Ülke tarihinin en büyük işçi katliamının gerçekleştiği, 301 maden emekçisinin kazaya değil; şirket sahipleri ve siyasi iktidar tarafından cinayete kurban gittiği, ilgili davanın hala sürdüğü, sorumluların ceza almadığı, hakkını arayan işçi ailelerinin sokaklarda tekme atıldığı ve ailelere; "Bu sizin kaderiniz" denildiği Soma Katliamı'nın dördüncü yılını geride bıraktık. 

İzmir Emek ve Demokrasi Platformu'nun Soma'da düzenlediği mitingde katliamda hayatını kaybedenler anıldı. Birçok platformun, partinin, demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların ve katliamda hayatını kaybeden işçi ailelerinin katıldığı mitingde üzüntü, öfke ve isyan vardı. Katılımın yoğun olduğu mitingde;  ailelerin yanı sıra çevre illerden ve çeşitli yerlerden desteğe ve onlara güç vermeye, ailelerin adalet arama mücadelesine ortak olmaya, paylaşmaya gelenler alanı doldurdu. Yaklaşan baskın seçim öncesi; eylemlerin, etkinliklerin ve muhalefetin baskılandığı, korku ikliminin oluşturulduğu bugünlerde; adalet ve hak arayan emekçi ailelerinin ve onlara destek veren ilericilerin ortaklaştığı etkili bir mitingdi. Mitingde; aileler, ilericiler, siyasi parti sözcüleri, aktivistler, dava avukatları; öfkelerini, isyanlarını dile getirdiler ve katliamın sorumlularını gösterdiler. Tüm bunlara tanık olduğum ve benim de katıldığım bu mitingde dikkatimi çeken bir diğer unsur da ilçenin yapısıydı. Şöyle ki; Soma ilçesine girildiği andan itibaren, ilçenin o emekçi dokusu, alın teri, oranın bir emekçi merkezi olduğu hissediliyor. Gerek kurum ve dükkan isimleri ile gerek ilçenin ortasına ve kimi yerlerine yapılan madenci anıtlarıyla, mezarlıklarıyla ve gerekse amacı sadece evine ekmek götürmek olan madenci yakınının söylemlerinde bile bu hissediliyor. 

     Maden işçiliği Soma'nın dokusuna işlemiş; halkın söylemlerinde, konuşma tarzında, üslubuna yerleşmiş kimi kalıplaşmış cümlelerinde bile bu hissediliyor. "Soma" size bunu hissettiriyor. Örneğin orada "siyah" rengine "siyah" değil "kömür rengi" diyorlarmış. Sadece bu cümle bile oradaki insanların kültürlerine ve hayatlarının merkezine oturan emekçi kenti dokusunu anlatıyor.  Ve son olarak bu emekçi dokuyu, emekçileri ve emeği katledenlere, katledenlere çanak tutanlara ve hala tutmaya devam edenlere gerekli cevabı verdi bugün "Soma"...

Adaletin ve emeğin en yakın zamanda hak ettiği yeri bulması dileği ve mücadelesiyle...