İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Doç. Dr. Hakan Güneş, ABD'nin Pazartesi günü yaktığı "yeşil ışığı" ve yine en büyük soru işaretlilerden "Türkiye'nin sorumluluğuna giren tutuklu IŞİD'liler" meselesini bianet'e yorumladı.

Operasyon tarihiyle ilgili bir ertelemenin gerçekleşebilme olasılığının da bulunduğunu kaydeden Güneş, IŞİD'lilerle ilgili uluslararası hukuk, lojistik ve siyasi açıdan handikapları aktardı. 

"Eşyanın tabiatına uygun bir gelişme"

Beyaz Saray'dan gelen ve dünyanın odak noktasını değiştiren açıklama ve ABD'nin bölgeden çekilerek Türkiye'nin olası operasyonunu duyurma kararı sürpriz miydi? 

Şu anda IŞİD hedefi bitince, Suriye'deki Kürtler'i yalnız bırakmaları yönünde bir karar almalarına hiç şaşırmadım.

Önce asker çekilme kararı aldı, sonra çekildi bir kısım asker bıraktı, ardından devriye birliklerini kurdu ama şimdi tamamen çekiliyor.

Böyle bir takım zikzaklar var. "Ama tam da girmeyeyim," Hava sahası kapatılıyor ve benzeri.

Böyle zikzaklar olmasına rağmen genel trende bakarsak son iki yıl içerisinde Türkiye-ABD ilişkilerinin düzelme yolunda ilerlediğini, üstelik de ABD'nin hiçbir zaman siyasi olarak Suriye'deki Kürt oluşumunu desteklememiş oluşunu bir araya getirdiğimizde sürpriz olmayan, eşyanın tabiatına uygun bir gelişme olarak yorumluyorum.

"Erdoğan ve Trump IŞİD konusunu detaylandırmamış"

"IŞİD'lilerin sorumluluğu" tam olarak Türkiye'nin hesapladığı bir sonuç muydu peki? "Artık Türkiye'nin sorumluluğundalar"ın asıl anlamı ne? Cezaevleri kapatılıp bırakılacaklar mı? Cezaevi kontrolü mü Türkiye'de olacak? Nasıl bir süreç bekliyor bölgedeki tutuklu IŞİD'lilerle ilgili?

Öyle anlaşılıyor ki Trump'la Erdoğan'ın telefon görüşmesinde karara bağlamış oldukları ve detaylarını çok iyi düşünüp konuşmadıkları bir konu.

Bundan hareketle söylüyorum, birincisi böyle bir konuda konuştukları ve anlaşmış oldukları açık. İki taraf da bunu ifade etti.

"Araya Kızıl Haç mı girecek?"

İki, bunun nasıl olacağı konusunda en ufak bir planlama yapılmadığı yine ortada. Çünkü bu tutuklular Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yani YPG'nin elinde.

SDG, savaş halinde olduğu Türkiye'ye bu tutukluları nasıl verecek? Araya Kızıl Haç mı girecek?

Türkiye onları bir "kurtarma operasyonu" ile mi kurtaracak? Ya da ABD tam çekilmeden bir "esir anlaşması" ile SDG'nin elinden bu tutukluları alıp Türkiye'ye mi teslim edecek? Bunlar belirsiz.

Bunlar Türkiye'ye mi getirilecek, Suriye'de mi kalacak bunlar da belirsiz.

Şu kısmı çok önemli, Avrupa'nın çok sevineceği, ABD'nin de rahatlayacağı bir durum varken, Türkiye sorumluluk almış oldu.

"Türkiye için ciddi handikapları olan bir konu"

Bu Türkiye için ciddi şekilde handikapları olan bir konu, zaten şu an tartışılıyor da. Almanya'nın, İngiltere'nin, Belçika'nın son derece memnun olduğunu tahmin etmek zor değil.

Trump bu konuda çok haklı, ülkelerinden giden IŞİD üyelerini almaları konusunda yapılan çağrıları bu ülkeler yanıtlamadılar, sorumluluk almadılar, bir noktada çözülsün diye beklediler, arzu ettikleri gibi de oldu.

Hala daha ne olacağını bilmiyoruz ama bu konuya çok sevinmiş oldukları açık. Bunu da Ankara'nın Suriye'ye yönelik operasyonuyla ilgili Avrupa'dan gelen uyarıların göstermelik düzeyde kalacağının bir sebebi olarak değerlendiriyorum.

İkinci olarak Avrupa'nın Türkiye'nin tutumunu örtülü ya da dolaylı olarak yine destekleyeceğini düşünüyorum.

Çünkü mülteciler konusunda burayı bir saha olarak lanse ediyorlar. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacak Ankara.

Çünkü arasının bozuk olduğu AB ülkeleriyle arasını düzeltmek için bir artı nedeni daha olacak. Elindeki kozu da tabii tutmaya devam edecek.

İkincisi de son İstanbul seçimlerinde kamuoyu anketleri gösterdi ki hükümetin Suriyeli mültecilerle ilgili politikasını, onların Türkiye'de geniş sayılarda bulundurulması siyasetini Türkiye kabul etmemiş ve bu AKP'nin oylarının düşmesine neden olmuş.

O günden bu yana bu yönde de çabalar var. Dolayısıyla Suriye'nin kuzeyini aynı zamanda bir mültecilerin Türkiye'den aktarılacağı bir bölge olarak da görüyorlar.

Hem iç siyaseti hem de sınırdaki "güvenlik" durumunu hedefliyorlar bu operasyonla.

Türkiye'ye gelirlerse ne olur? Suriye'de kalırlarsa ne olur? 

Peki "güvenlik" gerekçesiyle yapılan bu operasyonda IŞİD'liler konusunun belirsizliği gibi nedenlerle daha çok "tehlikeye" girerek çıkması söz konusu olabilir mi?

Tabii olabilir, bu nasıl değerlendireceklerine bağlı. Çünkü, bu tutuklular, Türkiye'nin yaklaşımı çerçevesinde eğer Türkiye'ye gelirlerse, Türkiye kanunları olacak.

Suriye'de kalırlarsa orada kurulacak yerel mahkemelerde, oradaki sistemin geçici inisiyatifine kalacak.

Salacaklar mı bırakacaklar mı bilmiyoruz.

Ama Suriye'deki suçlardan dolayı yargılanmayacaklar Türkiye'de. Türkiye'nin de terör örgütü olarak gördüğü bir örgüte üyelikten yargılanabilirler. Eğer Türkiye'ye gelirlerse...

İki seçenek var, birinde Türkiye'ye gelip, kısa süre cezaevinde yattıktan sonra serbest bırakılırlar ya da Suriye içinde kademeli olarak serbest bırakılırlar, ikinci seçenekte muhtemeldir ki serbest kalanlar yine Türkiye'ye gelir. 

Bu iki seçenekte de Türkiye'nin güvenliği konusunda riskler artıyor tabii ki. Bu yöndeki değerlendirmelere katılıyorum.

"Rusya olumlu bakıyor ama değişebilir"

Rusya'nın bu gelişmelere bakışı nasıl yorumlanabilir?

Türkiye operasyon konusunu uzun bir süredir dile getiriyor. Rusya da geçtiğimiz Ankara ziyaretinde –Astana zirvesi- bu konuya olumlu yaklaştığını ifade etmişti.

Sergey Lavrov, türkiye'nin operasyon gerekçelerini anladıklarını da kaydetmişti.

ABD'nin operasyona yeşil ışık yaptığı açıklamadan sonra da Kremlin Sözcüsü Peskov da benzer bir açıklama yaptı, sadece "Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından bunun kalıcı olmayacağını umduklarını" kaydetti.

Rusya şimdilik böyle bakıyor ama bu değişir mi değişmez mi bilemiyoruz. Suriye'nin bugün yaptığı "Kürtler Suriye ordusuna katılsın" açıklaması Rusya'nın onayıyla mı bilmiyoruz.

Daha ılımlı cihatçıların olduğu Suriye içinde bir Suriye durumundan kaygı duyduklarını anlıyoruz. Ama bu kaygılar Türkiye, İran ve Rusya'nın yürüttüğü ilişkiyi engellemiyor şu ana kadar. Bazı bozulma sinyalleri geliyor ama daha fazlasını tahmin etmemiz şu an güç.

"Operasyonun başlama süresi uzayabilir"

Operasyonun adı da kondu dün itibarıyla, sizin öngürdüğünüz bir tarih var mı? "Hafta sonu başlar", "Bir iki hafta sürer başlaması" gibi...

ABD'nin operasyona onay verebileceğinin son iki yıldıröngörülebilir olduğunu az önce söyledim. Ancak operasyonun başlaması belki üç hafta belki iki ay sürerse buna da şaşırmam.

Çünkü hem ABD'deki bazı tartışmalar, kamuoyuna verilmesi gereken mesajlar, "sahadaki Kürtler'i yarı yolda mı bıraktık" algısını kırmaya çalışan halkla ilişkiler faaliyetleri ve tabii bu arada Suriye ve Rusya'nın çeşitli hamleleri operasyonun ertelenmesini sağlayabilir.

Fakat şu kesinleşti: ABD engeli kesin olarak kalktı. ABD'nin oradaki varlığı en büyük engeldi, bu engel ortadan kalktığına göre operasyonun yakın zamanda olmasını da çok olası görüyorum.

Bütün bunlar hem Suriye sorununu daha karmaşıklaştırıyor hem de Türkiye'nin Kürt sorununu daha karmaşıklaştırıyor.

Hem sonuç olarak o bölgede Suudi Arabistan, İran, İsrail'in karmaşık denkleminin içine Türkiye'nin de girmesine neden oluyor ki, bu daha çok silahlanma daha gergin politik konumlanışlar anlamına geliyor.

Ortadoğu'da bitmeyen, neredeyse amaçsız hale gelmiş çekişmelere Türkiye bir adım daha yaklaşmış oldu, bu da Türkiye'nin ekonomisi ve refahını ve iç barışını negatif yönde etkileyecek bir gelişmedir.

(bianet.org)