Kendine aşık ve kendinden nefret eden kadınların dünyası burası. Her sabah bir umutla yatağından kalkan bu kadınlar aynada yüzlerini yıkarken gözlerinin ne kadar güzel ve anlamlı olduğunu düşünürler. Bütün gün yapacakları işleri tasarladıktan sonra kendi bedenlerinin her bir ayrıntısına bakıp gıpta ederler kendilerine. Ta ki başka bir kadın bedeni, başka bir kadın yüzü ve başka bir kadın gözleri görene kadar. Yine de tek başına güzeldirler. Tek başına akıllıdırlar. Tek başına yeteneklidirler. Tek başınayken eşsizdirler.

Bütün vitrinler onların kendilerini seyretmeleri için konulmuştur. Bütün ipekler onlar için dokunmuştur. Bütün güzel kokular onlar için bulunmuştur. Bütün sevgiler onlar için yaratılmıştır. Bütün şiirler onlar için yazılmış; bütün aşklar onlar için yaşanmıştır. Çünkü onlar her şeyi yeniden doğurmayı, her şeyi yeniden var etmeyi, her şeyi yeniden çoğaltmayı bilmiş; her güzellikte kendilerini bulmuşlardır. Kendilerine olan aşkları sanki hiç bitmeyecek sanırsınız. Bu kadar kendinden emin olmaları belki de biraz korkutur sizi. Çünkü bu kadar güçlü bir varlığın yenilmez olduğunu düşünür insan. Bir erkeğin kadın karşısında ne hükmü olabilir ki bu durumda?

Ta ki bir başka kadınla karşılaşana kadar…

Ta ki bir başka kadına elini uzatmayıp arkasını dönene kadar.

Ta ki gücünü başka bir kadın üstünde deneyene kadar.

İşte bu andan itibaren kendinden nefret etmeye başlar…

Çünkü rekabet, hırs ve eşsiz olma isteği bütün gücünü alıp götürür. Ve izin verir bir başka kadına yapılan zulme. İzin verir bir kadının öldürülmesine. İzin verir hapsedilmeye. İzin verir izin vermeye hakkı olmadığı halde.

Bu sabah dışarıda kamburu çıkmış bir kız gördüm. Çünkü göğüslerinden utanması öğretildi ona . Yan dairede kocasından dayak yiyen bir kadının ağlamalarını duydum. Çünkü kocana itaat et denildi ona. Öğleden sonra eski eşi tarafından sokak ortasında öldürülen bir kadının haberini okudum. Çünkü bir erkeğin namusu olduğu söylendi ona. Akşamüzeri bir patronun, elamanı olan kadını istismar ettiğini öğrendim. Çünkü erkeğin güçlü olduğunu işittirdiler ona. Akşam bir genç kızın kızlığı bozulduğu için namussuz olduğunu bildim. Çünkü namusun iki bacak arasında olduğu bildirildi ona. Gece bir kadının kocası tarafından tecavüze uğradığını hissettim. Çünkü aile kurumunun çok saygın(!) olduğu dikte edildi ona.

Ve biz diğer kadınlar bütün bunlara sessiz kaldık. Gözlerimizi kapattık, kulaklarımızı tıkadık. Biz nefret etmeye başladık kendimizden ve diğer kadınlardan. Çünkü suçu hep kendimizde aradık.

Ellerimiz birleşmeyince zayıf düştük. İktidarı paylaşmayınca inceldik. Erkekleri bölüşmeyince küçüldük. Birbirimizin arkasında durmayınca yalnızlaştık. Ve sabah aynada yüzüne aşık olan o kadın, akşam olunca kendinden nefret eder halde girdi yatağa.

Başka türlüsü mümkün mü? Elbette…

Sabah her zamanki güzelliği ve eşsizliğiyle uyanan kadınlar bütün güzelliklerini ve eşsizliklerini paylaşmalı gün boyunca. Nerede bir haksızlık varsa, nerede bir şiddet varsa, nerede bir baskı varsa hep birlikte dik durmalı mesela; birbirinin yanında ve arkasında durmalı. O kız çocuğuna dik yürü demeli mesela. O patrona haddini bildirmeli. Karısını döven o kocanın elini tutmalı. O adamın namussuzluğunu sorgulamalı. Erkek çocuklarını erkek değil; insan olarak yetiştirmeli. Gelini kayınvalidenin elinden almalı. Kız çocuklarına bir kurtarıcıya ihtiyaç duymamayı öğretmeli. Bütün kadınların güzel, akıllı ve güçlü olduğu söylenmeli. Tek başına güzelliğin kandırmaca olduğu, güzelliğin birlikte var olacağı anlatılmalı. O zaman ne kendi bencilliğine aşık bir kadın uyanır sabahları ne de bencilliği yüzünden kendinden nefret eden bir kadın girer yatağa..

Çünkü; sen ve ben, biz olmadan bitmeyecek bu cinayetler. Sen ve ben; biz olmadan güzel olamayacağız bir türlü. Sen her sabah kendine aşık uyan yine. Ama nefret etme kendinden ve benden. Nefret her kadının içinde yoğrulan… Ve her seferinde kadına kendini yitirten bir duygu…

Kendine aşık ve kendinden nefret eden kadınların dünyası burası….

O yüzden bir bitişi yok bu yazının. Havada asılı kaldı her sözcük. Belki biz birbirimizi değiştirirsek kendiliğinden değişecek dünya. Ve süzülerek inecek sözcükler yere…

Kendini bilen kendiyle barışık kadınlar dolacak yeryüzüne…