2 Eylül, Türkiye’yi belirleyen dönüm noktasıdır. Akla kara, geceyle gündüz gibi bir katalizör, turnusol kâğıdıdır 12 Eylül. 12 Eylül öncesinde edebiyatta da sinemada da birçok kez örneğini gördüğümüz gibi asker hep mazlumdan yanadır, halkın yanındadır, bir güvencedir. Kurtuluş Savaşı sürecinden başlayarak da imam, din adamı hep halkın karşısında durur. Tartışma konusu bu değil kuşkusuz… 12 Eylül ile birlikte askerin kötü gösterildiği, din adamlarının, imamların görüş ve düşüncesinin kabul gördüğü filmler izliyor, romanlar okuyoruz. Bu 2 Türkiye… Gerçek ise idam insanlık suçudur. Asla kabul edilemez, bırakın yeniden getirilmesini, düşünülmesi bile büyük hatalara yol açar.

Suçlular da insandır

“7. Koğuştaki Mucize”, adı üstünde bir cezaevi koğuşunda oluşan mucizeyi anlatıyor. Memo’nun kızıyla yaşı birdir. Babaannesi ve kızıyla birlikte birkaç koyunu vardır. Sinirli, bir o kadar da gaddar sıkıyönetim komutanı, Memo’yu, kızının ölümünün sorumlusu olarak idama mahkûm edilmesini ister. Kızın mücadelesiyle koğuştaki “suçlu” arkadaşlarının çabası babayı kurtarabilecek midir?

Masumiyet uğruna mücadele…

Hükmü sıkıyönetim komutanı vermiş, gerekli düzenlemeleri de yaparak Memo’yu idama mahkûm ettirmeyi başarmıştır. Bu, olmayacak bir şey değil… Yine komutanın asker kaçağını yargısız infazla, iddiasını çürütebileceği için öldürmesi de yaşanan gerçeklerden. Bunun da birçok örneğini sayabilirsiniz, benim hatırlatmama gerek var mı? Eski Türkiye’den kalan devlet memuru, daha düşük rütbeli asker ve öğretmenin hak ve adalet mücadelesini de göz ardı etmemek gerekir.

Yeni Türkiye’de öne çıkan din adamı veya dini görüşle hak yolunu bulma mesajı, bu filmin ana damarı… Adli mahkûm Hafız’ın sözleri, atılan iftiraya inanıp kızının canına kıyan bir diğer mahkumu etkiler. Bu kelebek etkisi doğurur ve sonuca ulaşılır.

Başarılı film, başarılı oyuncular

Güney Kore yapımı, ‘Miracle in Cell No. 7’den başarıyla uyarlanan “7. Koğuştaki Mucize”nin yönetmeni Mehmet Ada Öztekin, yakın planlardaki başarısı, mimikleri yakalamaktaki duyarlılığıyla öne çıkıyor. Buna da bağlı olarak duyguyu öne çıkarıyor. Film boyunca birkaç kez gözyaşlarınızı tutamıyorsunuz, boğazınıza bir yumru gelip oturuyor.

Başta Aras Bulut İynemli ve çocuk oyuncu Nisa Sofiya Aksongur inanılmaz güçlü bir performans sergiliyor, filmi başarıyla taşıyorlar. Daha önce rol aldığı dizilerde oyunculuğunu kanıtlamış olan Aras Bulut İynemli burada doruğa çıkıyor. Nisa Sofiya Aksongur da -daha önce bazı dizilerde rol almış- gelecek vaat eden, elinden tutulması ve gelişmesi için desteklenmesi gereken bir çocuk. İlker Aksum’dan, Mesut Akusta’ya, Yıldıray Şahinler’den, Yurdaer Okur’a, Sarp Akkaya, Deniz Baysal, Deniz Celiloğlu ve Celile Toyon da gerçekten rollerinin hakkını veriyor, hiç de aksamıyorlar.

Filmin müziğine değinmezsem eksik kalır… Yerinde, dozunda ve insanın yüreğine işliyor.

İdam insanlık suçudur!

Bugünlerde yeniden yeniden önümüze sürülen ve siyasetçilerin oy uğruna getir getirme düşüncesinde oldukları idam cezasının geri dönülemez ve telafisi mümkün olmayan ne denli yanlış, ne denli insanlık suçu bir infaz olduğunu da vurgulayan filmi; 600 milletvekili başta olmak üzere, idamın yeniden yasal olmasını isteyenlere izletmek gerekir. En başta da egemen erki yönetenlere ve kanaat önderlerine…

7. Koğuştaki Mucize (Miracle in Cell No. 7)
Yönetmen Mehmet Ada Öztekin
Oyuncular Aras Bulut İynemli, Nisa Sofiya Aksongur, İlker Aksum, Mesut Akusta, Yıldıray Şahinler, Yurdaer Okur, Sarp Akkaya, Deniz Baysal, Deniz Celiloğlu ve Celile Toyon
11 Ekim’den başlayarak sinemalarda