Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu’nun TBMM’ye gönderdiği obezite ameliyatlarına ilişkin raporda, merdiven altı kuruluşlarda, hatta Youtube’tan bakılarak ameliyatların yapıldığı bilgisine yer verildi. Raporda, son iki yılda gerçekleşen ve ölümle sonuçlanan 34 obezite ameliyatında hem teşhis hem de hekim hatasının ciddi oranda olduğu tespit edildi. Rapor, obezite cerrahisinin önemini ve taşıdığı hayati riskleri gözler önüne koydu. Obezite cerrahisinin estetik değil sağlık kaygısı nedeniyle yapılması gerektiğini belirten Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Eğitim ve Araştırma Komisyonu Üyesi ve İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Florya Hastanesi'nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Halil Alış, ameliyat olmak isteyen kişileri uyardı.

"ESTETİK DEĞİL SAĞLIK KAYGISI OLMALI"

Obezite cerrahisinde komplikasyon ile karşılaşılabildiğini ifade eden Prof. Dr. Halil Alış, “Adli Tıp Kurumu’nun raporunun aslını görmedim, ama yansımalarını takip ettim. Rapora göre 34 ölümden ve bu ölümlerdeki doktor hatalarından bahsediliyor. Bunlardan ilk 12 vakada yüzde 40, ikinci 22’de ise yüzde 70'in üzerinde doktor hatası mevcut. Bu sonuçlar doğru olabilir.  Ancak burada o yıl kaç tane ameliyat yapıldığına bakmak gerekiyor. 2019 yılında kabaca 27 bin tane ameliyat yapıldı. Bu 27 bin ameliyatta toplam 34 ölümden bahsediliyor. Hiçbir şekilde bu ölümler kabul edilemez ama sonuçta ameliyatlar estetik ameliyatlar değil ve sağlık için yapılıyor. Bunların sonucunda komplikasyon istenmeyen ama karşılaşılabilen bir olay” değerlendirmesinde bulundu.

KİMLER AMELİYAT OLMALI?

Ameliyat için hasta seçiminin önemli olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Alış, “Vücut kitle indeksi 40'ın üzerinde olan ya da 35 ve üzerinde ise yandaş hastalığı olan insanları ameliyat etmeden, sadece medikal takip etmek ahlaki değil. Çünkü bu kişilerin ölüm oranı ameliyat olmamaları durumunda çok daha fazla. Vücut kitle indeksi 35 üstünde olan ve yandaş hastalığı olan kişileri ameliyat etmezseniz tıbbi hata yaparsınız. Bu hastaları doğal seyrine bıraktığınızda ölüm oranı daha fazla olacaktır. Ancak ameliyat yapan insanların Türk Cerrahi Derneği olarak bir eğitimden geçmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu ameliyatları kim yapabilir, kime yapabilir, bu ameliyatlar nerde yapılabilir bunlarla ilgili 2017'de bir yayın yaptık. Denetleyici kurum bu 3 şartı yeterince denetlerse istenmeyen durumlar yaşanmayacaktır” diye konuştu.

"OBEZİTE CERRAHİSİNDE ANA ÖLÜM NEDENİ PIHTI"

Obez hastaların geçireceği tüm operasyonların risk taşıdığını hatırlatan Prof. Dr. Alış, şunları söyledi:

"Ölümlerin temel sebeplerinden biri pıhtı. Kilolu insanlarda ciddi pıhtı riski var. Bacaktan bir pıhtının akciğere ve kalbe gelmesi ve ölüme sebep olması.  Bu durum kan sulandırıcı ilaçların kullanılması ile azaltılabilir. İkinci ölüm nedeni ise kaçaklar. Bunlar karın içinde yaygın enfeksiyona sebep olursa ölümle sonuçlanabilir. Kaçaklar hekim tarafından düzgün yönetilirse eğer yüzde 90'ın üzerinde tedavi ile düzelir. İlave bir ameliyata gerek kalmaz. Bu ameliyatlarda ölüm oranları ameliyat sırası ve sonrasındaki takip eksikliği ile artabilir. Ama toplam ölüm oranına baktığınızda dünyada bu ameliyatlara bağlı ölüm oranları binde 1,5 civarındadır. 27 bin hastada 34 ölümden bahsediyoruz. Bu istenmeyen, ama ortaya çıkabilen bir komplikasyon sonucu olabilir. Burada önemli nokta, eğer bir özensizlik, dikkatsizlik varsa gereği yapılmalı ve kurum içinde de eğitimler sağlanmalıdır. Zaten otoriteye düşen de gerekli denetimi yapmaktır."

HEKİMDE VE HASTANEDE BUNLARA DİKKAT!

Ameliyatı yapacak hekim ve ameliyatın yapılacağı hastane ortamının önemli olduğuna dikkat çeken Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Eğitim ve Araştırma Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Halil Alış, hastaların dikkat etmesi gereken hususları şöyle sıraladı:

"Yıllık 50 vakanın üzerinde ameliyat yapan cerrahların komplikasyon oranları daha düşük. Bir başka şey de komplikasyon çıktığında bunları düzeltebilme yetisine sahip olan insanların olması gerekiyor. Revizyon cerrahisi dediğimiz ikincil düzeltme ameliyatlarını yapabilmesi yetisine sahip hekimler olması gerekiyor. Bu ameliyatlar kapalı yöntemlerle yapıldığından ileri düzeyde laparoskopiyi biliyor olması gerekiyor. Cerrah için tanımlanan kurallar bunlar. Biz dernek olarak da bu ameliyatı yapacak kişileri bir eğitim sürecinden geçirelim istedik. Ameliyatların yapılacakları yerlerde önemli. O hastanelerin 3. düzey yoğun bakımları olmalı. Yoğun bakımın olmadığı yerlerde bu ameliyatlar yapılamaz. Bunun yanında endoskopi, girişimsel radyoloji ünitelerinin bulunması gerekiyor."

"OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI BAĞIRSAKLARIM YAPIŞTI"

Yaklaşık 4 yıl önce 145 kilo ile tüp mide ameliyatı geçiren 37 yaşındaki Pelin Çağcı, yaşadığı sıkıntıları şu sözlerle anlattı:

"İlk zamanlar bir sorun yaşamadım ama ameliyatın üzerinden birkaç ay geçtikten sonra sorunlar yaşamaya başladım. O dönem hiç yemek yiyemedim, süt ve su ile beslendim. Vermem gereken kilonun yarısını veremedim. Doktorum ise hiçbir şeyimin olmadığını söyledi. Durumun psikolojik olduğunu belirtti. Bağırsaklarımın zarar gördüğünü tahmin ettim. Bir yıl boyunca iki gecede bir acildeydim. Farklı bir doktora gidip muayene olduğumda midemin büyük bırakıldığını ve bağırsaklarımın birbirine yapıştığını öğrendim. Ardından oradaki raporları alıp ilk ameliyatımı yapan doktora başvurduğumda midemi bilerek büyük bıraktığını söyledi. Kendisinin tecrübesi olmadığını belli bir kiloya indiğimde tecrübe kazanıp bana mide bypassı yapacağını anlattı. Samsun’da iyi bir hekimle karşılaştım. Organlarımı iyileştirdi. Tekrardan kilo vermeye başladım. Toplamda 66 kilo verdim. Bağırsaklarım yeniden işlevini kazandı. Önümde bir yıl daha yol var. Ama bu ameliyatı olacak herkesin doktor seçimlerini çok iyi yapması gerekiyor. En önemli uyarım bu olacak."