Ahmet Davutoğlu’yla birlikte AKP’den ihraç edilmek üzere olan, partinin kurucularından Ayhan Sefer Üstün’e göre “AK Parti”, Davutoğlu’nun yönetimden uzaklaştırılmasıyla beraber hızla “AKP’li” hatta MHP’lileşti. 

Gazete Duvar'dan İrfan Aktan ile yaptığı söyleşide, kendi hareketlerinde ihracı gerektirecek söz ya da eylem bulmadığını ifade eden Ayhan Sefer Üstün, buna parti içinde yaptığı itirazlardan kaynaklandığını söyledi. Üstün, söz konusu itirazların, 'Cumhurbaşkanlığı sisteminin oturmadığı' 'Başkanlık sisteminin bu haliyle ülkeyi sıkıntıya sokacağı' 'Meclisin etkisizleştiği', 'Bakanlarla Meclis arasındaki bağlantının koptuğu', 'Partili cumhurbaşkanlığının halk tarafından benimsenmediği', 'Cumhurbaşkanı yardımcılarının seçimle gelmesi gerektiği' yönünde temel birtakım itirazlar olduğunu vurguladı.

'VİCDANEN RAHATSIZLIK DUYUYORDUK'

Üstün, "İhraç süreci başlatılmasa, bu itiraz ve eleştirilerinizi parti içinde kalarak mı devam ettirecektiniz?" sorusuna ise "Elbette bu itiraz süreci ilanihaye devam etmeyecekti. Bir noktada bunun bir sonu olacaktı. AK Parti’deki hukuksuzluklar, ötekileştirmeler tavan yaptıkça ayrışma da kendini gösterecekti. Çünkü biz artık son uygulamalardan kendimizi sorumlu tutmak istemiyorduk. Vicdanen rahatsızlık duyuyorduk" diye yanıt verdi.

Söyleşiden bazı bölümler şöyle:

-Erdoğan’ın gazabından korkuyor musunuz?
Toplumda bir korku iklimi hakim. Ancak biz sade yaşayan insanlarız, bagajımız yok. Kendi yağıyla kavuralan insan özgür insandır. Bizimle olan arkadaşlar da biraz bu tipte insanlar. Onun için biz itirazlarımızı dile getirebildik.

-Sizce AKP-MHP ittifakının geleceğinde ne var?
AK Parti, yüz-yüz elli yıllık bir uğraşın, alın terinin, davanın üzerine oturdu. Ama AK Parti’nin mevcut versiyonu bu davayı taşıyamadı. Evlat ve damat uğruna bu dava heba edildi. Dava kimsenin tekelinde değildir. Davanın değerlerini savunursanız, onun bayraktarlığını yapabilirsiniz. Oysa ortada savunulacak bir dava bırakmadılar. Aksine, yılların emeğini de damat ve evlat uğruna heba ettiler. Şu anda devlet yönetimi de, bir başbakanlık varmışcasına damat eliyle işletiliyor. Damat şu anda gayriresmi, fiili başbakandır. İstediği zaman bakanlara, bakan yardımcılarına talimat verebilen, genel müdürleri toplayabilen bir damat var. E bunu bir sistemde ancak başbakan ya da cumhurbaşkanı yapabilir. AKP’nin geleceği damat üzerine bina edildiği için erime başladı. Nasıl ki ANAP, Mesut Yılmaz’ın elinde yüzde 5’de sonlandıysa, AKP de damat eliyle yok edilecek. Bitecek, tükenecek! Biz aslında bu tükenişi durdurmak istedik. Fakat karar mekanizmalarından uzaklaştırıldık, söylediğimize kulak asılmadı ve biz de “artık bu vebali üstlenmek istemiyoruz” dedik. O nedenle de muhafazakâr seçmene, demokrat kesime, özgürlüğü önceleyen insanlara, dünya değerlerini arzu edenlere bir alternatif sunmak istiyoruz.

-MHP’den vazgeçemez mi?
Yüzde 50 oyunuz varken MHP’yle anlamsız bir ittifak yapmış ve kendinizi ona bağımlı hale getirmişsiniz. Bu bağımlılıktan kurtulmayı bırakın, MHP yönetimi sizi ikinci bir MHP’ye bile muhtaç hale getirmiş. Perinçek vs, arayışları bundan kaynaklanıyor. Pelikan gibi paralel yapılardan kurtulabilir misiniz, hayır. Cumhurbaşkanı gitti, onlarla fotoğraf verdi. “Benim tercihim burasıdır” dedi. Oysa düne kadar cumhurbaşkanı bunların faaliyetlerinden habersizdir, deniyordu. Peki 5’li ekonomik çetelerden kurtulabilir mi? Keşke kurtulsa. AK Parti’nin kalkınma ayağı, adaletten daha güçlüdür. Hizmet için yatırımlar yapmıştır. Fakat sonraki aşamalarda vatandaşın ihtiyacı yerine şirketlerin ihtiyacı öne çıkmıştır. Mesela her yere tüneller açıldı. “Tünel şirketi” diye ünlenen bir şirket var. Giriyor karanlık bir tünele, ne yaptığı, kaça yaptığı, neden yaptığı belli değil! Kuş uçmaz, kervan geçmez yerlere dünyanın en uzun tünellerini yapmışız! Neden? Çünkü eskiden vatandaşın ihtiyacı öncelikliyken, artık şirketlerin kârı öncelenmeye başlandı. Biz tüm bunların vebalinden kurtulmak için gün ışığında itirazlarımızı dile getiriyoruz.

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayınız