4 yıl önceydi, katliam kararı alındı.
Mahallelinin ‘mera yapılsın’ diye feragat ettiği güzelim yeşil alana, dağın tepesini de talan edecek teleferik projesinin alt istasyonu yapılacaktı.
Kırkpınarlılar bu karara tepki gösterdi. Sapanca ve Büyükşehir Belediyeleri’nde yapılan imar değişikliklerine karşı çıktı. Ne varki ‘dinliyor gibi’ yapıp, bildiklerini okudular.
İktidar partisi, ‘Projeyi inceledik, sıkıntı yok’ dedi. *
Halk bunun üzerine, her an başlaması beklenen inşaat çalışmalarını engellemek için nöbet tutmaya başladı. İlk günler kimse bir şey demedi. Sonra bir sabah...

O sabah, kolluk kuvvetleri nöbet tutulan alanın çevresini sardı.
‘Burası özel mülkiyet, çalışma özgürlüğünü engelliyorsunuz, boşaltın’ diye uyarıda bulundu.
Halkın merası bir anda özel mülkiyete dönüşmüştü.
Kırkpınarlılar ve onlara destek veren onlarca kişi direndi.
Ne var ki polisin copu vardı. Onlar vurdu, direnenler kendini korudu.
Bir süre sonra sürüklenerek, itilerek , kakılarak alan boşaltıldı.
 

Sonra gözaltılar...
Kırkpınarlılara destek vermeye gelen, sadece kalabalık yapan ve itiş kakışa hiç katılmayan genç çevreciler apar topar karakola götürüldü.
Suçlanacakları hiçbir şey yoktu, nitekim suçlayamadılar da ama yıldırmak için hemen bırakmadılar.
Saatlerce gözaltında tutulduktan sonra salıverdiler.

Bununla yetinilmedi, gözaltı sürererken bazı çevreler bazı haber portalarına serviste bulundu.
O haber siteleri bu iddialar doğru mu diye hiç sorgulamadan yayımladı.
Başlık ‘Polis son anda önledi, Kırkpınar’ı Gezi’ye çevireceklerdi’ gibi bir şeydi.
Gençlerin DHKP-C gibi örgütlerin militanı olduğu, hatta yüz kızartıcı suçları olduğu yazılıp çizildi.
Bunların hiçbiri gerçek değildi ama direnişi marjinal grupların yaptığı algısı yaratılması, halkın haklı mücadelesinin baltalanması gerekiyordu.
Öyle de yaptılar.

Sonra medya kuruluşlarını tek tek gezip ilan reklam anlaşması yapmaya kalkıştılar.
Zordaki Sakaryaspor’a destek vaat ettiler. **
Yeşili yok edecek, doğaya büyük zarar verecek projenin, Sapanca’yı turizmde uçaracağını iddia ettiler.
‘Tavşana kaç, tazıya tut’ diyen belediyeler zaten yanlarındaydı.
İstedikleri ortamı oluşturdular ama işler hiç de onların söylediği gibi yürümedi.
Vaatlere kanıp, projeyi destekleyen Sakaryaspor’a tek kuruş gelmedi.
1 yılda tamamlanacağı söylenen proje bitirilemedi. İptal kararı geldiğinde çalışmalar hala sürüyordu. Davanın avukatı Zafer Kazan’ın söylediğine göre de, bundan sonra da tek bir çivi bile çakılmayacak.
Yani Sapanca turizm ile uçamadı.
Fakat, Hasanpaşa Mahallesi’ndeki o yeşil alan yok oldu. Projenin dağdaki bölümünde çok geniş bir alan yapılaşmaya açıldı. ‘Kamu yararı var’ denilerek milyonlarca lira harcandı.

4 yıl sonra...
Büyükşehir ve Sapanca Belediyeleri’nin yaptığı imar değişiklikleri, halkın talepleri konuşulmadan, tartışılmadan kabul edildiği için iptal edildi.
Bunun anlamı şu: o proje inşaatının gerekli yasal zemin oluşturulmadan başlamasının sorumlusu bu iki belediye. Yani, yok edilen yeşil alanların, proje iptal edildiği için boşa harcanılan o paraların sorumlusu bu iki belediye.
Sadece onlar değil tabi ki... 4 yıl önce direnen Kırkpınarlılara güç kullanılması talimatını verenler de sorumlu, ‘Kırkpınar’ı Gezi’ye çevireceklerdi’ diye manşet atanlar da!
Peki, onların sorumlu olması bir şey ifade edecek mi derseniz, cevabım hayır...
Hatta yapacakları ilk şey, bu yeni durumu eskiye uydurmak için harekete geçmek olacaktır.
Tek adam rejiminin sağladığı güçle bunu başaracak güçlerinin olduğunu da hepimiz biliyoruz.
 

Bu süreçte horlanan, yok sayılan, coplanan Kırkpınarlılar’ın tek kozu kaldı, o da 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler.
Bu kozu nasıl kullanacaklar, merak ediyorum.

* https://www.haberturk.com/sakarya-haberleri/72652684-ak-parti-il-baskani-teverden-teleferik-projesiyle-ilgili-onemli-aciklamalarak-parti-sakarya

** https://www.netgaste.com/haber/3399155/teleferik-projesine-sakaryaspordan-destek-geldi