Ankara girişinde barikatta sabahladılar bu gün. Yıllardır sürdürdükleri hukukun üstünlüğü mücadelesi yoluna koydular bedenlerini. Her yaptıkları mücadeleyi gururla takip ettiğim, meslektaşları olmaktan onur duyduğum, varlıklarından umut bulduğum dostlarım onlar. Hepsiyle paylaştığım günler, güldüğüm saatler, yürüdüğüm yollar olduğu için şanslı sayıyorum kendimi. Bu gün olmak istediğim yer onların yanıdır. Mücadeleden kısılan seslerine ses. Dimdik durmaktan yorulan ayaklarına destek. Görevlerinin ağırlığını taşıyan omuzlarına dokunan el olmak isterdim.

Yürüdüler onlar. Birkaç gün öncesinden başlamadı yürüyüşleri. Görevleri gereği bir koltukları vardı elbet. Ama o koltukta oturmaya vakitleri olmadı hiç. Haksızlıklara karşı gelmek için, ezilenlerin yanında olmak için, adalet için, demokrasi için hep yollardaydılar. Kendi şehirlerinde olanlarla yetinmediler hiç. Türkiye’nin neresinde bir can ölse oralı oldu yürekleri.

Doğayı talan edenlere dur demek için Cerattepe’de Kaz dağlarında,Kirazlıyayla’daydılar.

Emekçinin haklarını savunmak için Soma’da Zonguldak’ta İstanbul’daydılar.

Anayasa değişikliğinde devleti ele geçiriyorlar diye uyarmak için sokaktaydılar.

Yasama organını bombaladıklarında destek için meclisteydiler.

Acıları paylaşmak için şehit ailelerinin yanındaydılar.

Aladağ’da yanan çocukların, katledilen kadınların, istismara uğrayan küçüklerin haklarını savunmak için duruşma salonlarındaydılar.

Ülkenin her yerinde “Herkes için Adalet” diyerek Adalet nöbetindeydiler…

Hak arama yolunda koştururken evlat acısı anne acısı baba acısı yaşadılar ama durmadılar. Çocukları sınava girdi yanlarında olamadılar. Sevdiklerinin özel günlerinde birlikte olamadılar. Hedef gösterildiler. Saldırıya uğradılar. Kimi zaman vuruldular. Ama hukukun üstünlüğü hayalinden asla vazgeçmediler. Yorulmadılar. Yılmadılar.

Mesleğin onuru, 130.000 avukatın geleceği, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve adalet için tek başlarına ülkenin her yerinden yürümeye başladılar. Yağmura, sıcağa, çamura rağmen düştüler yollara. Cumhuriyetin başkentinde Anıtkabir’de Adalet diye haykırarak tamamlayacaklardı yürüyüşlerini.

Adaletin yılmaz savunucuları avukatların temsilcileri Baro başkanlarını Ankara’ya sokmadılar. Önlerine set olmak için seferber olup barikatlar kurdular. Çevrelerini sarıp ablukaya aldılar. Aç açıkta bırakıldılar. En temel yaşamsal ihtiyaçlarına bile engel koydular. Oturmaları bile yasaklandı. Saatler ile çevrelerinde kurulan setleri ve baskıyı artırdılar.

Yağmura ayaza sıcağa açlığa yorgunluğa tüm yıldırma çalışmalarına rağmen vazgeçmedi başkanlar varmak istedikleri hedeften. Susmadılar, durmadılar, safları bırakmadılar. Bir kere daha hukukun üstün kılınması için direniyorlar.

Tam bu anda aldım “barikatlar kalkıyor savunma kazandı. Anıtkabir’e doğru yürüyüşe geçiyoruz” haberini. İçim gururla tamamlıyorum yazımı. Var olun güzel insanlar. Meslek onuru için siper ettiğiniz gövdenize, kimsenin önünde eğilmeyen başınıza, her şeye rağmen dik duran bacaklarınıza, haksızlık karşısında kalkan kollarınıza, aydınlık zihinlerinize, faşizme direnen bedenlerinize sağlık olsun.

Varlığına binlerce kez şükrettiğim dostlarım;

Her daim yanınızdayım, mücadeleye birlikte devam,

Barikatları yıkan koskocaman insan yüreklerinize sonsuz selam.