Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi memurlar ile emekliler, geçen hafta imzalanan toplu sözleşmeyi satış sözleşmesi olarak nitelendirerek, sözleşmeye imza koyan sendikalar ile hükümeti protesto ettiler..

KESK Sakarya Şubeler Platformu Dönem sözcüsü Eğitim Sen Şube Başkanı Yücel Kaçar, AKM önünde yaptığı basın açıklamasında,  imzalanan toplusözleşmenin 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini,  aileleriyle birlikte  20 milyonluk geniş bir kitlenin geleceğini doğrudan ilgilendirdiğini hatırlattı. Sözleşmenin günlerdir kendilerinden adeta kaçırıldığını ifade eden Kaçar, "Hemen baştan ifade edelim ki, günlerdir bizden adeta kaçırılan,  kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin ürünü mutabakatın adı “SATIŞ SÖZLEŞMESİDİR”. Bu satış sözleşmesini imzalayan da genel Başkanının 38 Bin liralık maaşı ile gündeme gelen “yetkili sendika ve onun bu dönemdeki ortağıdır" dedi.

"OLDUBİTTİ İLE KARŞI KARŞIYA KALDIK"

Kaçar'ın basın açıklaması şöyle:

"Yıllardır birikmiş hiçbir temel sorunumuzu çözmeyen, bir iki puanlık maaş artışları ve sonraki yıllara ertelenen vaatlerle cilalanan bir teklifin mutabakatla sonuçlanmasının çok güçlü bir ihtimal olduğunu ifade etmiştik.

Ne yazık ki bugün ortaya çıkan tablo tam da budur. 

Hükümet 12 Ağustos’ta yaptığı kamu emekçileri ve MEMUR emeklikleri tarafından tepki ile karşılanan ilk teklifini yenilemek için 11 gün boyunca hiçbir adım atmamıştır.

Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinde yer alan bir konfederasyon olarak,  KESK olarak tam 11 gün boyunca, her gün, yeni bir teklifi yapılıp yapılmayacağını, yapılacaksa 4688 sayılı yasaya göre bizim de katılmamız gereken toplantının ne zaman gerçekleştirileceği konularında defalarca girişimde bulunduk Ancak 11 gündür defalarca görüştüğümüz Çalışma Bakanlığından hep aynı cevabı, “Henüz net değil” cevabını aldık. 

Kısacası 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir “oldubitti” durumu ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bu durum bile tek başına 5,5 milyon kamu emekçisine ve emekliye verilen değeri ortaya koymaktadır.

Açıklanan mutabakat ise kamu emekçilerine, emeklilere verilen değeri gösteren bir belgedir."

"TEKLİF İLE MUTABAKAT ARASINDA 41 PUAN FARK VAR"

 Ne istedi? Neye razı oldu?

Buna göre hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifin 2022 yılı için sadece 1 puan, 2023 için ise 2 puan, yani toplamda 3 puan artırıldığı mutabakat büyük kazanım,  bir başarı gibi sunulmaktadır.

Oysa bir toplu sözleşmenin başarılı olarak gösterilmesinin kriterleri açıktır. Bir toplu sözleşmede başarının temel kriteri ne talep ettiğiniz, ne aldığınız arasındaki fark ile ölçülür.

Buna göre masaya “yetkili” sıfatı ile oturanlar ve bu dönem ortak hareket ettikleri konfederasyon 2022 için %21 maaş artışı artı %3 refah payı artı 600 TL önceki dönem kaybı talep etmiştir. Yani 2022 yılı için %39 maaş artışı talep etmiştir. Buna karşım 2022 yılı için altışar aylık dilimler halinde %.5.+%7 maaş artışına imza atmıştır.

Yine 2023 için %17 maaş artışı + %3 refah payı teklifine karşılık altışar aylık dilimler halinde %8 + %6 oranına imza atılmıştır.

Kısacası iki yıl için toplamda %67,2 maaş artışı teklif eden “yetkili” konfederasyon iki yıl için toplamda %26 oranına imza atmıştır.

Teklif ve varılan mutabakat arasında iki yıl için toplamda 41 puan fark vardır. Bunun anlamı 5,5 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin en az bir yılının çalınmasıdır. 

Buna rağmen sanki büyük bir lütufmuş gibi,  altışar aylık dönemlerde enflasyon farkının oluşması durumunda söz konusu farkın maaşlara yansıtılacağı ifade edilmiştir.

Öte yandan refah payı talebi yine görmezden gelinmiştir. Bunun yerine hali hazırda sadece sendika üyesi kamu emekçilerinin yararlandığı 3 ayda 165 TL tutarındaki toplu sözleşme ikramiyesi 235 TL artırılarak 3 ayda 400 TL’ye çıkarılmıştır.

SENDİKA ÜYESİ OLMAYANLAR VE YÜZDE 1 BARAJI

Söz konusu artıştan sendika üyesi olmayan ve 4688 sayılı yasaya göre sendika üyesi olması yasaklanmış olan, polis, asker, adliye çalışanı vb. toplamda en az 1 milyon 800 bin kamu emekçisi ve 2 milyon memur emeklisi yararlanamayacaktır.

Yanı sıra Toplu sözleşme ikramiyesinden faydalanmak için sendikasının kurulu olduğu hizmet kolundaki kamu görevlisi sayısının %1'den fazlasını üye yapmış olması şartı getirilmiştir, yüzde 1 üye örgütlenmesine ulaşamamış sendika üyeleri de bu ikramiyeden yararlanamayacaktır. Yüzde 1 barajı ayrımcılıktır. Yandaş sendikaları teşvik etmektir. Sendika tekeli oluşturmaktır.

Toplu sözleşme ikramiyesinden faydalanmak için getirilen yüzde 1 barajı;

1: Sendikal haklara

2. Örgütlenme özgürlüğüne

3. Sendika seçme özgürlüğüne

4.Eşitlik ilkesine aykırıdır.

Dolayısıyla toplu sözleşme ikramiyesindeki artışın refah payı talebi ile kıyaslanması veya “refah payı vermiyoruz ama toplu sözleşme ikramiyesini artırdık” denmesinin bir karşılığı yoktur.

3600 EK GÖSTERGE

Üç yıl önce bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü hakkında “toplu sözleşme dönemi içinde yapacağımız çalışmaları meclise yasa haline getirilmek üzere göndereceğiz” denilmiştir.

Kısacası 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personel konularında yine suya yazı yazılmıştır. Milyonların beklentisi önümüzdeki dönemin seçimlerinin yatırımı olarak çıkmaz ayın son çarşambasına ertelenmiştir.

Durum ortada olmasına rağmen “çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz nutukları atılmıştır. Türkiye pandemi döneminde dünyada vatandaşlarına en az doğrudan yardım eden ülkelerin başında gelmesine rağmen, sefalet oranındaki artışlara gerekçe olarak pandemi harcamaları gösterilmesi de manidardır.

Tüm bunlardan sonra soruyoruz, bu mudur başarı?

Bu ülkede çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan gerçek enflasyon %45’i aşmıştır.

İğneden ipliğe her şeye zam yağmurunun devam ettiği,  

Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makasın tam 26 puan açıldığı dolayısıyla hayat pahalılığının önümüzdeki dönemde bırakalım düşmeyi daha da artacağının açık olduğu koşullara rağmen hiç kimsenin inanmadığı hedeflenen enflasyon rakamlarını temel alan bu mutabakatın neresi başarılıdır?

VERGİ ADALETSİZLİĞİ

 Bu mutabakatta:

Kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi yine yok.

Emekli olduğumuzda maaşlarımızın yarı yarıya düşmesine yol açan ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması başlığı yine yok.

Sözleşmeli, ücretli vb. Farklı adlar altında güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi yine yok.

“4/C’li 4/B’liler” olarak bilinen kamu emekçilerinin ek ödeme, emeklilik gibi temel sorunlarının çözümü yine yok. 

Sayıları yüz bini aşan Yardımcı Hizmetler Sınıfının yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi yine yok.

Torpilin, kayırmanın kapsını sonuna kadar açan mülakat sitemine son verilmesi yine yok.

KHK’leri ile sorgusuz-sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevine iadesi yine yok.

Kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılığın önüne geçilmesi için kadın taleplerinin kadın emekçiler tarafından görüşülmesi ve mutabakat metninde ayrı bir başlık altında yer alması yine yok.

Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi yine yok.

Mutabakatta saymakla bitiremeyeceğimiz daha pek çok temel sorunumuza ilişkin tek bir cümle bile edilmemiştir.

Sonuç olarak ortada taraflar arasında bağlayıcılığı olan bir toplu sözleşme metni değil, 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personeli durumu başta olmak üzere bilinmez bir tarihe bırakılan bir vaat-temenni metni vardır. 

KABUL ETMİYORUZ

KESK olarak 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik dayatan bu mutabakatı KABUL ETMİYORUZ!

Biz her şeye rağmen sendika-konfederasyon olmanın gereğini yerine getirmeye devam edeceğiz. Hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle görevli olduğumuz 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin sesi olmayı sürdüreceğiz.

Bu görev ve sorumluluğun bir adımı olarak tüm kamu emekçilerini kendilerine dayatılan sefalet-yoksulluk ve güvencesizlik mutabakatına karşı tepkilerini göstermek üzere KESK’e bağlı sendikalarda örgütlenmeye hep birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.

Bizleri yıllardır siyasi iktidarın ve Hakem Kurulunun iki dudağı arasından çıkacak kararlara mahkum eden mevcut sisteme karşı grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu sözleşme sistemi için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Yaşasın Sendikal Mücadele! Yaşasın KESK!"

EMEKLİLERİN TEPKİSİ

Yücel Kaçar'ın konuşmasından sonra söz alan DİSK'e bağlı Emekli-Sen Şube Başkanı Mehmet Çetin de emeklilerin perişan vaziyette olduğunu bselirterek, hükümetten bu durumun düzeltilmesini talep ettiklerini söyledi.