Daha 2 gün önce bile, Sakarya’nın 2 MERASI, yerel gazetelerde de pek yer almayacak gibi, sessiz ve derinden satılmışsa artık bağırmanın zamanıdır!

Kim karar veriyor bunlara ve ne hakla? Sakarya, et, fasulye, nohut, mercimek saman ve binbir gıda maddesi ithal gıdaya muhtaç olur mu? 

Parayı, malı mülkü bulanın umuru değil. Ama, Köylerini terk eden ve köylülüğü aşağılayan herkes kesinlikle kapı kulluğuna mecburcu olacaktır.

                                                                   **

Dünyanın en büyük, en zengin ülkesi Amerika’da; Çiftçiler, Hayvancılar, Madenciler, Sanayiciler arasındaki yaşam kavgası; kuruluştan, bugüne kadar bitmemiş; bitemez de. Ama, her kesim hakkını savunur, korur.

Sakarya İl Ekonomi Platformu da, hiçbir kişi ve oluşum da bana,” Sanayi kuruluşları Sakarya yüzölçümünün % 1’ini bile doldurmuyor!” gibi, istatistik filmlerini hiç boşuna kullanmasın. İstatistik istenilene göre saptırmayı iyi bilir. 

“ Tarımı endüstriye, Endüstriyi de Tarıma tercih etme gibi bir lüksümüz yok!” sözü de, gerçekleri yumşatmaya yetmez. Gerçek % 1000 şudur ki:

AKOVA, Sapanca Gölünden, Hendek doğu sınırına kadar muhteşem tarım arazileridir. AKOVA’nın, batısına, ortasına, doğusuna Sanayileri, dev fabrikaları kondurmak, genişletmek cinayet gibidir.

Adapazarı ile Karadeniz arasındaki tarım arazileri de eşsiz nimetlerdir.

Son 40 yılda Sakarya’da; Sanayi ve Şehirleşme İstismarı, Hanlıköy, Serdivan ve Yazlık benzeri; kaç KÖY ve MERA’yı yok etmiştir, gelin anlatalım?                                                                 

Meslek Odaları bu İl’de; Villaların, TEM’lerin, Duble Yolların, şimdi YHT’lerin; OSB’leri çırak çıkartacak kadar tarım arazisi yok ettiğini de tartış(a)maz.     

Tabii; dar gelirli halkın başka ülkesi yoktur! Bakın, serveti olanlar başı sıkıştığı an parayı, pılıyı pırtıyı toplayıp başka ülkedeki evine keyifle yaşamaya gidiyor.

                                                       AKILLI SANAYİCİ; 

                                    FABRİKASINI NEREDE KURMAK İSTER ?                           

Çağdaş Devlet, tam burada söze girer. Çağdaş Toprak Planlamaları olan; Hukuk-Adalet Düzeni olan Devlet her şeyi doğru düzenler.

Sanayici fabrikasını nerede kurmak ister? Önünden geçen Yollar, TEM’ler olmalı. Hatta, Demiryolu, Nehir-Deniz Taşımacılığı da olursa harika. Haaa…

Enerji ve Su Hatları da şarttır. Kirli Atık-Kanalizasyon sistemleri. Kolayca inşa edilecek düz arazi : -) Yakınında; bolca, hatta çokça nitelikli Eleman da olmalı. 

                                                                      **

Fabrika kurmak asla kolay iş değildir. Dağlara, tepelere, bataklara olamaz. Oralara İş makinası, inşaat elemanı, malzeme çıkarmak kolay ve ucuz değildir.  

Yolu, enerjiyi, suyu, kanalizasyonu, bir çok getir götürü yapmak maliyetlidir. 

Sanayicinin, en kolay, en çabuk, en masrafsız yerde fabrika kurmak istemesi anasının ak sütü kadar hak’tır. Amaaa…

İşte burada, Devlet zaten bunun için var olan eşsiz bir Doğru’dur. Sanayinin önüne en uygun, en kolay ve en az maliyetli sanayi alanlarını Devlet hazırlar. 

Devlet; % 1000 bilimsel ve hiç Dayatmasız Arazi Planlamaları yapar. Bir Allah Kulu, O Bilimsel Arazi Planlarını da kolay kolay bozamaz.  

Sanayiye de, tarıma da, insanların yaşadığı sosyal ve kültürel alanlara da Devletin İmar Planları yeterli ve en doğru alanları ayırmak zorunda.

Bugün, Türkiye’deki belediye meclislerinin gündemleri İmar Düzenlemelerle  dolu. Bundan da büyük ayıp yoktur.

Siyaset, işin zıvanadan çıkmasına yol açan tavizler ve çıkarlar kapısı olmaktan çıkmadıkça bu işler böyle. 

Halk, Ülke Siyaset Dünyası’na çeki düzen verecek! Topraklarımız, tüm Hayat Damarlarımızı zenginleştirecek Hak-Hukuk-Adaletle planlanacak! 

                                  SATSO TÜRK MÜZİĞİ TOPLULUĞU

                                  10. KURULUŞ YILI ÖZEL KONSERİ 

Gazetemizdeki, Sakarya Halkına açık 10. Yıl Özel Konser Davetini görünce;  Halk Daveti İlanı’na; eşimle, her şeyi kenara bırakıp, gittik, katıldık.

Tabii, “ Türk Sanat Müziği her geçen gün toplumumuzdaki yerini kaybediyor. Gençliğin ilgisi çok farklı; izleyicisi azalıyor.” gibi kaygılarım vardı, erken gittik. 

Dahası; önemli bir seçimin 2 gün öncesi? Meydanlar, televizyonlar, çarşılar, sokaklar siyasetle yatıp, siyasetle kalkıyor. Konsere acaba ilgi olur mu dedik?

                                                                 **

SAÜ Konser Salonu’na, konserin başlamasından 20 dakika önce girdik. Salon tıklım tıklımdı. En arka orta sıranın başında ancak yer bulabildik : -)  

SAÜ.’nün, Kongre Merkezi’ni, tüm zamanlarda Sakarya’nın kültür sanat etkinliklerine açık tutması her takdirin üzerindedir. 

SATSO’nun, 10. Kuruluş Yılı’nı kutlayan Türk Müziği Topluluğu’na destekleri de, SAÜ Konservatuarı ile çalışmaları da harikadır. SATSO+SAÜ, bir çok çağdaş Eğitim ve Sanayi çalışmasında zaten nefis işbirliği içindeler. 

                                                                **

Konserde saatlerin nasıl su gibi akıp geçtiğini anlayamadık. Saz Heyeti mest etti. Şarkıları birlikte söylemeyi de istedik. İzleyiciler O katkıda da şahaneydi. 

 SAÜ Kons. Öğretim Görevlisi Şef Hamdi İtil, fit ve disiplinli atlet fiziği ile sahneye çok yakışıyordu. Kadın-Erkek 40-42 Kişilik, Musiki Aşığı Koro, bence özverileri ve dirençleri ile tüm alkışları çok hak ediyordu. 

Peki; Elif Güreşçi neden Konuk As Solistti? Konser kitapçığında CV’sini okuyunca da nedenini anlamıştım. Ama; Şarkılarını dinleyip, O Sahnedeki mutluluğunu, finalde O Koru’nun yanında oluş inceliğini görünce de ayakta alkışladım.  

(Bizim Sakarya Gazetesi/ 25.06.2018)