aytona Binme Atlar Ölüyor İnisiyatifi, Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM), Hayvan Hakları ve Etiği Derneği ile Yunuslara Özgürlük Platformu, TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu'nun raporunu Meclis Başkanlığı'na sunmasının ardından TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda dile getirilen görüşler şöyle:

"En can alıcı ihlallerde suskun kaldılar"

Hayvan Hakları ve Etiği Derneği'nden Burak Özgüner: Sivil toplumun taleplerinin çoğu komisyon raporunda yer bulsa da avcılık, faytonlar, pet shoplar, ‘geleneksel’ diye tanımlanan hayvan dövüşleri, hayvancılık endüstrisi, hayvan deneyleri, pet shoplardaki hayvanlara yönelik zulüm komisyonda görmezden gelinmiştir. Üzülerek belirtmeliyiz ki komisyon, hayvanlar konusunda en can alıcı hak ihlâllerinin, sistematik işkencelerin yaşandığı alanlarda suskun kalmayı tercih etmiştir. Her şeye rağmen komisyon raporundan umutluyuz; yasa teklifi sürecinde de sonuna kadar müdahiliz, yasama sürecinin takipçisiyiz.

"Faytonlar tamamen yasaklansın"

Faytona Binme Atlar Ölüyor İnisiyatifi'nden Elif Ertürk: Faytonların atlara olan zararını, zulmü, sömürüyü, ölümleri yıllardır dile getiriyoruz. Türkiye çapında atlı faytonların tamamen yasaklanmasını, emekliye ayrılan atlar için rehabilitasyon merkezleri yapılarak yaşamlarının sonuna kadar güvence altına alınmasını istiyoruz. Denetimler ve fayton sayısının azaltılması gibi önerileri kabul edilir bulmuyoruz.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu seçim öncesinde Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu’nun “Söz Veriyorum” beyannamesine faytonların kaldırılması için onay vererek imza attı. İmamoğlu’nun sözünü tutmasını bekliyoruz.

"TBMM'nin sorumluluğunda..."

Yunuslara Özgürlük Platformu'ndan Öykü Yağcı: Yunus parkı sahiplerinin katıldıkları Komisyon toplantısında uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuatımızca koruma altındaki yunusların Türkiye sularından özel izinlerle canlı yakalanmalarını istemiş, dünya çapında etkinliği olmadığı kanıtlanan yunusların esaret altında üretimini talep etmişlerdir.

Hatta ‘sektörleşmeyi ve faaliyetlerinin yasal zemine oturtulmasını isteyerek’, yaklaşık 15 yıldır sürdürdükleri faaliyetlerinin yasa ve yönetmelik dışı olduğunu kendileri afişe etmişlerdir.

Sözde yunusla terapi uygulamalarında da ‘kar amacı güttüklerini’, gelişimsel bozukluğu olan veya engelli bireylere kazanç kapısı olarak baktıklarını beyanlarıyla bir kez daha ortaya koymuşlardır.

Hayvanları ve insanları ticari amaçla sömürmeye devam eden yunus parkı sahiplerinin ve hayvanlı sirk işletmecilerinin etik dışı ve yasadışı taleplerinin, asılsız beyanlarının yasama sürecinde dikkate alınmaması gerektiği aşikârdır.

Gelecek nesil hayvanların aynı sömürü biçimlerine maruz bırakılmaması ve yeni kuşaklara çarpık bir hayvan ve doğa sevgisi aşılanmaması için TBMM’nin bu önemli sorumluluğu üstlenmesini bekliyoruz.

"Sayılar korkunç tabloyu gösteriyor"

HAKİM'den Fatma Biltekin: Raporda, insan menfaati için kullanılan hayvanların yaşadığı hak ihlalleri ile ilgili, hayvan hakları savunucularının verdikleri bilgiler doğrultusunda bir durum tespiti yapılabilirdi.

Hayvan hakları savunucularının, 21. yüzyıl için bir utanç kaynağı olan canlı hayvan ticaretinin yasaklanması önerisine de raporda yer verilebilirdi. Köpek ile koyunun, at ile sığırın, muhabbet kuşu ile tavuğun arasında haklar bağlamında da, hisler bağlamında da hiçbir fark yoktur.

Sayılar bize insanların hayvanlar üzerinde kurduğu tahakkümün, şiddetin, soykırımın ne kadar korkunç olduğunu gösteriyor. TÜİK verilerine göre 2018 yılında Türkiye'de, 1 milyar 242 milyon 525 bin 865 hayvan eti için öldürüldü, 124 milyon 054 bin 810 tavuk yumurtası için sömürüldü, 3 milyon 138 bin154 hayvan süt üretimi için suni tohumlama yöntemi ile tecavüze uğradı, 2.546 hayvan av turizmi kapsamında katledildi, 45 milyon 569 bin 640 hayvan yün tiftik üretimi için kırkılma esnasında işkenceye maruz kaldı.