ve özgür bir yaşamın biz kadınların mücadelesi ile kurulabileceğinin farkında olarak dünden bugüne her biri yaşamsal değerde olan haklı taleplerimizle bugün yine 8 Mart, alanlarındayız.

Sakarya Kadın Platformu olarak kadın emekçilerin öne çıkardığı taleplerin acilen karşılanması gerektiğini buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz:

Doğum izinleri arttırılmalı,

Ev içi kadın emeği sosyal güvence altına alınmalı,

8 Mart kadınlar için ücretli izin günü sayılmalı,

Kapatılan kamu kreşleri açılmalı,

Eşit işe eşit ücret sağlanmalı,

İş yerinde şiddeti, ayrımcılığı ve mobbingi önleyen düzenlemeler yapılmalı,

Şiddet, ayrımcılık, mobbingin gerçekleştiği durumlarda etkili bir soruşturma mekanizması kurulmalı ve caydırıcı cezalar tanımlanmalı,

Esnek-güvencesiz-kayıt dışı ve taşeron çalışmaya, kiralık işçilik uygulamasına son verilmeli, güvenceli iş, güvenli yaşam koşulları sağlanmalıdır.

Kadınlara ve LGBTİ+’ lara yönelik her türlü şiddeti ve ayrımcılığı önleyici yasal düzenlemeler acilen yapılmalı,

Grevli toplu sözleşme hakkı, sendikal hak ve özgürlüklerimiz önündeki engeller kaldırılmalı,

Kamu kurumlarının bütçeleri toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle hazırlanmalı,

OHAL komisyonu derhal lağvedilmeli, KHK’lerle haksız hukuksuz yere işten çıkarılan tüm emekçiler görevlerine iade edilmeli,

Kadınları daha rahat nefes aldırabilecek eşit ve özgür biçimde barış içinde bir arada yaşamın sağlanacağı demokratik koşulların oluşması sağlanmalı,

Eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere kamusal alanın tümüne yayılan dinselleştirme politikalarından vazgeçilmeli,

İstanbul sözleşmesi başta olmak üzere kadınlardan yana imza atılan uluslararası sözleşmelerin gereklikleri yerine getirilmeli,

Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kurulmalıdır.

Ve diyoruz ki,

Çözüm, sorunları yaratan ve artıranlarda değil, örgütlü kadın mücadelesinde, bizler milyonlarız, haklı olanlarız. Gelin her birimiz haklı taleplerimizi, mücadeleyi sahiplenelim. Kazanalım.

Yeni bir gelecek yaratmanın kendi ellerimizde olduğunun farkında olarak;

Yaşamın yarısı iken yok sayılmayı reddediyoruz. Emek, eşitlik ve barış hakkımızın peşindeyiz. Eşit ve özgür bir yaşamı kuruncaya dek mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.

Vardık, varız, var olacağız!"