Öğrenci Sendikası Sakarya Temsilciliği, 17 Kasım Uluslararası Öğrenciler Günü’nde tüm Türkiye’de basın açıklaması gerçekleştirdi. “Sen, ben değil: biz başarabiliriz!” diyerek yapılan açıklamada, öğrenciler geleceksizliği hep birlikte aşmak için çağrı yaptı.

Nazi iktidarının emriyle Çekoslovakyalı 9 öğrenci ve pek çok akademisyen 17 Kasım 1939'da mahkemeye bile çıkarılmadan idam edildi, 1200'den fazla öğrenci tutuklanarak toplama kamplarına gönderildi. Daha sonra bu acı günün anısına 17 Kasım, öğrenci kuruluşlarının çabası sayesinde Uluslararası Öğrenciler Günü olarak tanındı.

Öğrenci Sendikası Sakarya Temsilciiliği'nin Eğitim Sen Sakarya Şubesi'nde yaptığı çağrıda şöyle denildi:

"17 Kasım Uluslararası Öğrenciler Günü’nü Türkiye’de öğrencilerin sorunlarına karşı mücadele sesini yükselttiği bir gün olarak tanıtmak ve kamuoyunun bu sorunlara dikkatini çekmek amacıyla bugün burada, bir aradayız.

Biz; niteliksiz bir eğitim sisteminin içinde, ezberci bir sınav sisteminde başarılı olmaya çalışan, başarılı olsa bile genç işsizliğin tarihimizin rekor seviyelerine ulaştığı ülkemizde geleceksizlik sarmalından kurtulamayan milyonlarca öğrenciyiz. Yurtdışında kuryelik yapmakla Türkiye’de avukat, mühendis, doktor olmak arasında kalan, KYK borçları bir an olsun peşini bırakmayan, yemekhanede beslenemeyen ve kalacak yeri olmayanlarız.

Bugün Türkiye’de her öğrenci, potansiyel bir işsiz adayı haline gelmiştir. Avukat olma hayaliyle okul bitirenlerin 1500 lira maaşla hukuk bürolarında çalıştığı, geleceğin sanatçılarının geçinemeyeceğini düşündüğü için okulu bıraktığı, lise öğrencilerinin sınav stresinden yaşamına son verdiği bir eğitim sistemi vardır Türkiye’nin. Bu da yetmezmiş gibi öğrenciler hakkını aradığında, “Barınamıyoruz, beslenemiyoruz, geçinemiyoruz” dediğinde ülkemizde en ağır suçları işleyenlere uygulanmayan müdahaleler öğrencilere uygulanmaktadır.

Bugün kamuoyuna duyurduğumuz 17 Kasım raporumuzda, birbirinden değerli kurumların araştırmaları ve görüşleri doğrultusunda Türkiye’de öğrencilerin hangi koşullarda yaşadığını en detaylı biçimde ele almaya çalıştık. Gerçekleri olduğu gibi anlattık, görünen yalnızca buzdağının yüzeyidir dedik. Bugünden sonra öğrencilerin hayatını daha yaşanılır kılabilecek her türlü adımın öncüsü olmak için bu rapor ile kapı kapı gezeceğiz, sorunlarımızı anlatacağız. Ve çok iyi bildiğimiz bir şey daha var ki bu sorunları başkaları değil, biz çözeceğiz.

Birbirimizden başka gidecek yerimiz, mücadeleden başka çaremiz olmadığı için Öğrenci Sendikası’nı 2019 yılının Kasım ayında kurmaya karar verdiğimizde “Hiçbir öğrenci yalnız kalmayacak!” diyerek söz vermiştik. Bir kez daha görüyoruz ki işsizliğin, yoksulluğun, geleceksizliğin karşısında yalnız olmamak dışında bir çaremiz yok. Çünkü öğrenciler kendi hayatlarını derinden etkileyen olgulara karşı mücadele etmediğinde, “Bu da gelir geçer” dediğinde kaybediyor. Eğer Melih Bulu Boğaziçi’nde karşımıza kayyum rektör olarak çıktığında sussaydık, yemekhanelerde üst üste zamlar uygulanmaya çalışıldığında sussaydık, online sınavlarda kamera ile gözetleneceğimiz söylendiğinde sussaydık bugün zaten çok az kalmış olan haklarımızın daha da azına sahip olacaktık.

Biz, kendi yaşamımız üzerinde söz hakkımız olsun diye konuşmaya devam edeceğiz. Sen, ben ile olmayacağını bildiğimiz için “Biz” olmaya, “Biz değiştirebiliriz!” demeye, bir araya gelmeye devam edeceğiz. Türkiye’nin öğrenciler için bir cehenneme dönüşmesine, yoksulluğun ve geleceksizliğin kara bulut gibi üzerimize çökmesine engel olmak için mücadeleyi yükselteceğiz.

Bugünü dünden, yarını bugünden farklı kılmak için, fark yaratmak için yürüyeceğiz.

Hiçbir sıra arkadaşımızı geride bırakmadan, yalnız bırakmadan yürüyeceğiz.

Biliyoruz, Biz değiştirebiliriz, biz değiştireceğiz!"