Yaşama Posta yeni yıl kartları sergisi…
Vakti zamanında, daha pireler berber develer tellal değilken -bırakın beni- dedem bile dedesinin beşiğini sallamamışken… uzatmayayım, Kleopatra ilk adımı atmış. Nasıl mı? …kendisini bir halıya sarmış ve Sezar’a yollamış.

Köprülerin altından çok sular akmış, çok yıllar geçmiş, atlı ulaklardan posta güvercinlerine, korunası pullarla dolu zarflardan elektronik postalara, emoji çeşitliliğiyle dijital mesajlara gelmişiz.

1983 yılında, ben, tüm bunları bilmeden, bildiklerimi de hiç mi hiç gözetmeden, bu insanlık tarihi kadar eski ve bir o kadar da değerli sanatı yaşa(t)maya başlamışım.

1983 yılında, platonik bir aşkın simgesi (değil mi ki Kleopatra da aynı yoldaydı) bir kart hazırladım. Öyle sıradan bir kart olmasındı, tek olsundu, değer biçilemez olsundu ki saklasın ve sadece onda kalsındı.

…böyle başladı ol hikâye.

Kırk yıldır yaptığım, adını “yeni yıl kartları” koyduğum, hiç postayla gitmeyen, hep elden dağıtılan kartlarımın “sanat” olarak da adlandırılması belirleyici…

Sanat olmaya sanattı da hiç postayla gönderilmemesi, sadece elden dağıtılması daha değerliydi sanki benim için. Oysa tüm dünya bilirmiş, sergiler, müzayedeler açıp değerlendirirmiş.

(Yattığı yer incitmesin) Sahaf Behçet vardı, bilenler bilir… arada uğrar hem sohbet eder hem kitap bakardım. Hep olduğu gibi, yılbaşında kartlarımı da yüklenmiş, uğramıştım. Kartını verdiğimde, “Yahu, Korkut, senin de arkadaşların uğruyor ve bana verdiğin kartı almak istiyorlar görünce, ‘sen yine alırsın’ diye. Birkaç tane bırak, onlara vereyim” dedi. Bıraktım. Aradan bir ay mı geçti, daha mı az daha mı fazla, anımsamıyorum… Bir gün yine uğradığımda, “Ben senin o kartları sattım” dedi. Behçet farkındaymış sanat(ım)ın.

En çok aşk ve barış…

İlanı aşk olarak başlayan, ama keyifli olduğunu gördüğüm için sürdürdüğüm yeni yıl kartlarımda başlangıçta (yaşımın da gereği) aşk öncelikliydi. Güzel bir fotoğraf, keyifli bir söz yetiyordu. İmza bile atmıyordum… Ne o? Sıradan kartlar gibi mi olsundu yani?

…biraz geri gidelim mi? İlk kartımın, hani şu ilanı aşk eden tire film olarak tasarladığımın üzerine sevgili şairim Ahmet Telli’nin bir dizesini -tabii ki değiştirerek- kullanmıştım. Ona söylediğimde, “ne güzel benim dizelerim de anonim olmuş” demişti.

Benim kartım da anonim olsundu, sakıncası yoktu, ama gençlik vardı serde ve bilinmek gibi bir talebi vardı Korkut’un da…

İlk kart hem postalanan tek kart hem de amacı gereği o zamanki imzam var üzerinde, ama sonrakileri imzasız hazırladım. Hayat ona izin vermedi. Giderek çoğalan, dolayısıyla da yaygınlaşan kartlarımın kimin tarafından ve hangi yıl yapıldığını belgelemek gerekti.

Çok arkadaş destek verdi düşümün somutlanmasına; Muammer Başkan’dan Murat Özağır’a, Sevgi Atabey’den Gülseren Önder’e, Ömer Dillice’den, Erdem Saruhan’a, Remzi Oğuz Yılmaz’a… ama en çok derdimi çeken, beni taşıyan Murat Celep oldu. Belki de en çok Murat’a nazım geçiyor, belki de en çok o kızsa da destekliyor kartları sürdürmemi. Valla, ne yalan söyleyeyim, ben bile çekemem Korkut’u; sağ olsun Murat, her yıl “yine mi!” dese de benim darmadağınık düşlerimi titizlenerek bir kartın üzerine sığdırıyor. Yeri gelmişken, (kimi zaman öneriyle, kimi zaman görselle, kimi zaman sözlerle, çoğunlukla da beğendikleri için) emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. İyi ki destekliyorlar da sürdürebiliyorum.

Zamanla ben mi duruldum, hayat mı savurdu, bilemem, ama daha bir sosyal daha bir dünya hali, daha bir toplumsal mesajlar yüklendi kartlarım. Yine de barış en çok yer alan dilek, talep, arzu…

Ah ki, şu pandemi! 2021 yılında yüz yüze sosyalleşme yerini tümüyle dijital iletişime bırakınca kartım çağa ayak uydurup (ya da günün koşullarına uyup) sosyal medyadan ulaştı herkese (tabii ki kart hazırladım).

Bir gün, gelen bir “mail-art bu senin yaptığın” mesajı ne uyku bıraktı bende ne de huzur… Neymiş, kimler yaparmış, nasılmış derken günü ağarttım. O derinliğe ulaşabilir miyim?

Kartlarım, 40’ıncı yılında, “Yaşama Posta” adıyla, Schneidertempel Sanat Merkezi’nde açılan sergimiz 09 Ocak 2022 tarihine kadar devam edecek.  Yolunu yolumla kesiştirenler için… Hazırız hayat! Hazırım.