Covid-19'un (yeni tip koronavirüs) Türkiye'de tespit edilen ilk vakasının duyurulmasının ardından tanı testleri ile ilgili sorular da gündeme geldi.

Bianet'ten Ayşegül Özbek'in haberine göre, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Korona Virüs Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap şu an itibarıyla üç merkezden tanı çalışmalarının yürütüldüğünü söyledi. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'ne bağlı laboratuvarlarda Ankara'ya son on gündür Erzurum ve bir haftadır da İstanbul eklendi.

"Samsun ve Adana da bu hafta içinde başlayacak. İlerleyerek her ilde yapılabilir hale gelecek. Bir ay içinde.Giderek de yaygınlaşacak."

"Kitler Türkiye'de üretiliyor"

Azap, Türkiye'de üretilen kitlerin kullanıldığını aktardı. Çin, ABD, İngiltere ve Türkiye olmak üzere dört ülkede kitlerin üretildiğini belirten Azap, Türkiye'nin on beş ülkeye kit verdiğini söyledi ve konuyla ilgili şu bilgileri verdi:

"Bulgaristan bizim kitimizi kullanıyor ve vakaya böyle tanı koydu. Tabi Türkiye artık kendisinde tanı çıktığı için bundan sonra bu kitleri yurtdışına göndermeyecektir.

Haftalık iki bin test çalışma kapasiteli kit var. Ama bu kapasite sonuna kadar kullanılmıyor. Çünkü bugüne kadar Türkiye hastalığın görüldüğü bir ülke olmadığı için testi ancak yurtdışına son on dört gün içinde seyahat öyküsü olan ve şikayete uyumlu kişilere yapıyorduk. Ama bu hep böyle olur. Bu salgına özgü bir şey değil.

"Üç binden fazla test sonucunda bir kişiye tanı konuldu"

"Testi her şikayeti olan kişiye yaparsanız buna yetişmeniz imkansız. Bu solunum yolu enfeksiyonu sık görülen enfeksiyonlar. O nedenle seçmeniz ve en riskli grubu taramanız gerekiyor. Üç binden fazla testin sonucunda bir kişiye tanı konuldu.

Dünyadaki oranlar da bu şekilde. İki bin beş yüz, üç bin kişiyi taradığınızda tanı yakalayabiliyorsunuz.

Bundan sonra Türkiye'de bu virüs olduğu için test sayısı da artacaktır. Daha çok kişiye yapılacak. Yurtdışı kriteri içine şu da eklenebilir artık; son on dürt gün içinde kendisi değil ama yakın çevresi yurtdışında bulunmuş kişiler. İş arkadaşı veya ev halkından birisi."

"Çıkacak sonucu doğru yorumlayacak eleman çok önemli"

"Testin çalışılması yaklaşık üç saat sürüyor. Merkeze örnek gönderilmesi evet, bir süreç ama bu bir altyapı gerektiriyor. Cihazlarınızın olması lazım ve tecrübeli yetişmiş eleman daha da önemli. Cihazı para verip alırsınız. Ama orada çıkacak sonucu doğru yorumlayacak eleman daha önemli. Bilgili biyolog ve mikrobiyologlara ihtiyaç var."

"Yüzde yüz etkili bir ilaç henüz yok"

Hastalığa karşılık herhangi bir ilaç üretimi yok. Azap, hastalığa karşı etkili ilaç araştırmalarının devam ettiğini söyledi.

"Çin'de 80'den fazla farklı tedavi yaklaşımıyla ilgili klinik çalışmaları yürüyor bir yandan. Bu konuda ümitliyiz. Anti viral dediğimiz ilaçlar çeşitlendi. Bunların koronavirüse de etkili olduğu yönünde iç bulgular var ancak bunlar için yüzde yüz bu virüsün tedavisi şu ilaçtır diyemiyoruz. Sonuçları beklememiz lazım."

"Geliştirilmiş bir koronavirüs aşısı yok"

"Aşı konusuna gelince o konuda da biraz daha umutsuzuz. İnsanlar arasında koronavirüsler oldu; SARS, MERS gibi. Geliştirilmiş bir koronavirüs aşısı yok. Bunun sebebi de şu aslında, bizim bağışıklık sistemimizle ne kadar ve nasıl etkileştiğini çok bilmiyoruz.

Hastalığı geçiren kişilerde bir kalıcı bağışıklık oluyor mu, bu bağışıklığın derece ve süresi ne kadar gibi farklı sorular söz konusu. Henüz tıbbın yanıtı yeterli değil. 30'dan fazla aşı çalışması sürüyor. Bazıları birkaç ay içinde sonuçlanacaktır deniyor. Ancak bunların da kullanıma girdikleri zaman ne kadar işe yarayacağı konusu çok tartışmalı."

"Bu virüs mutasyona uğramadı"

"Şu anki haliyle bulaşıcılık açısından grip virüsüne benzer bir hali var. Aslında ölüm oranları da biraz gribe yakın. Etki ettiği kişiler gripten fazla. 20 yaşın altında binde iki. On yaş altı hiç ölüm yok gibi. Koronavirüs sık değişime uğrayan virüslerdir. Bu nedenle de hastalık ve bulaşıcılık özelliği değişebiliyor salgın esnasında. Ancak bu virüs stabil bir virüs çıktı. Mutasyona değişime uğramadı. Aylarca, yıllarca belki bu bulaşıcı özelliğini koruyacak gibi duruyor. Grip gibi insanlara arasında dolaşacak.

"Öldürücülüğü tanı almış ağır hastalarda"

"Öldürücülüğü tanı almış ağır hastalarda. Yüzde 80 hafif geçiriyor ve doktora bile gitmiyor. Tüm toplumu düşünerek Dünya Sağlık Örgütü ölüm oranı binde ikiyle binde beş arasında diyor. Onlar da 50 yaş üstü özelikle de 80 yaş üstü. Kalp, akciğer, hipertansiyon olanlar ve bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar. Buraya ben sigarayı da eklemek istiyorum. Sigara lokal bağışıklığı azaltıyor.

"Hastalığı yapan virüsler havada uçuşmuyor"

"Maske sadece hastalık belirtisi olanlar için gerekli. Maske sadece şu koşulda korur, hastayla iki metreden daha yakın yüz yüze ve 15 dakikadan uzun muhatap olursak korur. Ek koruma sağlar. Bu hastalığı yapan virüsler havada uçuşmuyor. En fazla bir iki dakika içinde yere çöküyorlar. Ve bir daha kalkmıyorlar. Hastanın geçtiği yerden bir iki dakika sonra geçerseniz hastalanma durumu olmaz. Maskeyi yanlış kullanım tam tersi sonuçlara neden olur.

Su ve sabuna ulaşılamadığı durumda el dezenfektanı önemli.. Eliniz kirli olmayacak ama. Gözle görülebilir kir varsa..."

Prof. Pala: "Panik hastalıkla mücadele etmemizi zorlaştıracak"

Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala da "Panik hastalıkla mücadele etmemizi zorlaştıracak" diyerek şu anda salgın kadar herkes için önemli konunun paniğin körüklenmemesi olduğunu aktardı.

"Ben Sağlık Bakanlığı'nın bu süreci iyi yönettiğini düşünüyorum. Bu yönetimi yaparken de Bilim Kurulu'nun önerilerini alarak iyi yönetti. Orada değerli akademisyenler var.

"Süreç düzgün yürütülmeli"

Öte yandan referans gösterilen hastanelerin Sağlık Bakanlığı hastaneleri olması eksik bir konu. Türkiye'deki tıp fakültelerinin özellikle Halk Sağlığı ve Enfeksiyon Hastalıkları merkezlerinin etkin olduğu yerlerde bu mücadelenin içine eklenmesi gerekirdi."

Hepimizin; Sağlık Bakanlığı, meslek örgütleri, bilim insanlarının, yurttaşların el ele bu konuda çaba sarf etmesi lazım. Bu çabanın eksik kaldığı dramatik ülkelerden biri İtalya'dır.

Asıl işlev hastanenin yanı sıra yurttaşların ve medyanın olmalı. Mümkün olduğunca kişisel temasın sınırlanacağı bir döneme giriyoruz.

Türkiye'de yatak ve yoğun bakım yatak sayısı, süreç düzgün yönetilirse, ortaya çıkacak vakalar için yeterlidir. Bir umutsuzluk tablosu çizmemek lazım."