Merhaba dostlar. Bundan böyle haftalık olarak siyasete hukuka ve yaşanan hak ihlallerine karşı içime attığım düşüncelerimi kısa kısa sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Yazılan çok şey var ben de okuyorum birçoğunu ama bu yazılarda siz yaşadığınız sorunlar da anlatılsın istiyorum. Bu yazılara katılabilirsiniz. Yaşadığınız ya da gördüğünüz haksızlıkları, yapılan yanlışları, mağduriyetlerinizi, hangi kurum olursa olsun, bizimle paylaşabilirsiniz.

Halkın hak ve hukukunu ilgilendiren her hususta yanlışlığın ifşa edilmesi gerekiyor, herkes tarafından görülmesi gerekiyor. Aleniyet bunun için önemlidir. Bu yüzdendir ki mesela mahkeme duruşmaları alenidir. Her vatandaş isterse gidip mahkemelerdeki duruşmaları izleyebilir. İzleme hakkına sahiptir. Ama işte biz ülkemizde tam da bu noktada sorun yaşıyoruz. Yasaya göre hakkınız var ama hakkımı kullanacağım dediğiniz zaman sorun çıkıyor. Yoksa kâğıt üzerindeki yasanın kimseye ne yararı var ne de zararı. Asıl mesele de bu. Yasaya anayasaya göre insanların hakları olsun ama lazım olunca kullanamayın istiyorlar. Ancak yapılan yanlışları halkın geniş kitleleri öğrendiğinde buna devam etmeleri hiç de kolay olmuyor. Devam edebilirler elbette ama her şey halkın karşı çıktığı zamana kadardır. Halkın, yani sizlerin, yanlışlara karşı tepkiniz belirleyicidir. İşte bu yüzden suskun kalmayın, yanlışları halkın bilmesini sağlamak, duyurmak o yanlışlığın ortadan kalkmasının en etkili yoludur.

YEREL SEÇİMLER

Halk AKP iktidarına bir dakika dedi. Çünkü insanların içine kurt düştü artık. Verin yetkiyi görün enflasyonu, verin yetkiyi görün doları, verin yetkiyi görün anayasayı, verin yetkiyi görün etkiyi...! Ve insanlar şimdi bir şeyler gördü. "Gördüm bir dakika bir dur bakalım" dedi.

Şimdi halkın dur dediği bu zaman aralığında, ülkenin dürüstçe ve adil bir paylaşımla yönetilebileceğini, fakirliğin çaresiz bir hastalık olmadığını Mercedes’inden vaaz verenlerin dediği gibi fakirliğin bir imtihan da olmadığını daha güçlü bir şekilde seslendirmek gerekiyor.

Bunun gibi gereken çok şey var. Mesela tarafların birbiri ile konuşması da görüşmesi de önemli ama görüştükten sonra bunların halkla paylaşılması da önemli, Erdoğan ile şunu şunu konuştuk, ülkede acilen atılması gereken adımları ve önerilerimizi ilettik O da şöyle dedi böyle dedi diye halkı bilgilendirmek de gerekiyor. Ama ne oldu, önce dışarıda bir kürsü kuruldu sonra bu kürsü kaldırıldı, Özgür Özel de görüşmeden sonra tek cümle etmeden çekti gitti. Ee ne oldu şimdi? Sonra vay efendim koltuğun anlamı neydi, vay efendim öyle mi dedi böyle mi dedi, görüşme kime yaradı, taraflar ne demek istedi gibi bir sürü dedikodu.  Bunlara gerek var mıydı peki!

Neymiş Erdoğan artık siyasette yumuşama istiyormuş, Türkiye'nin buna ihtiyacı varmış. Yeni mi aklına gelmiş Erdoğan'ın! Türkiye'nin bugüne kadar bu düşmanlığa mı ihtiyacı vardı peki? Saçmalık. Erdoğan yumuşama falan istemiyor, onun istediği kendine yumuşama. Bu kadar üstüme gelmeyin diyor muhalefete. Peki neden? Muhalefet Erdoğan'a "batırdın ekonomiyi bırak git Erdoğan" demesin mi? "Batırdın adaleti bırak git" demesin mi? "Bu ülke bir kişinin emir ve komutasında yönetilemez ortak bir akıl ve adalet ile yönetilmelidir" demesin mi? İşte muhalefetin bunu çok iyi düşünmesi ve yıllardır düşülen tuzağa bu defa düşmemesi gerekiyor. Bu arada Ali Mahir Başarır gibi bazı çapsızların da TV ekranlarına çıkıp "efenim Erdoğan'ın yerinde olsam Özgür Özel'le yarışmak istemem, İmamoğlu ve Yavaş'tan daha zordur" gibi şuursuzca laflar etmemesi gerekiyor.

Yani yapılması gereken çok şey var artık. Ama yapılması gereken kapalı kapılar arkasında gizli gizli pazarlık yapmak sonra hiçbir şey söylemeden çekip gitmek değildir. Gizli pazarlıklardan kapalı kapılar ardında kurulan masalardan halk bıktı artık. Her şeyi olduğu gibi halkla paylaşmak ve meydanlarda buluşmak gerekiyor. 1 Mayıs'ta insanları halkı sendikaları meydana Taksim'e çağırıp sonra orayı terk edip gitmekle olmaz. Orası işçinin emekçinin halkın dertlerinin yüksek sesle konuşulduğu büyük bir halk arenası olabilirdi. Olmadı. Olamadı. Büyük bir hata!

POLİS VE VATANDAŞ

Dümdüz söylemek istiyorum, polis aslında şöyledir adaletin elidir koludur gibi laflara gerek yok. Uzun bir süredir polis adaletin elidir koludur diyemiyoruz maalesef. Öyle olsun istedik ama olmadı, olmak istemedi. Ama şimdilik burada şunu sormak istiyorum, polis vatandaşa karşı neden bu kadar kaba ve hoyrat davranıyor? Tabi ki vatandaşa saygılı işini yasaya ve hukuka göre yapan polisler (artık kaç kişi kaldılarsa) baş tacılar, diyecek söz yok. Benim sorduğum, emir kipiyle konuşan, "sen" diye hitap eden, vatandaşa gözaltı yapmak kelepçe takmak için bahane arayan arkadaşlar.

En son Erenler’de bir hadise yaşandı. Kimlik sorgusu neredeyse büyük bir mahalle kavgasına dönüştü. Mahalle kavgasına dönüşen olayda arabadaki iki kişiye polis geliyor ve durduk yere kimlik soruyor. Niye? Çünkü şüphelenmiş. İyi tamam şüphelendin geldin. Peki şüphelendin diye vatandaşla ağız dalaşına girip dilini ısırarak konuşmak cop göstermek ne oluyor? Sonra ters kelepçe yakalama gözaltına alma ve sabaha kadar ifade! Peki ne oldu? Polis ne çıkardı bu mahalle kavgasından? Suç unsuru olarak ne buldu, hangi suçluyu yakaladı? Hiçbir şey. Çünkü yakaladım dediği ve ters kelepçe taktığı insanılar Erenler'de kim olduğu bilinen esnaflardı. Bir hiç uğruna bir gece boyunca macera!

Konunun adli boyutu yargının işi tabi ama buradan Sakarya Emniyet görevlilerine şunu söylemek isterim, vatandaşa saygılı davranın, bir insan kimliğini evde unutmuşsa, cop göstermek ve yakalayıp kelepçe takmanız gerekmiyor, yardımcı olabilirsiniz. Halkı kaybeden her şeyi kaybeder zira. Çünkü makamları da yetkileri de veren halktır bunu unutmayın. Bu süreçte yetki ve makam kullanan herkesin halkın son verdiği mesajdan üzerine düşen payı alması gerekiyor. Almayanların tabi kendi bilecekleri iş. Halk yarına bırakır ama canını yakanların, ekmeğini alanların, haksızlık yapanların, geleceğini tehdit edenlerin yanına bırakmaz. Günü gelir iradesini ortaya koyar ve geleceği için yeni bir yol açar...

Haftaya bir başka konuda görüşmek üzere.  Kalın sağlıcakla...

Bize yazın.

[email protected]