KESK Yürütme Kurulu, Memur Sen’in mutabakatıyla sonuçlanan toplu sözleşmeyi,  ‘Ölümü gösterip sıtmaya razı etme mutabakatıdır’ diye nitelendirdi.

KESK Yürütme Kurulu Eğitim Sen Sakarya Şubesi'nde düzenlediği basın toplanrtısında, bir süre önce Memur Sen'in mutabata vardığı toplu sözleşmeye ilişkin görüşlerini açıkladı. Toplantıya Genel Sekreteri Şenol Köksal, Eğitim Sen MYK üyesi: Sinan Muşlu, Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) MYK Üyesi; Tayyar Özcan, Büro Emekçileri Sendikası (BES) MYK üyesi İsmet Temel, Tüm Bel Sen MYK Üyesi  Neval Arda, KESK Sakarya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Yücel Kaçar ve Eğitim Sen Kadın Sekreteri Yasemin Hacıeyüpoğlu katıldı. 

Yapılan açıklamada, "“İktidar ve onun sendika kolunun oynadığı TİS tiyatrosu ile 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir “oldubitti” durumu ile karşı karşıya bırakıldı. AKP İktidarının 5,5 milyon kamu emekçisine ve emekliye verdiği değer de böylece ortaya çıkmış oldu” denildi. 

Açıklama şöyle:

"5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi olarak ailelerimizi de kattığımızda 20 milyonluk geniş bir kitlenin geleceğini doğrudan ilgilendiren “toplu sözleşme” görüşmeleri sonuçlandı.

Hemen baştan ifade edelim ki, bu toplu sözleşme, ölümü gösterip sıtmaya razı etme mutabakatıdır.

Bilindiği üzere KESK olarak hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifine ilişkin basın toplantımızda bugün varılan mutabakatın içeriğine ilişkin tehlikelere dikkat çekmiş tehlikenin sonuçları üzerinden de 27 Ağustos’ta yurt genelinde üretimden gelen gücümüzü göstermiş, tüm şube ve temsilciliklerde 1 günlük iş bırakma yapılmıştır.

İktidar ve onun sendika kolunun oynadığı TİS tiyatrosu ile 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir “oldubitti” durumu ile karşı karşıya bırakıldı. AKP İktidarının 5,5 milyon kamu emekçisine ve emekliye verdiği değer de böylece ortaya çıkmış oldu.

Hatırlayalım;

Masa da “yetkili” sıfatı ile oturan ve onun dönem ortağı konfederasyon 2022 için yüzde 21 maaş artışı artı yüzde 3 refah payı artı 600 TL önceki dönem kaybı talep etmiştir. Yani 2022 yılı için yüzde 39 maaş artışı talep etmişken, buna karşın 2022 yılı için altışar aylık dilimler halinde yüzde 5+ yüzde 7 maaş artışına imza atmıştır.

Yine 2023 için yüzde 17 maaş artışı + yüzde 3 refah payı tekliflerine karşılık altışar aylık dilimler halinde yüzde 8 + yüzde 6 oranına imza atılmıştır.

Kısacası iki yıl için toplamda yüzde 67,2 maaş artışı teklif eden “yetkili” konfederasyon ve dönem ortağı iki yıl için toplamda yüzde 26 oranına imza atmıştır.

Teklif ve varılan mutabakat arasında iki yıl için toplamda 41 puan fark vardır. Bunun anlamı 5,5 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin en az bir yılının çalınmasıdır.

Buna rağmen sanki büyük bir lütufmuş gibi, altışar aylık dönemlerde enflasyon farkının oluşması durumunda söz konusu farkın maaşlara yansıtılacağı ifade edildi.

Öte yandan refah payı talebi yine görmezden gelinmiştir. Bunun yerine hali hazırda sadece sendika üyesi kamu emekçilerinin yararlandığı 3 ayda 135 TL tutarındaki toplu sözleşme ikramiyesi 265 TL artırılarak 3 ayda 400 TL’ye çıkarılmıştır.

Ancak, söz konusu artıştan sendika üyesi olmayan ve 4688 sayılı yasaya göre sendika üyesi olması yasaklanmış bulunan toplamda en az 1 milyon 800 bin kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi ve iş kolu örgütlülüğü %1 in altında kalan sendikaların üyeleri yararlanamayacaktır.

Dolayısıyla yetkili sendikanın toplu sözleşme ikramiyesinde artışını refah payı talebi ile kıyaslanması veya “refah payı vermiyoruz ama toplu sözleşme ikramiyesini arttırdık” denmesinin bir karşılığı yoktur.

Ayrıca mutabakatın sunumunda Üç yıl önce bizzat AKP iktidarı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü hakkında “toplu sözleşme dönemi içinde yapacağımız çalışmaları meclise yasa haline getirilmek üzere göndereceğiz” denilmiş kimlere nasıl verileceği açıklanmamıştır.

Yıllardır kadro bekleyen, bugün sayıları beş yüz bini aşan sözleşmeli personel konusu ise “3+1 sistemi üzerinde çalışacağız” gibi net olmayan, köşeli ‘vaatlerle geçiştirilmiştir.

Kısacası 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personel konularında yine suya yazı yazılmış, milyonların beklentisi önümüzdeki dönemin seçimlerinin yatırımı olarak çıkmaz ayın son çarşambasına ertelenmiştir.

Durum ortada olmasına rağmen “çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” nutukları atılmıştır. Türkiye pandemi döneminde dünyada vatandaşlarına en az doğrudan yardım eden ülkelerin başında gelmesine rağmen, sefalet oranındaki artışlara gerekçe olarak pandemi harcamaları gösterilmesi de manidar olmuştur.

Tüm bunlardan sonra biz TİS masasında ne demiştik;

  • İnsanca Yaşamaya Yetecek Ücret,
  • Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti,
  • Temel Gelir Güvencesi,
  • Güvenceli İstihdam, Güvenli Gelecek,
  • Demokratik Adil Bir Çalışma Yaşamı,
  • Demokratik, Grevli Toplu Sözleşme,

Ülkemizde çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan gerçek enflasyonun yüzde 45’i aştığını,

İğneden ipliğe her şeye zam yağmurunun devam ettiğini,

Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makasın tam 26 puan açıldığı dolayısıyla hayat pahalılığının önümüzdeki dönemde bırakalım düşmeyi daha da artacağının açık olduğu koşullara rağmen TÜİK verilerine dayanan enflasyon açıklamalarına hiç kimsenin inanmadığını ifade ederek,

Masada;

Kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesini,

Emekli olduğumuzda maaşlarımızın yarı yarıya düşmesine yol açan ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını,

Farklı adlar altında güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesini,

“4/C’li 4/B’liler” olarak bilinen kamu emekçilerinin ek ödeme, emeklilik gibi temel sorunlarının çözümünü,

Sayıları yüz bini aşan Yardımcı Hizmetler Sınıfının yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesini,

Torpilin, kayırmanın kapısını sonuna kadar açan mülakat sitemine son verilmesini,

OHAL KHK’leri ile sorgusuz-sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevine iadesini,

İstanbul Sözleşmesinin uygulanması, 190 Sayılı ILO şiddet ve taciz sözleşmesinin onaylanmasını,

EYT Hukuksuzluğuna, Haksızlığına Son verilmesini,

Zorunlu BES kesintilerinin son bulmasını,

Kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılığın önüne geçilmesi için kadın taleplerinin kadın emekçiler tarafından görüşülmesi ve mutabakat metninde ayrı bir başlık altında yer almasını,

Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi gibi birçok talebimiz de oldu.

KESK olarak 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik dayatan bu TİS mutabakatını KABUL ETMİYORUZ!

Biz her şeye rağmen sendika-konfederasyon olmanın gereğini yerine getirmeye devam edeceğiz. Kamu emekçilerinin ve emeklilerinin hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle görevli olduğumuzun bilinci ile 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin sesi olmayı sürdüreceğiz.