Kafamda nicedir oradan oraya dolaşıp duran kelimeler, toplanın bakalım…

Aranızdan birini seçip konu başlığı yapacağım, o da diğerlerini toplayacak.

Boş boş gezinmeye son… Bize verilen köşede halka arz ediliyorsunuz. Artık daha özel olacaksınız.

Zannederim kendi kendime konuşuyorum bu kafamdaki yankı da neyin nesi? Nereye kayboldu bunlar? Lazımlar ya şimdi hiç biri meydanda yok bak. Bu ses de ne? Miting mi var?

Aaa bir takım kelimeler birleşmiş slogan atıyor:

- “Sakarya uyuma fabrikana sahip çık”... Bunlar en asileri biliyorum. Elebaşları da “Emek”...

- Daha özel olacaksınız dedim yahu. Hayır, sizi Katar’a falan vermiyorum.

Köşeye hepiniz sığarsınız kimseyi atmayacağım. Dinlemiyorlar ki…

Aman uğraşamayacağım şimdi bu anarşist tayfa ile… Nasıl olsa bağırır bağırır susarlar. Ben at ile Üsküdar’ı bulayım en iyisi. Ya da daha ciddi olanlara mı baksam?

İşte “Siyaset” Ooo epey kelimeyi de toplamış bir araya. Çok da nizami bir şekilde dizilmişler. Devlet terbiyesi bu olsa gerek. Ama daha bakınca ruhum daraldı. Kocaman çelik bir el sanki kalbimi sıkıyor. Yok, bu kadar ciddi olmaya gerek yok. Arada bakarım ne yapıyorlar diye ama şimdi iç karartmaya ne lüzum var değil mi?

Neşeli,renkli,hareketli bir şeyler bulmam lazım. Buldum. “Mizah” işte orada. Ne olmuş ona öyle simsiyah. Rengi kalmamış, üstelik komik de değil. Korkuyor galiba. Bir içeri bir dışarı ayarı bozuldu bunun tabi.

Öğrendiklerimden baksam ya? Eğitim aldık senelerdir. Mesleki bilgi önemli neticede halkında ihtiyacını da düşünmek lazım. Buldum konu başlığı “Hukuk” olsun. Ama yazmak için önce bulmak lazım.Ne zamandır gördüğümde yok. Şimdi Hukuk’u bulmak dünyanın en zor işi. Arama serüvenlerinden kitap yazılır. Ona da köşe yetmez ki. Olmayan bir şeyi yazmak gibi üstün özelliklerimde olmadığına göre. Bu fikirden de vazgeçmek zorundayım.

Duygusal kelimelerden medet ummalıyım. Netice de aslolan hissetmektir. Ne olabilir?

“Dostluk” “Vefa” olmadan anlamsız. İkisini bir araya getirmek şimdi epey zor olur.

“Arkadaşlık” “Samimiyet” olmadan bir işe yaramaz. Samimiyet de Hukuk gibi epeydir ortalarda yok. Anlayacağınız duygusal kelimeler de tek başına işe yaramıyor. Hepsi bir köşede yalnızlıktan depresyona girmiş kendilerine hayırları yok ki yazıma faydaları dokunsun.

Tek başına mutlu olan ve nereye baksam karşıma çıkan bir kelime var aslında “Para” üstelik çevresi de epeyce kalabalık. Menfaat,yalan, ikiyüzlülük de dibinden ayrılmıyor üstelik.Çok insanın da ilgisini çeker ama ekonomiden de hiç anlamam ki…

Daha konu başlığını bulamadım bir de yardımcıları bulup yazıyı tamamlayacağım. Acaba komşu köşeden “Semantik” i mi istesem? Bu anlamsızlığa belki terminolojik destek verebilir. İlk yazıdan aydın çevrelerin dikkatini çekmeyeyim şimdi. Sonra değerlendirelim o kelimeyi.

Bir bilene mi danışmalı acaba? Hanım KOÇYİĞİT o kelimeleri nasıl öyle muhteşem şekilde bir araya getirip “ELKE”yi yazdı. Ben bu kelimeleri toplamayı öğrenene kadar siz bir koşu gidip kitabı alın en iyisi.

Ahh! Ahh!! ben biliyorum bütün kelimeleri bir araya hangisi toplar ama kimsenin bulamadığını ben nasıl bulup yazayım şimdi? Hepimiz onu arama hikâyelerini yazabiliyoruz, ancak bulan var mı? diye sorup duruyoruz ya birbirimize. Benimse bir cümle geliyor sadece aklıma “Ey Aşk Neredesin?”

Yok, bu iş böyle olmayacak konu başlığı işinden vazgeçeyim en iyisi ben. Oldum olası sınırlanmayı sevmem zaten. İlla tek bir konu başlığı olacak demediler ki bana. İstediğini yaz eleştiri hakkımız baki ama bu da yazılır mı demeyeceğiz demediler mi? Ne zamandır yaz diyoruz yaza yaza bunu mu yazdın da demezler bence. Aydın çevreler de gayri ciddi bulurlarsa eleştirilerinden mahrum kalırız olur biter canım. Birileri için yazmayı bırakmadım mı ben yıllar önce, artık sadece kendim için yazıyorum ya. Kendimi baştan yazarken sadece kendim için yazmaya söz vermedim mi? Şimdi bu anlamlı olma çabası da nerden çıktı. Abartmaya lüzum yok. Beğenilme, kabul görme, okunma sayısı gibi kaygılarım da yok. Bugün olmadı ama kafamdaki tüm kelimeler ile sırasıyla ilgileneceğim.Kendim ve yazdıklarıma kıymet verip okuyan siz dostlarım için.

Nazım’ın dediği gibi:
“Biz ne mükemmel dostlarız ki
Kelimesiz ve yazısız anlaşırız...”

Ama yine de kendi kendimle konuşmalarımı kelimelere döküp, arada bir bu köşeden sizlerle paylaşacağım.

E o zaman;

Merhaba dostlar,

Merhaba cümleten...