Enerji Bakanlığı’nca 18 Eylül’de gerçekleştirilecek olan, Ferizli’nin 7 mahallesinin yüzde 25’ini, Karasu’nun 4 mahallesinin yüzde 5’ini kapsayan Maden Arama ve İşletme ihalelerinin, bölgeyi yaşanılmaz kılacağı gerekçesiyle iptali istendi.

Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP), Batı Karadeniz Çevre Platformu (BAKÇEP) ve Sakarya Kent Çalışma Derneği'nin (SKÇD) Karasu’nun Konacık Mahallesi’nde düzenlediği basın açıklamasında, maden arama ve işletme faaliyetlerinin bölgeye vereceği zarara işaret edildi.

Enerji Bakanlığına bağlı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün açtığı ihale ile, 66 ilin 776 bölgesinde ilk adım olarak 892 bin 814 hektar alanın, maden arama ve işletme ihaleleriyle yağma ve talanla yaşamın sürdürülebilirliğini risk altına alan bir tehditle karşı karşıya bırakıldığı belirtilerek, “Bu ihalelerin yapılarak uygulanması, daha önce yapılmış ihaleler ve bunun ardından yapılacağı öngörülen ihaleler bir bütün olarak ele alındığında Türkiye’nin bir harabeye dönmesi sürecinin son dönemeci olacaktır” denildi.

Saldırı boyutuna ulaşan söz konusu faaliyetlerin artık siyasi, cinsel, mesleki ve inançsal bir farklılık içermediği ve kimseyi ayırmadığı vurgulanan açıklamada, “Bu ülkenin ayırt edici bir zenginliği olarak gördüğümüz ve bununla onur duyduğumuz tüm farklılıklarımızla adeta ulusumuzun bütünü hedefleyen bir tehdide dönüştü. Tek amaç sınır tanımaz kar hırsı ve yağma” ifadeleri kullanıldı.

KARASU VE FERİZLİ’DEKİ İHALELER
Açıklamada Karasu ve Ferizli ilçelerinde 3 bölgede şimdilik başlangıç olarak toplam 3 bin 476,82 hektarı kapsayan bir alanın, IV. Grup maden arama ve işletmeciliği için ihaleye çıkarıldığı ve ihalenin 18 Eylül 2020 tarihinde yapılacağı belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:

“Bu daha ilk adımda, Ferizli ilçemizin Ağacık, Nalköy, Sarıahmetler, Konuklu, Çiftlik, Teberik, Kuzca, olmak üzere yaklaşık yüzde 25’i, Karasu ilçemizin Konacık, Adatepe, Karapınar, Akkum olmak üzere yüzde 5 inin maden işletmeciliği olarak ruhsatlanarak, burada yaşam sürdürenlerin dışında birilerinin kullanımına, emrine sunmak demektir. Daha sonra, arama ve işletme faaliyetleri başladığında Ferizli ilçemizin hemen hemen yüzde 70'i, Karasu ilçemizin yüzde 20’si doğrudan olmak üzere, çevresel etkileri ile ve doğal alanlarımıza yönelik sürmekte olan diğer tahrip nitelikli yatırımlarla birlikte bu iki ilçemizde yaşam alanlarımızın, köylerimiz, mahallelerimiz, ilçe merkezlerimiz dahil olmak üzere tümünde yaşamın sürdürülemez hale dönüşeceği, yaşam standartlarımızın hızla düşeceği çok açıktır. Bu süreç giderek Sakarya il merkezinin Karadeniz’le bağını koparacak bir boyut alacaktır.”

“KIRK KATIR MI, KIRK SATIR MI DAYATMASI”

“Bilecik ve Bolu'daki ihalelerle birlikte Batı Karadeniz’deki 3 ilimizde ihaleye çıkarılan 15 alan 15 bin 413,9 hektara ulaşmaktadır.

Şimdi, ya bu sürece, yani yaşamımızı tehdit ederek geleceğimizi ipotek altına alacak bu gidişata bölgemizdeki, ülkemizdeki tüm yaşayanlarla birlikte dur diyeceğiz, ya da bugünden yarınlara uzanan kuşaklara sunulmaya hazırlanan kırk satır mı, kırk katır mı dayatmasına boyun eğeceğiz. Bu sürecin sorumluluğuna ortak olacağız.

ilimizde açılan bu maden arama ve işletme ihalelerinin koordinatları incelendiğinde, bu alanların çoğunlukla orman ve mera alanlarına denk geldiği, tarım alanlarının da bu alanlar içinde yer aldığı görülecektir.

Yapılması ve uygulanması durumunda bu ihalelerle birlikte yitirilecek doğal değerlerimiz asla geri döndürülemeyecektir. Yıllardır gözlemlediğimiz süreç, aylardır yaşadığımız küresel kriz bu kaçınılmaz sonucu fazlasıyla somut olarak ortaya koyuyor.”

aşağıda imzası bulunan kişi kurum ve kuruluşlar olarak, ülkemiz doğal ve kültürel değerlerinin yok oluş süreci devam ederken bu süreci geri dönülemez bir felakete dönüştürecek olan bu ihaleleri yapmayın diye bir kez daha haykırıyoruz.

“ÇALIŞMALAR DURDURULSUN”

yönetme ve bu topraklarda bugünün ve gelecek kuşakların yaşamının sorumluluğunu taşımakta olan siyasal iradeyi, bu sorumluluklarının gereğini yerine getirmeye ve bu ihaleleri iptal etmeye, bu kapsamda ülke düzeyinde sürdürülen, doğanın tahribine yol açacak tüm çalışmaları durdurmaya, dondurmaya davet ediyoruz.

Ülkemizdeki tüm siyasal partileri, yerel yönetimleri, tüm sivil toplum örgütlerini, akademik ve demokratik meslek odalarını, ticaret ve sanayi odalarını, sendikaları, vakıf ve dernekleri, çevre platformlarını, mahalle muhtarlarımızı, bu adeta yok oluş sürecinin durdurulması için yapılacak çalışmalara destek vermeye ve doğa ile barışık bir yaşam biçiminin inşası için üstün bir çaba içerisinde olmaya, bu doğrultuda atılacak adımlara sahip çıkmaya, tüm farklılıklarımızı bir yana bırakıp zenginliğimiz olarak değerlendirerek güç ve olanaklarımızı tüm diğer kesimlerle buluşturmaya, bu topraklarda yaşam sürdürecek gelecek kuşaklarımıza karşı üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye çağırıyoruz.”