Diken'den Kemal Göktaş'ın haberine göre İnegöl 3. Asliye Ceza Mahkemesinde mübaşir olarak çalışan sanık, 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe teşebbüsünden dört gün sonra 19 Temmuz 2016’da adliyenin veznesine gelerek şunları söyledi: 

Siz yanlış biliyorsunuz, bu hükümetin bir oyunu, tankın içindeki ateş edenler vatandaşlar tarafından linç edildi, o kadar askeri yere yatırdılar, işkence yaptılar, siz hiçbir şey bilmiyorsunuz. Bu darbe bir senaryodur. Darbe girişimi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkan olmak için planladığı tiyatro veya senaryodan ibaret bir girişimdir, bu tip oyunlara gelmeyelim, masum askeri vatandaş linç etmiştir. Ayrıca FETÖ ile cumhurbaşkanı ve kabinesi daha düne kadar el eleydi.” 

BERAAT KARARI

Adliye veznesinde çalışan memurların şikayeti ve tanıklık etmesiyle mübaşir hakkında ‘FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün propagandasını yaptığı’ gerekçesiyle dava açıldı. Bursa 9. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık hakkında suçun unsurları olmadığı gerekçesiyle beraat kararı verdi. Mahkeme kararında, sanığın kısmen ikrar içeren beyanları ve tanıkların ifadeleri dikkate alındığında, suçlamaya konu sözleri söylediği ifade edildi. Kararda, bu sözlerde içeriği itibariyle terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek ya da teşvik edecek nitelikte olmadığı ve unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraatine karar verildiği belirtildi.  

BAKANLIK: CEZA VERİLSİN

Temyiz edilmeyen karar kesinleşti ancak bu defa devreye Adalet Bakanlığı girdi. Adalet Bakanlığı sanığın sözlerinin propaganda suçunu oluşturduğu gerekçesiyle beraat kararının ‘kanun yararına bozulması’ talebiyle dosyayı Yargıtay’a götürdü.

Yargıtay başsavcılığı, bakanlığın kanun yararına bozma talebi doğrultusunda beraat kararının bozulması için Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne başvurdu. Ancak daire, bakanlığın bu talebini reddetti. Dairenin ret gerekçesinde Yargıtay ve AİHM içtihatlarına göre Terörle Mücadele Kanunun 7/2 maddesinde düzenlenen propaganda suçundan ceza verilmesi için aranan şartlar şöyle sıralandı:

►Şiddet, bir araç olarak görülüyorsa;  

►Kişiler hedef gösterilip kanlı bir intikam isteniyorsa; 

►Benimsenen düşünceler için şiddete başvurmanın meşru bir yol olduğu ileri sürülüyorsa;

►İnsanda saldırgan duygular uyandıracak biçimde anlamsız bir nefret yaratarak şiddetin doğmasına uygun ortamı kışkırtıyorsa; ifade özgürlüğünün sınırlandırılması makul görülebilecektir. 

'AĞIR ELEŞTİRİ'

Kararda, sanık tarafından söylendiği kabul olunan sözlerin söyleniş zamanı ve sanığın konumuna göre eleştiri niteliğinde sözler olduğu belirtilerek şöyle dendi: 

“Bu sözler, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbeye teşebbüs eyleminin hemen sonrasında bazı çevrelerde dile getirilen eleştirilerin yansımasıdır. Sanığın bu sözleri dışında FETÖ ile ilişkisini ve sempatisini gösterir eylemi ve konuşması yoktur. Ayrıca faaliyetleri devam eden bir terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemleri teşvik edecek nitelikte sözleri de söz konusu değildir. Sanığın sözlerinin söyleniş zamanı ve biçimi nazara alındığında ağır eleştiri kapsamında kaldığı bu anlamda mahkemece suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek verilen beraat kararının yerinde olduğu anlaşılmakla kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.”