Kamu emekçileri, memur ve emekli maaşlarında yapılacak yüzde 3 + enflasyon farkı oranındaki maaş artışının gerçek enflasyonun çok altında olduğunu belirterek, 2021 yılı için yüzde 3+3 olarak imzalanan toplu iş sözleşmesinin yenilenmesini istediler.

Adapazarı Kültür Merkezi önünde toplanan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri ve emekliler ile kendilerine destek veren bir grup yurttaş, yetersiz maaş artışını protesto etti. KESK üyeleri,  '% 42 Kuru Fasulye Gibi Nimetten Sayın Bizi', 'Lafla Peynir Gemisi Yürümez', "Yumurtlayamamak Bizim Suçumuz Değil % 82", "Sen Ol Bize Bakan Pek Muhterem Günebakan % 110", " 'Yalandan Kimse Ölmedi' TÜİK" ve "Kuru Ekmek Zammına Hayır % 3"  yazılı dövizlerle enflasyondaki gerçek artışa vurgu yaparak, 'İnsanca yaşamaya yetecek ücret" çağrısında bulundular.

KESK Dönem Sözcüsü Eğitim Sen Sakarya Şube Başkanı Yücel Kaçar, burada yaptığı açıklamada, "KESK olarak, tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir ücret talebine sahip çıkmaya, hayat pahalılığına, adaletsiz vergi sistemine, yoksulluk, yolsuzluk ve israf düzenine karşı emeğin haklarını korumak için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz" dedi.

Kaçar, açıklamasında şunları kaydetti:

Halkın gerçek gündemi yoksulluk ve geçim sıkıntısıdır. Diğer bütün gündemler, bu gerçeğin üstünü kapatmak için baş vurulan suni, yapay gündemlerdir. Bildiğinizi gibi 2021 yılı bütçesi, bir iktidar milletvekilinin; “Kuru ekmek bulabiliyorlar ya bakın aç değiller” söylemi üzerine tarihe “Kuru Ekmek Bütçesi” olarak geçti.

Siyasal iktidar tercihini açıkça göstermiştir. Siyasi iktidar işçilerin değil patronların tarafını tutmuştur. Hükümet patronların, büyük holdinglerin milyarca liralık vergi borçlarını bir çırpıda silerken, işçileri, emekçileri, memurları, emeklileri, esnafları ve çiftçileri Kuru Ekmek bütçesine layık görmüştür.

Gözümüzü iğneden ipliğe gelen zamlarla açtığımız, pandemi ile birlikte hayat pahalılığının, işsizliğin her geçen gün daha fazla derinleştiği bir yılı geride bıraktık. Bir yılı geride bıraktık Ancak ne yazık ki yaşadığımız sorunları geride bırakmadık. Her tarafımız adeta mayın tarlası ile çevrilmiş durumda. Bir taraftan pandemi, diğer taraftan hayat pahalılığı, geçim derdi, işsizlik…

Gittikçe ağırlaşan koşullarda zam yağmuru devam ediyor. Yeni yıla köprü geçiş ücretlerine, vergi, harç ve cezalara, temel gıda ürünlerine ve tüketim maddelerine gelen fahiş zamlarla girdik.

Siyasal iktidar halkın, emekçilerin yaşadığı dertleri, sıkıntıları çözmek yerine attığı her adımda sorun yumağını büyütüyor. Her zaman olduğu gibi acı reçete yine emekçilerin, yoksullaştırılan halkın önüne konuluyor.

Bugün TÜİK vasıtası ile açıklanan enflasyon verileri emekçilerin önüne konulan acı reçetenin, kuru ekmek bütçesinin bir parçasıdır. Milyonlarca kamu emekçisi, işçi, emekli çarşıda pazarda yaşanan gerçek enflasyonu perdeleyen rakamlarla, sahte verilerle bir kez daha açlığa mahkum edilmek istenmektedir.

TÜİK tarafından açıklanan söz konusu resmi enflasyon verilerinin kamu emekçileri, işçiler, emekliler başta olmak üzere halkın nezdinde hiçbir karşılığı yoktur. Altı yıl boyunca TÜİK başkanlığı görevini yürütmüş olan eski bir bürokrat dahi bugün TÜİK’in enflasyon, istihdam, büyüme gibi alanlarda yayınladığı verilerin artık “çok şüpheli ve tartışmalı” olduğunu ifade etmektedir. Bize göre TÜİK vasıtası ile açıklanan veriler konusunda “çok şüpheli ve tartışmalı” kavramları yetersiz kalmaktadır.

Ne yazık ki TÜİK verileri çok uzun süredir emekçi kesimlerin maaşlarını, ücretlerini baskılamanın, düşük maaş-ücret politikasının aracı haline getirilmiştir. Ali Cengiz oyunları ile takla attırılan rakamlarla çarşıda pazarda yaşadığımız gerçek enflasyon perdelenmiş, bu sahte verilere göre maaş artışı yapılan milyonlar her yıl daha fazla yoksulluğa itilmiştir.

Siyasal iktidar yıllardır bu sahte rakamların ardına saklanarak ‘ asgari ücretliyi işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik’ nutukları atmaya devam etmiştir.

Siyasal iktidarın memur kolları gibi faaliyet gösteren sözde konfederasyon ve bağlı sendikaları ise her defasında bu sahte enflasyon rakamlarının altına imza attıkları, kamu emekçilerinin hiçbir temel sorununu çözmedikleri mutabakatları “tarihi başarı” olarak yutturmaya çalışmıştır. Sonuçta hangi sendikanın üyesi olursa olsun kaybeden her defasında tüm kamu emekçileri ve emekliler olmuştur.

Yılardır sürdürülen ve artık deyim yerinde ise kabak tadı veren oyun pandemi koşullarında bile tekrar sahnelenmek istenmektedir. Pandemi ile artan hayat pahalılığını görmezden gelenler geçtiğimiz “toplu sözleşmede” Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararı ile 2021 yılının ilk altı ayı için %3 maaş artışına mahkum edilen üç milyonu aşkın kamu emekçisinin ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisinin bir yıl boyunca sefalet oranlarındaki artışlarla yetinmesini beklemektedir.

Sadece son bir yıl içinde ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan dolar 114 dolar, çeyrek altın 3 adet, gram altın ise 4,5 adet azalmıştır.

Son bir yıl içinde doğalgaz %32, elektrik %31, baklagiller %60, peynir %27, yumurta %80, ayçiçeği yağı %50 zamlanmış, köprü ve otoyol geçiş ücretlerine daha üç gün önce %26 zam yapılmıştır. Buna karşın son bir yıl içinde kamu emekçilerinin maaşlarında yapılan artış ise bugün açıklanan %4,36’lık enflasyon farkı ile birlikte sadece yüzde 14‘de kalmıştır. (2020 ilk altı aylık dilim %4 + ilk atı aylık dilim enflasyon farkı %1.75 + ikinci altı aylık dilim %4 + ikinci altı aylık dilim enflasyon farkı %4.36)

Açlık sınırının 2.600, yoksulluk sınırının 8.600 TL’yi aştığı bugünün koşullarında hiç kimsenin kamu emekçilerinin maaş artışlarında TÜİK vasıtası ile açıklanan sahte enflasyon rakamlarını dayatma hakkı hakkı yoktur.

YILLARDIR YAŞADIĞIMIZ KAYIPLARIMIZIN GİDERİLMESİ İÇİN:

  • Çoktan hükmünü yitiren, kamu emekçilerine 2021 yılı için %3 +%3 maaş artışı dayatılan “toplu sözleşme” derhal yenilenmelidir.
  • Hiç vakit kaybetmeden yapılacak toplu sözleşme ile maaşlarımız yaşanan gerçek enflasyon oranında, satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak artırılmalıdır
  • Asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır.
  • Birinci vergi dilimi %15 ten % 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlardan yapılan kesinti birinci vergi diliminde sabitlenmelidir.
  • Emekçilerin sağlık, eğitim, gıda, barınma, giyim, elektrik, ısınma giderleri için ödediği vergiler gelir vergisi matrahından mahsup edilmelidir.
  • Yoksulluk sınırı altında geliri olan hanelerin elektrik, doğalgaz, su, internet giderleri pandemi tehdidi tamamen ortadan kalkıncaya kadar Hazineden karşılanmalıdır
  • Bebek maması, bebek bezi ve ekmek, süt ürünleri, elektrik, doğalgaz, su başta olmak üzere temel tüketim maddelerinde KDV sıfırlanmalıdır.

KESK olarak, tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir ücret talebine sahip çıkmaya, hayat pahalılığına, adaletsiz vergi sistemine, yoksulluk, yolsuzluk ve israf düzenine karşı emeğin haklarını korumak için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.