Çevre ve iklim örgütü Greenpeace'in Türkiye şubesi, Türkiye’de geçen ay sonunda başlayan, kısa sürede pek çok ilde eş zamanlı şekilde yaşanan ve iki hafta süren orman yangınlarının  pek çok bölgede yol açtığı tahribatı ortaya koyan uydu görselleri paylaştı. Yangın öncesi ve sonrası görüntüleri içeren uydu fotoğrafları oluşan tahribatın boyutunu ortaya koyuyor.

Greenpeace Türkiye İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül, bu yıl Türkiye'de orman yangınlarında toplam 178 bin hektar, sadece Muğla ve Antalya'da ise 124 bin hektar ormanlık alanın yandığı söyledi. Greenpeace Türkiye’nin yaptığı açıklamada, "İklim krizine karşı toplumsal kırılganlığı önlemek, çocuklarımızı yarınlara hazırlamak için adil dönüşümlere, iklim adaleti siyasetine ihtiyacımız var. Yapabileceğimiz, yapmamız gereken çok şey var, ama çok vaktimiz yok. Bunun coğrafi, kişisel, türsel, ülkesel ve siyasal sınırları aşan, kolektif bir hayatta kalış mücadelesi olduğunu idrak etmemiz ve üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor" ifadelerine yer verildi.

Türkiye'nin gördüğü en büyük yangınlar

Yaşanan yangınların Türkiye’nin gördüğü en büyük yangınlar olduğunu söyleyen Greenpeace Türkiye İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül, 28 Temmuz 2021'de başlayıp iki hafta boyunca devam eden orman yangınlarının, Ege ve Akdeniz bölgelerindeki yaşam kaynaklarını küle çevirdiğini söyledi.

Akgül, bu yaz yaşanan yangınların Avrupa Orman Yangınları Bilgi Sistemi'nin (EFFIS) verilerine göre, 28 Temmuz- 12 Ağustos tarihleri arasında, sadece Muğla ve Antalya'da 124 bin hektar ormanlık alanı yok ettiğini belirtti. Bütün Türkiye’deki orman yangınlarında yok olan alanın ise 178 bin hektar civarında olduğunu söyleyen Akgül, bunun da 1 milyar 780 milyon metrekareye tekabül ettiğini, popüler ölçüyle de bunun yaklaşık 250 bin futbol sahası olduğunu vurguladı. Bu rakamın yine EFFIS'in verilerine göre aynı dönem ve aynı bölgede 2008- 2020 arasında ortalama yanan alanın 8 katından da daha büyük olduğunu aktardı.

Uzmanların uzun süredir Türkiye’deki ormanların karşı karşıya olduğu tehlikeye dikkat çektiğini de vurgulayan Akgül, ortalama sıcaklıklardaki artışların, havadaki nem oranının gitgide düşmesinin, sıklığı ve şiddeti artan sıcak hava dalgalarının, orman yangınları için "mükemmel koşulları" oluşturduğunu ifade etti. Akgül, "Ve 2021 yangınlarının bize gösterdiği üzere, en ufak bir tetikleyici, en ufak bir kıvılcım, önü alınamaz bir faciaya yol açabiliyor" diye konuştu.

Onur Akgül, iklim krizinin sadece küresel sıcaklık artışı ve sera etkisi nedeniyle değil ama yaşanan ve yaşanacak olan facialar nedeniyle de ülke sınırlarını önemsiz hale getirip, kader birliği yaratan bir hakikat olduğunu da vurguladı. Türkiye'nin Paris Anlaşması'nı TBMM'de onaylayarak bu mücadeledeki ciddiyetini gösterme ve tüm nüfusu iklim seferberliğine çağırma şansı olduğunu da söyleyen Akgül, bunun için elektrik üretiminde yüzde 60'lardan daha yüksek orandaki fosil yakıt bağımlılığının ortadan kaldırılması, kömürlü termik santrallerin kapatılarak yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırılması gerektiğini kaydediyor.

Greenpeace temsilcisi Akgül’e göre insanoğlu ormanları, tarım alanlarını ve su varlıklarını korumakla yükümlü. Fosil yakıta dayalı yaşam biçimi de zaten geçmiş çağların ilmi. Akgül’e göre yapılması gereken, geleceğin iklim ve çevre dostu dünyasını kurmaya derhal girişmek. Akgül, "Şehirleri ve diğer yerleşim yerlerini, uyum ve etki azaltma politikaları temelinde yeniden tasarlamaya ihtiyacımız var. İklim krizine karşı toplumsal kırılganlığı önlemek, çocuklarımızı yarınlara hazırlamak için adil dönüşümlere, iklim adaleti siyasetine ihtiyacımız var" diyor.