Sakarya Esnaf ve Sanatkarları Birliği (SESOB) Başkanı Hasan Alişan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından önceki gün açıklanan kafe ve restoranların açılması kararı için ‘Dağ fare doğurdu’ dedi. 

Bizim Sakarya Gazetesi'nden Osman Hakan Karslı'nın haberine göre, Alişan, bu işyerlerinin Ramazan ayında tekrar kapatılacağını hatırlatan Alişan, “Her zaman söylüyoruz, gereken önlemler alınsın, pandemi kurallarına uyulsun biz de işimizi yapalım. Kuralları ticaret yapmayanlar koyuyor, o yüzden de maalesef dağ fare doğurdu” diye konuştu.

Kafe ve restoranlarla ilgili alınan son kararı yorumlayan Alişan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

►“Sizler de farkındasınız. Biz turuncuyken turuncu olamadık. Devlet turuncuyken kendi yetkili kurumlarına inanmadı. Şimdi bizden kırmızı olduğumuza inanmamızı bekliyor. Biz nasıl inanacağız? Bir taraftan hastalık artıyor vaka sayıları çoğalıyor denirken işletmeler açılıyor. Şüphe ve şaibe altında alındı bu kararlar. Bizde burada çırpınıyoruz. Lüks oteller, lüks gazinolar, lüks barlar hiç yokmuş, turizm işletmelerinde bir şey olmuyormuş gibi günah keçisi olarak küçük esnaf gösteriliyor. Bu darbenin esnaf ve sanatkarlara vurulmasının doğru olmadığını düşünüyoruz” 

►“Bu mekanlar zaten akşam 19’dan sonra iş yapmaya başlayan mekanlar. Gündüz kim oluyor ki. Zaten bir alışkanlık oldu insanımızda, öğlene kadar uyuma alışkanlığı. Bir taraftan minareden ezan sesi duyunca eve git diyorsun, trafik işaretlerinde eve git diyorsun bir taraftan da akşam 19.00’a kadar açtık diye ülefe dağıtıyorsunuz. Ben bunu doğru bulmuyorum. Çünkü şöyle bir tehlike var. Kiralar, vergiler çalışacak. Önceden sığınabileceğin bir şey vardı. Mülk sahibine kapalıyım diyordun. Şimdi açıksın hem vergi vermek hem kiranı ödemek zorundasın” 

►“Doğru yaptıkları, iyi yaptıkları şeylere biz iyi diyoruz. Yüzde 50 kapasite başlangıç için iyi bir orandır. Toplu taşımada da bir dönem yüzde 50 kuralı vardı. Artık yok. Başlangıç için güzel bir oranla açılıyoruz, ancak bizim tepkimiz her şeyin sorumlusu gibi gösterilmemizedir. Parası olanlar istediği özgürlüğü yaşayabiliyor, parası olmayanın önüne de mama gibi konuluyor. Ondan sonra da ilgili kurum sahipleri, yetkililer de toplumun önemli kesimini aşağılayarak bu noktaya geliyor. Bunları görüyoruz.”