Gezi Parkı eylemleri nedeniyle aralarında 707 gündür tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın yanı sıra yazar, gazeteci, şehir plancısı, avukat ve sanatçıların da bulunduğu 16 sanığın, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla yargılanmasına Silivri Kampusu'ndaki İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor.

24 Haziran'da görülen ilk duruşmada tüm sanıklar savunmalarını tamamlamış, mahkeme ara kararında Yiğit Aksakoğlu'nun tahliyesine, Kavala'nın ise tutukluluğunun devamına karar vermişti.

17 Temmuz’da görülen ikinci duruşmada ise sanık avukatlarının beyanları alınmış, savunma yapan avukat Fikret İlkiz, "33. Asliye Ceza Mahkemesi 5 yıl önce zaten bu davayı görmüştü ve sanıklar beraat etmişti. Aynı suçtan ikinci bir dava açılamaz" diye konuşmuştu.

* Tolunay: Nur topu gibi bir yasağımız daha var

Saat 10.30 itibariyle Osman Kavala'nın jandarma eşliğinde duruşma salona getirilmesinin ardından, izleyiciler de içeri alındı. 

Mahkeme başkanı duruşmada Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) yasak olmadığı halde önceki duruşmalardan farklı olarak çizim yapılmasını yasaklayarak, çizim yapan sanatçı Tarık Tolunay'ı duruşma salonundan çıkarılmasına karar verdi.

 SEGBİS arızalanda tanıklar dinlenilmedi

Üçüncü duruşmada soruşturma kapsamında bilgi sahibi olarak ifadesi alınan ve Kavala'yı suçlayan Murat Pabuç, eylemler sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü'nde ekipler amiri olarak görev yapan Ercan Orhan Aydın ve yardımcısı Hasan Gül tanık olarak dinlenecekti. 

SEGBİS sistemindeki arıza nedeniyle tanıklar dinlenemedi. Bunun üzerine Osman Kavala'nın beyanına geçildi.

* Kavala: Hiçbir maddi destek sağlamadım

Mahkeme Başkanının "Taksim Platformu kuruluşunda yer aldınız mı?" sorusuna Kavala "Almadım ama bazı toplantılara katıldım. Bir tanesi Cezayir restorandaydı" şeklinde cevap verdi.

Mahkeme başkanının "Ayaklan İstanbul Facebook sayfasıyla ilgili bilginiz var mı? Kim oluşturdu?" sorusunu Kavala "Bilmiyorum. Gezi konusundaki ilk temasım olaylar başladıktan sonra Haziran 2013'teki bir telefon görüşmesinde oldu. Olayları değerlendirdiğimiz bir konuşmaydı. Benim Gezi olayları başlamadan önceki faaliyetlerle hiçbir alakam yoktu. Hiçbir maddi destek sağlamadım" diye cevapladı.

Hakimin "Otpor lideri İvan Maroviç'i tanıyor musunuz? Mi Minör oyununun ülkenin başkanına karşı ayaklanmaya teşvik eden bir oyun oynandığı iddia edilmiş. Bu oyunu biliyor musunuz, gittiniz mi?" sorularına karşılık Kavala şunları söyledi:

"İspat, iddia makamının yükümlülüğü"

"İvan Maroviç'i tanımıyorum. Hiç görüşmedim. İddianamede ismi geçtiğinde öğrendim. Oyunla ilgili hiçbir bilgim yok, gitmedim. Memet Alabora ile Gezi olaylarından sonra Haziran 2013'de ilk defa görüştüm. Gezi'ye yapılan çağrılar nedeniyle gitmedim. Ofisim zaten Gezi parkının oradaydı. Birkaç defa Gezi'ye gittim ama çağrıdan ötürü değil. İspat, iddia makamının yükümlülüğü." 

Ben TEMA üyesiyim. Meselenin sadece ağaç olmadığını, parkın park olarak kalması gerektiğini birçok defa söyledim.

(Soros, vakfa nasıl kaynak sağlıyordu? sorusu üzerine) Açık Toplum Vakfı, sivil toplum projelerini destekliyordu. Projeler değerlendiriliyor. Ona göre destek veriliyordu. Anadolu Kültür'ün kuruluşunda yer aldım. Açık Toplum'da ise daha sonra yer aldım. Önce Anadolu Kültür'ü kurduk. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde kültürel projeler gerçekleştirdik. Bunlar tamamen bağımsız kurumlar. Sonra Açık Toplum Vakfı kuruldu."

* Mahkeme Başkanı: Vandallık

Duruşmada mahkeme başkanı "Gezi olayları sırasında çekim yaparak, videolar yaparak bu vandallığa anlam yükleme çabanız oldu mu? Böyle düşünüyor musunuz? Gezi olaylarının ülkenin önünü açacak hareket ettiği, çevre duyarlılığının ötesinde bir çalışma içine girdiğiniz iddia edilmiş. Buna ne diyeceksiniz?" diye sordu.

Kavala "İddianamede bir film projesinden bahsediliyor. Anadolu Kültür'deki arkadaşlarımızın üzerinde çalıştığı bu film gerçekleşmiş değil. Olsaydı bugün sanat ürünü olacaktı. Biz toplumsal olaylara ilişkin sanat ürünlerini destekliyoruz. Ama propaganda faaliyetimiz olmadı. Sanatın propaganda aracı olarak kullanılması zaten bizim kuruluş amacımıza uymuyor" diyerek cevapladı.

* Soru: Polis aşırı güç mü kullandı

Daha sonra mahkeme başkanı Kavala'ya "Gazın yasaklanması yönünde çalışma yapılması gezi parkındaki çevre duyarlılığını aşan bir şey değil midir?" şeklinde soru yöneltti. Kavala "Polisin aşırı gücü" dedikten sonra Mahkeme Başkanı Kavala'nın sözünü keserek "Polis aşırı güç mü kullandı?" dedi.

Kavala "Aşırı biber gazı kullanımı tescillenmiş durumdadır. Yaralanmalar olmuştur. Biber gazı kullanımının suistimali en üst noktadadır. Aşırı kullanım raporlanmıştır. Bizim çabamız barışçıl gösterilerde aşırı gücün kullanılmaması ve kullanılanların da Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde engellenmesine yöneliktir" diye konuştu.

* "Forumlar sosyal ve yerel demokrasiyle ilgiliydi"

Mahkeme başkanı Açık Toplum Vakfı ile Anadolu Kültür üzerinden yapılan çalışmaları ve toplantıları hatırlatarak "Bu kadar derinlemesine çalışmalar çevre duyarlılığını aşıyor mu, aşmıyor mu? 'Yakında bu ivme düşebilir' demişsiniz. Siz bu vandallığın, Gezi olaylarının ivmesinin düşmesini istemiyor musunuz?" deyince, Kavala şunları söyledi:

"Ben bunu derken şiddet içerikli olayları düşünmedim bile. Gezi olayları Temmuz'dan sonra forumlara dönüştü, buralarda çevre meseleleri ve yerel yönetim konuları tartışıldı. Ben Hanzade hanımla olan konuşmada bu forumları kast ettiğini düşündüm. Bu forumlar sosyal ve yerel demokrasiyle ilgiliydi. Gezi olaylarının gezi dışında demokratik bir muhalefetin oluşmasına katkısı olacağını söyledim. Böyle düşünüyorum."

Mahkeme Başkanının "Bu direnişlerle ilgili Almanlar, Amerikalılar sizden bilgi alıyor. Siz kimsiniz ki sizden bilgi alıyorlar? İddianame sanki sizi temsilcileriymiş gibi gösteriyor" şeklindeki beyanını Kavala "Temsilcisi olsam talimat verirler. Bu bağımsız tarafsız biri olarak benim görüşlerime başvurduklarını gösteriyor" diye cevapladı.

* Mahkeme Başkanı arı haritasını sordu

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Kavala'nın cep telefonunda arı haritası çıkmasını sorudu. Kavala "Bu, Türkiye'de arı ırklarının nerelerde olduğuna dair bir harita. Bölgelerin endemik bitki ve hayvanları ilgimi çekiyor. Siyasi bir içeriği yok. Cep telefonumda çeşitli fotoğraflar var. Gezi olayları sırasında da ilginç bulduğum kareleri çektim. Taksim Atatürk heykelinin etrafında sıralanan flamalar ilginç bir tezatlık olduğundan çektim, başka benzer fotoğraflar da var" diye konuştu.

"Doğu ve Güneydoğu illerinde kurmuş olduğunuz temsilcilik var mı?" sorusu üzerine ise Kavala "Diyarbakır Sanat Merkezi'ni açtık. Anadolu Kültür ile eş zamanlıydı. Çeşitli kültürel çalışmalar yaptık. Genç sanatçıları desteklemek Türkiye'nin çeşitli illeriyle Diyarbakır ve İstanbul arasındaki kültürel alışverişi destekledik" dedi.

* "İddianame hazırlanmadan önce bana sorulması uygun olurdu"

Kavala ayrıca sorgusunun emniyette yapıldığını belirterek "Sizin şu an sorduğunuz hiçbir soru bana yöneltilmedi. Savcıyla görüşemedik, mahkemede de sorulmadı. Bu sorular bana sorulmadan hakkımda iddianame hazırlandı" dedi.

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı "İddianame size tebliğ edildi ama, ne var bunda?" dedi. Kavala "Tebliğ edildi ama hazırlanmadan önce bana sorulması uygun olurdu" diye konuştu.

* Yapıcı: İddianamedeki tapeler hukuksuz

Osman Kavala'nın beyanını okumasının ardından duruşmaya ara verildi. Aradan sonra devam edecek duruşmada Mücella Yapıcı ifade verdi.

Yapıcı, "İddianamedeki tapeler hukuksuzca alınmıştır. Zaten iddianamenin sonunda FETÖ'nün hazırladığı fezlekelerin yeniden değerlendirildiği yazıyor. Bu nedenle iddianameyi kabul etmiyorum" dedi.

Taksim Dayanışması'nın neden kurulduğuna ilişkin soru üzerine Yapıcı, "Taksim Meydanının meydan olarak ve Gezi Parkının park olarak kalması için 2012'de kuruldu. Herkese açıktı. O dönemki Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da davet edilmişti" dedi.

"Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" sloganı ile nasıl bir mesaj verilmek istendiği yönündeki soru üzerine Mücella Yapıcı, "Parkı kurtarmak için söylenen bir slogan. Bu bir mücadeleydi ve parkı kurtardık. Tencere tava ile hiçbir hükûmet indirilmez, son derece barışçıl çağrılar yaptık" dedi.

* "Ben Gezi'yi nasıl örgütleyebilirim"

Yapıcı şu şekilde devam etti:

"Yasalara saygılı şekilde, Dayanışma önce hukuk yoluna başvurdu. Hukuk mücadelesini de kazandı. Davayı kazanmamıza rağmen parka dozer sokanların bunu düşünmesi gerek. Halkı oraya iten bu anlayış ve polis şiddetiydi. Hukuksuzluğu yapan polisti. Hukuku biz savunuyorduk, son derece barışçıl şekilde. Güvenlik güçleri hukuku hiçe saydı. Hükümet de bunu kabul etti. Bunu yapan FETÖ'cü polislermiş. Bana Taksim Dayanışmasını sorabilirsiniz ama Gezi'yi soramazsınız. Ben Gezi'yi nasıl örgütleyebilirim?"

Mücella Yapıcı'nın ardından savunmasına geçilen Mine Özerden, mahkeme başkanının "Eylemcilere gaz maskesi dağıtıldığı ile ilgili sizin hesap açtığınız iddiası var." sorusuna ilişkin, "Bunun doğru olmadığını en iyi bu "tape"leri yapanlar bilir" şeklinde cevap verdi.

* Atalay: Adına yayalaştırma projesi denilen şeyde yaya kaldırımı yapılmadı

Yapıcı'nın ardından Can Atalay'ın beyanlarına geçildi. Mahkeme Başkanının "Topluluğa hitabınız var: 'Yarın önemli bir gün, bugün buradayız ama yarın ağaçları sökmeye teşebbüs edebilirler' demişsiniz. Eylemcileri megafonla yönlendirenin siz olduğunuz söyleniyor 'Her yer taksim her yer direniş', 'Katil devlet hesap verecek', 'Katil polis hesap verecek' dediğiniz iddiaları var" sorusuna yönelik Can Atalay "Sorunuzun ikinci bölümü Gezi'nin 1. yıldönümüyle ilgili dolayısıyla olayla alakası yok" dedi.

Bunun üzerine mahkeme başkanının "Amiyane deyimle küllere üflemeye çalıştığınız söyleniyor" demesi üzerine Atalay şöyle konuştu:

"Biz küflere üflemeye falan çalışmıyoruz. Görevimizi yapıyoruz. Sorunuzun ilk yarısı ise hükümet Taksim'deki son toplanma alanına yeşil alana bina yapmaya karar verdi. İtiraz ettik, dava açtık. İBB'nin adına yayalaştırma projesi dediği şeyde yaya kaldırımı yapmayı unuttuğu için 27 Mayıs akşamı Askerocağı Caddesi'ndeki ağaçları sökmeye başladı.

* "Bizim açımızdan Gezi Direnişi üçe ayrılır"

"28 Mayıs'ta beraber mesai harcadığım arkadaşlarıma öyle şiddet uygulandı ki öğle arasında çıkıp oraya gittim. İlk giren kişiler sivil, polis ya da zabıta değildir. Bu sözler, bu itirazın dillendirilmesidir. Polise mukavemet olarak değerlendirilebilecek hiçbir şey yoktur. Yargıtay içtihatında etkin direniş, polise mukavemet eylemi yoktur. 31 Mayıs akşamına kadar böyle.

31 Mayıs akşamı ise başka. Bizim açımızdan Gezi Direnişi üçe ayrılır. 27 Mayıs'a kadar gelen süreç. Dava açtık, imza topladık, yasal hakkımızı kullandık. 27 Mayıs akşamı bizim itiraz ettiğimiz plan ve projeye aykırı uygulama yapıldı haklı olarak itiraz ettik. 31 Mayıs akşamı ise başka bir şey yaşandı. Türkiye'de itirazı olan herkes itirazını alıp geldi."

Mahkeme Başkanının "Tapede esnaflara baskı yaptırılması iddiasıyla ilgili ne diyeceksiniz?" sorusuna ilişkin Atalay "Orada bahsis geçen esnaf elinde palayla kadınlara saldırmıştı. Taksim Dayanışma ya da herhangi bir kurum kuruluş Gezi Direnişi'nin sahibi değildir. Taksim Dayanışması milyonlarca insanın tercümanı olmaya çalışmıştır. Suçu kim işlediyse onunla ilgili dava açılmalıdır. Gezi bu toprakların adalet, özgürlük, eşitlik umududur" şeklinde cevap verdi.

Kavala'nın tutukluğunun devamına...
​​​​​​Mahkeme ara kararı açıkladı. Firari sanıklar hakkındaki yakalama kararının infazının beklenmesine, müştekilere çıkarılan davetiyelerin ulaşmasının beklenmesine, İnanç Ekmekçi hakkında yakalama kararı çıkarılmasına, Murat Pabuç'un dinlenmesi için çağrılmasına, usulüne uygun olarak çağrılan tanık Hasan Gül'ün sorla getirilmesine ve Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Duruşma 24-25 Aralık'a bırakıldı.  

(bianet)