KONDA araştırma şirketinin Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Ali Babacan'ın AK Parti'den "aklen ve kalben ayrışma yaşayarak" ve "yeni bir çalışma başlatmak" üzere istifasının ardından yaşanması muhtemel siyasi süreci değerlendirdi. 

Independent Türkçe'den Can Bursalı'nın haberine göre, Ağırdır, iktidarla muhalefet arasında yüzde 51-49'luk bir denge oluştuğundan bahsederek, Babacan'ın partisinin yüzde 2'lik bir karşılığı olsa bile dengenin değişeceğini söyledi. Ağırdır, son araştırmalarında partilerin küçük oy değişiklikleri yaşadığını ama bu değişikliklerin siyasete etkisinin çok büyük olacağını da vurgularken, AK Parti'nin düşüş eğiliminde olduğunu ve geri dönüşün zorluğuna da dikkati çekti. 

Kararsız seçmenin yüzde 40'lara ulaştığından ve çoğunluğunun eski AK Parti seçmenlerinden oluştuğundan da söz eden Ağırdır, AK Parti'nin felç olduğunu ve liderinin iktidarını sürdürmek için bir aygıta dönüştüğünü ifade etti.  Parti kurması beklenen Ali Babacan'ın Türkiye'deki dört köşeli siyasi iklimin dışına çıkarak bir söylem geliştirmesi halinde başarılı olabileceğine vurgu yapan Ağırdır, gelecekte Ekrem İmamoğlu ile Ali Babacan arasında iktidar çekişmesinin olduğu, Selahattin Demirtaş'ın da muhalefet lideri pozisyonunda olduğu bir siyasi sürecin yaşanabileceğini de sözlerine ekledi.

Ağırdır'ın açıklaması şöyle:

'YENİ PARTİ DÖRT KİMLİK ÜZERİNDEN POZİSYON ALIYORSA GİDEBİLECEĞİ ALAN BELLİ'

Bir yandan da Türkiye’nin siyasi alanına baktığımızda, siyasetin kimlik siyasetine sıkışmış olduğunu görüyoruz. Toplumsal dokuyu ve siyaseti tarif eden iki ana eksenden biri sosyoekonomik gelişmişlik biri de kültürel kimlik. Bu iki eksenin dört köşesinde dört parti var. AK Parti, CHP, MHP ve HDP. Bu dört parti de kimliklerin içinden siyaset yaptığı için Türkiye’de tıkanıklık yaşıyor. Eğer yeni bir parti, bu kimliklerin üzerinden bir pozisyon alıyorsa, o zaman gidebileceği alan belli. Mesela İYİ Parti de siyasetin oturduğu iki ana eksen üzerinden bir şey hedeflemiyordu ama öyle oldu.

'AK PARTİ SEMPATİZAN SEÇMENİ KAYBETTİ'

Ayrıca, yeni kurulacak partiler öyle hedeflemeseler de, şimdiye kadar verdikleri imaj ve toplumun onları konumladıkları yer itibariyle öncelikle AK Parti’den oy alacaklarını söyleyebiliriz. Çünkü, AK Parti’de bir çözülme var. Bir zamanlar AK Parti tek başına yüzde 52’leri, 53’leri görebilen bir partiyken, bu oranın yüzde 38’i, kafasına tabanca dayasan partisini değiştirmeyecek olan çekirdek seçmendi. Yüzde 38’in üzerine yüzde 13-14 civarında sempatizan seçmen oy verirdi. AK Parti, sempatizan seçmeni ciddi bir biçimde kaybetti.

'ÇEKİRDEK SEÇMEN YÜZDE 27'YE DÜŞTÜ'

Yüzde 38’lik çekirdek seçmen hala duruyor mu, değişim var mı?

AK Parti için vahim olan çekirdek seçmen sayısında yaşadığı kayıp. Yüz kişiden 38’i kendini çekirdek seçmen kategorisinde değerlendirirken, şimdilerde 27 kişi bu tanımı yapıyor. Çözülme yaşayan seçmenin 4-5 puanlık bir kısmı tepkisini sandığa gitmeyerek gösterdi. Kalan kısmı ise muhalefet yerine, iktidar blokunda yer alan MHP’ye oy verdi. Çekirdek, sempatizan, gri alan...

Bizim şöyle bir modellememiz var: 57-58 milyon seçmene bir parti gözüyle baktığımız zaman, en yakın kitleye çekirdek seçmen diyoruz. İkinci halkaya sempatizan diyoruz. Sonra bir gri alan doğuyor. Daha sonra öbür partilerin çekirdeği, sempatizanları görülüyor. Bir seçmen, bir partinin çekirdeğiyken şikayet edip eleştirmeye başladığı zaman birden bire başka bir partiye gitmiyor. Sempatizan halkasına kayıyor. Eleştiri ve şikayetler sempatizan halkasında da devam ediyorsa, seçmen gri alana geçmiş oluyor. Gri alan gelen seçmen yeni bir sese, yeni bir söze, yeni bir yüze kulağını, gözünü açmaya başlar. Şu an bu gri alanda bulunan seçmenin büyük çoğunluğu, AK Parti’ye oy vermiş olan ama giderek eleştirel pozisyon alanlardan oluşuyor.