Basın kartları iptal edilen gazeteciler kamu kurumlarına ve faaliyetlerine akreditasyon dışında mesleki faaliyetlerine devam edebilseler de 2013’te yeniden kazandıkları “fiilî hizmet süresi zammı”nı yani “yıpranma hakkı”nı kaybetti.

2008 yılına kadar 360 gün çalışma karşılığında 90 gün yıpranma hakkı bulunan gazeteciler, 2013’te bu haklarını yeniden kazandı.

Ancak 2013’teki değişiklikte Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’da gazetecilerin yıpranma hakkı için “Basın kartı yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak” şartı getirildi.

İptal kararının ardından gazeteciler sorunun çözümünün uzaması halinde bu haktan da yararlanamayacak.

Her yıl vize şartı geldi

İletişim Başkanlığı’nın iptal kararı yönetmelikteki “vize” maddesine ilişkin de tartışma başlattı.

Yönetmeliğin “Her yılın sonunda bildirim” başlıklı 35'nci maddesi’ndeki “Başkanlık, basın kartlarının geçerliliğini koruyup korumadığının tespiti amacıyla her yılın sonunda vize işlemi yapar” hükmü ile benzer iptallerin her yıl yaşanabileceği endişesini beraberinde getirdi.

Aynı madde kapsamında İletişim Başkanlığı, “yıllık vize işlemleri” için mesleki çalışmaların gönderilmesini de isteyebilecek.

Basın kartlarının iptaline gazetecilik meslek örgüleri de tepki gösterdi:

Basın İş Genel Başkanı Eren: Basın kartını meslek örgütleri vermeli

İptal kararlarını Independent Türkçe’ye değerlendiren DİSK’e bağlı Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren şunları söyledi:

Basın kartları uzun bir süredir iktidar tarafından gazetecilere baskı aracı olarak kullanılıyor. Aslında bu iktidardan önce de sorunlu bir alandı basın kartları ve gazetecilik. Mesela Metin Göktepe öldüğünde birileri ‘Onun sarı basın kartı yok, gazeteci değil’ bile diyebilmiştir. Şimdi iktidar kimin, nasıl gazetecilik yapması gerektiğine karar vermek istiyor. Aslında bütün sıkıntıları gerçeklerin kamuoyu tarafından bilinmesinin istenmemesi. Büyük yalanlarla sürdürüyorlar iktidarlarını. Bunun için gazetecilere baskı yapıyorlar. Bunun son örneklerinden biri de iptal edilen basın kartları.

Eren, “Basın kartları olmayan meslektaşlarımız sahada zorlanıyor. Şimdi iptal edilen kartların sahibi olan meslektaşlarımız için de aynı sorun yaşanacak. Biz yıllardır iktidarların verdiği basın kartlarının bir gazetecilik ruhsatı olmadığını söylüyoruz. Bize göre basın kartları hükümetlerden bağımsız gazeteci örgütleri tarafından verilmeli. Gazetecilik örgütlerinin verdiği kartlar da iktidar tarafından kabul edilmeyecektir ilk başta, ama bunu kabul ettirmek de hakikat mücadelesinin bir parçası” ifadelerini kullandı.

TGS: Gerekçesi açıklanmalı

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) tarafından basın kartları hakkında yapılan açıklamada ise şu ifadeler kullanıldı:

Şu anda yüzlerce gazetecinin basın kartı iptal edildi. Kartı iptal edilen gazeteciler arasında sürekli basın kartı taşıyanlardan meslek örgütü temsilcilerine, yerel medya çalışanlarına kadar yüzlerce gazeteci var. Özellikle Ankara’da basın kartı iptal edilenler Meclis’e, Bakanlıklara giremez, siyasi parti temsilcilerini takip edemez hale geldi” açıklaması yapıldı. TGS’nin açıklamasında, “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bir an önce bu konuya açıklık getirmek zorundadır. Yıllardır bu kartı taşıyan gazetecilere kartlarının neden yenilenmediğini, iptal edilme gerekçelerini kamuoyuna açıklamak zorundadır.

ÇGD: Suç işlendi

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) tarafından iptal kararının kabul edilemez olduğunu vurgulanarak, “İletişim Başkanlığı, mesleğimize ve meslektaşlarımıza yönelik hukuksuz, basın özgürlüğü karşıtı uygulamalarına devam ediyor. İletişim Başkanlığı yetkilileri, anayasa ve yasalara aykırı şekilde, hiçbir gerekçe sunmaksızın çok sayıda meslektaşımızın basın kartını iptal ederek açıkça suç işlemiştir” açıklaması yapıldı.

Uluslararası basın örgütleri tepki gösterdi

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) basın kartı iptallerine karşı dayanışma içinde olduklarını duyurarak, basın kartı yenileme süreci için bağımsız bir basın komitesi çağrısında bulundu.

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) de iptalleri kınadığını açıkladı. IPI Türkiye Program Yöneticisi Oliver Money-Kyrle, basın kartı iptallerini “bağımsız ve eleştirel basına karşı yapılmış bir diğer utanmaz saldırı” olarak değerlendirdi.

Money-Kyrle, “Yetkililere bu kararın derhal kaldırılması çağrısında bulunuyoruz” dedi.

Yabancı gazeteciler de endişeli

Türkiye’de mesleki faaliyetlerine devam eden yabancı uyruklu gazetecileri de  çalışma izinlerinin yenilenmemesinden kaygılandığını aktardı. 

Yabancı Medya Derneği Türkiye (FMA) sosyal medya hesaplarından “23 günden bu yana, Türkiye’deki +320 yabancı medya çalışanının geçerli basın kartı, yani çalışma izni yok. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yenilemeler 31 Aralık öncesinde yapılmadı. Yetkililer gerekli açıklamayı yapmayarak yabancıları belirsizlikte bırakıyor” açıklaması yaptı.