Eğitim Sen Sakarya Şubesi, Yüz yüze eğitime geçilmesi için salgının belirli oranda bastırılması, okullarda sağlık riski oluşmasını engelleyecek gerekli tüm önlemlerin alınmasını ve okulların tam güvenli olarak açılması gerektiğini savundu.

Eğitim Sen Sakarya Şube Başkanı Yücel Kaçar, Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında, “Biz " Gerekli önlemler alınmadı, bu koşullarda okullar açılamaz!" dedikçe, kamuoyunda bizim (öğretmenler) yüz yüze eğitimi istemediğimiz gibi bir algı oluşturulmuştur. Kamuoyunda ki yaygın kanaatin aksine, öğretmenler uzaktan eğitimi degil, bir an önce okulların açılmasın ve yüz yüze eğitime geçilmesini istemektedir” dedi.

Eğitim Sen olarak sürecin başından itibaren eğitimin yüz yüze devam etmesi gerektiğini ısrarla vurguladıklarını, uzaktan eğitimin var olan eşitsizlikleri daha da derinleştireceğini belirttiklerini anlatan Kaçar, “ Yüz yüze eğitime geçilmesi için salgının belirli oranda bastırılması, okullarda sağlık riski oluşmasını engelleyecek gerekli tüm önlemlerin alınmasını ve okulların tam güvenli olarak açılması gerektiğini ısrarla vurgulamaktayız” diye konuştu.

ÖĞRETMENLER YÜZ YÜZE EĞİTİMDEN YANA

Eğitim Sen’in, gerekli önlemler alınmadığı için okulların açılamayacağı yönündeki görüşünü savunduklarını, ancak bunun çarpıtılarak ‘öğretmenler yüz yüze eğitimi istemiyor’ gibi bir algı oluşturulduğunu vurgulayan Kaçar, “Kamuoyunda ki yaygın kanaatin aksine, öğretmenler uzaktan eğitimi degil, bir an önce okulların açılmasın ve yüz yüze eğitime geçilmesini istemektedir. Çünkü öğretmenler bilirler ki, "akran eğitimi, sosyal etkileşim, fırsat eğitimi vb" akademik alanlar bir tarafa öğrencinin göz bebeğine bakmadan, uzaktan yapılan bilgi aktarımı asla eğitim değildir” ifadelerini kullandı.

"UZAKTAN EĞİTİM" DEĞİL "UZAKTAN DERS"

Yücel Kaçar, açıklamasında şunları kaydetti:

“Eğitim olması için; *öğrencinin öğrenciyle, öğrencinin öğretmenle, öğrencinin mekanla etkileşimi gerekir. Öğrencinin sadece akademik derslere degil, sportif, sanatsal ve kültürel etkinliklere katılması gerekir.

Mart ayında herkesin hazırlıksız yakalandığı dönemde yapılan uzaktan eğitim, elbette anlaşılır ve gerekli bir durumdu. Ancak aradan 6 ay geçmiş olmasına rağmen hiç bir hazırlık yapılmaması, olması gereken önlemlerin hiçbirinin alınmaması nedeniyle okulların açılamaması ise yönetim zaafiyetidir.

"Uzaktan ders" uygulamasının ve "kurs" adı altında yüz yüze eğitim veren özel okullarla kamu okulları arasındaki eşitsizliğin gün geçtikçe yoksulların aleyhine artması bir yana, "uzaktan ders" uygulamaları uzadıkça örgün eğitimden kopmalar çığ gibi büyümektedir.

Uzaktan ders uygulamaları, kız çocuklarının görünmeyen ev emeği sömürüsünü, çocuk işçiliği, ev içi şiddeti, çocuk istismarının ve çocukların okuldan alınmasının artışına yol açmaktadır. Okuldan alınmayanlar ise "mevsimlik çocuk işçi" olarak çalıştırılmaktadır.

Okullar çocuklara sadece bilgi aktarmak için yoktur, aynı zamanda onları emek sömürüsü, istismar ve şiddetten koruma işlevini de görür.”

BAKANLIK GEREKLİ HAZIRLIKLARI YAPMADI

“MEB, yaptığımız tüm uyarılara rağmen yüz yüze eğitim içinde, uzaktan eğitim içinde gerekli hazırlıkları yapmamıştır. MEB’in bugüne kadar öğrenci ve velilerin endişelerini giderecek, güven verici açıklamalar yapmaktan kaçınması, endişe ve kafa karışıklığını daha arttırmıştır. MEB, okulların salgına karşı her türlü ihtiyacını karşılayarak, okulları her açıdan sağlıklı ve güvenli hale getirecek önlemleri maalesef alamamıştır"

Geçen 4 hafta içinde okullara gidince ne yazık ki yüz yüze eğitime geçmeye olanak sağlayacak önlemlerin alınmadığını gördük.

Okullara ödenek ayrılmadığı için bırakın pandemiye özel önlemler almayı, her yıl sene başında rutin olarak yapılan bazı hazırlıkların dahi yapılamadığına tanık olduk. Sadece, (okul-aile birliğine bağış, kayıt parası, öğretmen/sınıf seçme parası vb.) velilerden para toplayan “merkezi” okullarda kısmen önlemler alınmış durumdadır.

Okullarda dezenfektan, sabun, yüzey temizleyicisi vb. hijyen malzemesi yeterince olmadığı gibi; okullarda yıllardır yeterli kadrolu personel olmaması ve İş-kur ve oku-aile birliği üzerinden kadrosuz, güvencesiz çalıştırılan hizmetliler de henüz işe alınmadığından temizlik yapacak personel sıkıntısı had safhadadır.

İktidar ve MEB, salgın karşısında sürekli hazır olduklarını, gerekli önlemleri aldıklarını iddia ederken, okulların açılmasına sayılı günler kala hangi somut önlemlerin alındığı belli değil. Türkiye’de okulların fiziki donanım ve alt yapısı uzun süredir yetersiz ve okulların önemli bir bölümünde yaşanan temizlik sorunları çözülmedi.

Nüfus yoğunluğu ve okulların büyük olması hastalık riskini arttırmaktadır. Okulların açılmasında 18 milyon öğrencinin yararını, fiziksel ve ruhsal durumunu, eğitim emekçilerinin ve velilerin endişelerini mutlaka göz önünde bulundurmak gerekmektedir.

SALGIN KOŞULLARINDA EĞİTİMİN SÜRDÜRÜLEBİLMESİ İÇİN ÖNERİLER

SÜREÇ YÖNETİMİ

  1. Salgının gelmiş olduğu aşama ve okullarda yüz yüze eğitimin başlamasıyla oluşabilecek risk dikkate alındığında sürecin ayrıntılı ve çok yönlü izlenmesi gerektiği açıktır. Bu gereksinimin karşılaması, eksikliklerin ve sorunların hızlı tespiti ve geçerli, uygulanabilir çözümlerin anlık olarak üretilebilmesi için mutlaka merkezi, il ve ilçe düzeylerinde “eğitim izleme kurulları” oluşturulmalıdır. Oluşturulacak olan izleme kurullarına alanda bulunan öznelerin temsilcileri, bilim insanları ve sorumluluğu bulunan kamu kurumlarının temsilcileri davet edilmelidir.
  2. Eğitimde eşitlik yoksa eğitim hak değil ayrıcalık haline geliyor. MEB planlamalarını yaparken, önceliklerini belirlerken ve bunları kamuoyu ile paylaşırken öğrencilerimizin hepsinin eşit koşullara sahip olmadığını göz önünde bulundurmalıdır.
  3. Yüz yüze eğitime geçilmesi (aşamalı, seyreltilmiş) esas hedef olmalıdır. Ancak yeni vakalar belirli bir sayının altına inmeden, salgın kontrol altına alınmadan ve gerekli önlemler tam olarak alınmadan yüz yüze eğitime geçilmesinin mümkün olmadığı kamuoyu ile açık olarak paylaşılmalıdır.
  4. Eğitim yüz yüze veya uzaktan devam etse de çocuk işçiliği temel bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Çocukların, eğitim dâhil, en temek haklarını kullanılamaz hale getirilen çocuk işçiliği öncelikle mücadele edilmesi gereken bir sorundur. Salgın koşulları çocuk işçiliğini artırma potansiyeline sahiptir. Bu konu tüm planlamalarda ve politika belirlemelerde öncelikli mücadele konusu olmalıdır.
  5. Salgın koşullarında eğitimin sürdürebilmesi için MEB yönetiminin kararlığını ortaya koyması gerekmektedir. Özellikle eğitime ek bütçe ayrılması ve ek atamalar yapılması zorunludur. Ek bütçe ve ek atama konusunda kararlı bir tutum ve gerekli girişimlerin MEB tarafından hızlıca yapılması gerekmektedir.
  6. Eğitimle ilgili pratik kararlar alınırken yerel özellikler dikkate alınmalıdır. Ancak yerel farklılıklara göre alınacak olan kararların öğrencilerin eğitim yaşantısında eşitsizlik yaratmaması en önemli koşul olmalıdır.

OKULLAR VE EĞİTİM

  1. Okulların salgın koşullarında yüz yüze eğitime aşamalı olarak dahi geçebilmesi için mutlaka ek personel istihdamına ihtiyaç vardır. Her okula bir sağlık görevlisi, ek temizlik görevlileri mutlaka atanması sağlanmalıdır. Bu atamaların mutlaka kadrolu olarak yapılması ve giderlerin veliler tarafından değil devlet tarafından sağlaması gerekmektedir.
  2. EBA destek noktalarının işlevi sınırlıdır. Okullar öğrencilerimiz için “yeni normalde” en önemli ve işlevsel kamusal alanlar olmalıdır. Öğrencinin sosyalleşmesi, arkadaşları ile bir araya gelmesi, sanatsal ve spor etkinliklerini hayata geçirilebildiği en uygun alanlar olarak okullar yeniden düşünülmeli ve buna uygun bir planlama yapılmalıdır. Gerekli düzenlemeler yapılarak, sağlıkla ilgili gerekli önlemler alınarak öğretmenler de bu sürecin parçası olabilir. Bunun için zorlayıcı kararlar değil gönüllülük esas alınmalıdır.
  3. Okulların salgın koşullarında yaşamını sürdürebilmesi için mutlaka ek bütçe sağlanması gerekmektedir.
  4. Aşamalı ve seyreltilmiş şekilde yüz yüze eğitime geçilmesinde 10 yaş altı öğrencilerle devam edilmesi gerekmektedir.
  5. Kapatılan köy okullarının acilen açılması gerekmektedir. Taşımalı eğitime koşullar el verdiği ölçüde son verilmeli, öğrenciler ikamet ettikleri yerleşim yerinde eğitime devam etmelidir. Köy okullarının yeniden açılabilmesi için gerekli öğretmen ataması acilen yapılmalıdır.
  6. Ek derslik ve okul gereksiniminin karşılanması için atıl durumda bulunan kamu binaları kullanılmalıdır. Ayrıca öğrenci sayısı belirli bir orandan az olan okullar yakın okulların kullanımına tahsis edilmelidir.
  7. Yüz yüze eğitime aşamalı ve seyreltilmiş şekilde geçilme hazırlığı yapıldığı ve uzaktan eğitimin yoğun şekilde yapıldığı bir dönemde öğretmenlere ayrıca görevler verilmemeli, uzmanlık alanları dışında görevlendirmeler yapılmamalıdır.

UZAKTAN EĞİTİM

  1. Öğretmenlerin iki ayrı platformdan canlı ders yapılması uygulaması sonlandırılmalıdır. Tek bir platformdan canlı ders yapılmalıdır.
  2. Öğretmenlere sağlanan ücretsiz internetin sadece EBA Canlı Derste kullanılabilmesi, diğer platformlarda yapılan derslerde öğretmenlerin kendi internet paketlerini kullanmaları kamu hizmetinin finansmanı açısından sorunlu bir durum oluşturmaktadır.
  3. Öğretmenlerin uzaktan eğitimde kullanacakları bilgisayar ve tabletlerin mutlaka MEB tarafından sağlanması gerekmektedir.
  4. Eğitimde eşitlik esastır. Öğrencilerin uzaktan eğitime erişimi MEB açısından çözülmesi gereken temel bir meseledir. Bu sorun çözülmeden diğer sorunlara çözüm üretmeye çalışmak gerçekçi değildir.
  5. Öğrencilerin uzaktan eğitime devamı ve ölçme değerlendirme konularında acil düzenlemeler yapılmalıdır.
  6. Uzaktan eğitime hazırlık öğretmenlerin ciddi zaman ve emek harcadığı işlere dönüşmüş durumdadır. Öğretmenlere ödenen derse hazırlık ücreti uzaktan eğitimde artırımlı şekilde ödenmelidir.
  7. Öğretmenler farklı canlı platformlar kullandığında program çeşitliliği olacak ve buda öğrenci açısından bilgisayar veya cep telefonunda uygulama yoğunluğuna neden olacaktır. Farklı canlı erişim programlarının yaratacağı güvenlik sorununu da ayrıca dikkate almak gerekmektedir. Güvenlik sorununun ortadan kaldırılması ve uygulama birliği sağlanması için okulların lisanslı bir program alması ve öğretmenlerinde onu kullanması en makul çözüm olacaktır.
  8. Uzaktan eğitimde yaşanan teknik sorunların çözümü ve destek gereksinimi olan öğretmenlere bu hizmetin verilmesi için MEB bünyesinde uzaktan eğitim merkezi açılmalı ve bu merkez 7/24 hizmet vermelidir.
  9. Öğrencilerin canlı ders uygulamalarında kameralarının kapalı kalması öğretmen öğrenci etkileşimi açısından sorun yaratmaktadır. Bu konuda yaşanabilecek olumsuzlukları göz önüne alarak bir düzenleme yapılmalı ve öğrencilerin kameraları açmaları sağlanmalıdır.
  10. Uzaktan eğitim ders içerikleri koşullara uygun şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Acil uzaktan öğretim adı verilen ve yüz yüze eğitim için hazırlanan içeriklerin çevrimiçi platformlara aktarılması ile sınırlı bir uzaktan eğitim hazırlığı öğrencilerin gereksinimine, öğretmenlerin uygulamasına uygun değildir.
  11. LGS ve YKS’de öğrencilerin yüz yüze eğitimle beraber uzaktan eğitimle verilen konulardan da sorumlu olacak olması anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir durum değildir. LGS bu sene uygulanmamalı, öğrencileri sınavsız liselere yerleştirilmelidir. Bunun sancısız ve sorunsuz olabilmesi içinde okullar arasındaki olanak eşitsizliklerinin giderilmesini şimdiden başlanmalıdır.