Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz, Türkiye basın tarihine iz bırakan en kıdemli isimlerinden Aydın Engin 2020’de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na karşı açtığı davayı kazandı.

Ankara 18. İdare Mahkemesi, 2018’deki yönetmelik değişikliği sonrası 2001’den beri sahip olduğu ‘sürekli basın kartı’ hiçbir gerekçe gösterilmeden yenilenmeyen Engin’i haklı buldu.

Dava 27 Ocak’ta hükme bağlanırken, karar Engin hastanedeyken avukatı Tora Pekin’e tebliğ edildi.

Mahkeme kararında Anayasa ve ‘hukuk devleti’ vurgusu yaptı. Danıştay 10. Dairesi'nin 21 Ekim 2021’de Basın Kartı yönetmeliğinde iptal ettiği hükümleri hatırlatan mahkeme kararında “Bu halde davalı idarenin zımni red işleminin hukuki dayanağı bulunmadığı açıktır” dedi.

Hukuk devletinin gereği olan ‘belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerinin’ idarenin keyfi hareket etmesi engellediğini ifade eden mahkeme kararında “Bu durumda hukukun genel ilkelerinden olan adalet, hakkaniyet, nesafet (insaf), müktesep (kazanılmış) hakların korunması ilkesine hem bireylerin tüm eylem ve işlemlerde devlete güven duyabilmesi ilkesini ifade eden hukuki güvenlik ilkesine, hem de idarenin yaptığı iş ve eylemlerde makul süre içerisinde hareket ederek bireylerin mağduriyetini engelleme işlevi olan hukuki belirlilik, tutarlılık ilkesine uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır” dedi.

Mahkeme ayrıca İletişim Başkanlığı’nın savunmasında Cumhuriyet’in yazar ve yöneticilerinin yargılandığı davada Aydın Engin’e verilen 7 yıl 6 aylık hapis cezasını gerekçe olarak göstermesine karşılık kararın Yargıtay’ca bozulduğunu hatırlattı.

Yargıtay’ın esastan beraat kararı istemesine vurgu yapan mahkeme ayrıca mahkumiyet veren İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının gerekçesinde Engin’in basın kartı hakkında bir hüküm kurmadığını belirtti.

“Başka bir anlatımla 18 Ocak 2019’dan itibaren hiçbir işlem tesis etmediği anlaşıldığından İletişim Başkanlığı’nın anılan iddiasına itibar edilmemiştir” dedi.

RSF: Geç de olsa...

Kararın ardından Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu “Ankara 18. İdare Mahkemesi İletişim Başkanlığı’nın geçtiğimiz günlerde 81 yaşında aramızdan ayrılana kadar sürekli basın kartını vermeyerek oyaladığı 53 yıllık gazeteci Aydın Engin’e hak verdi. Kararda, artık geç de olsa, “idarenin işleminin iptaline..” deniyor" yorumu yaptı.

Engin yaşadıklarını bianet'e anlatmıştı

Engin 2020’de konuyla ilgili önce İletişim Başkanlığı’na başvuruda bulunmuş, ancak başvurusuna yanıt alamayınca dava açma yoluna gitmişti.

İdare mahkemesine dava açtığında bianet’e konuşan Engin “51 yıllık gazeteciyim. 25 yıldır da sürekli basın kartı taşıyorum. Bu kazanılmış bir haktır. Makul bir gerekçe göstermeden hiçbir resmi kurum kartımı geri alamaz” demişti.

Engin, “Eleştirel gazetecilerin basın kartları ‘inceleme altında’ denilerek verilmemesi kazanılan bu hak karşısında İletişim Başkanlığı’nın suç işlediğini gösterir” ifadelerini kullanmış ve şunları söylemişti.

“Basın kartı gazeteciler için bir fiyaka aracı değildir. İşimizi yapmamızı sağlayan bir araçtır. İletişim Başkanlığı seneler önce kazandığım bu hakkı bana iki yılı aşkın süredir teslim etmiyor.

“Ben 51 yıllık gazeteciyim. İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un doğumundan 7 yıl önce mesleğe başladım. Aşağı yukarı da 25 yıldır sürekli basın kartı sahibiyim. Bu kazanılmış bir haktır. Bunu makul bir gerekçe göstermeden hiçbir resmi kurum geri alamaz. Ama İletişim Başkanlığı, AKP iktidarında bu hakkı benden aldı.

“Fahrettin Altun değerlendirme süreci devam eden başvuru sayısının 894 olduğunu söylüyor. İki seneden beri bu neyin incelemesi? Bize bir bahane bile sunulmuyor. Başvurularımıza cevap verilmiyor. Fahrettin Altun ve adamları benim ve benim durumumda olanların gazeteci olup olmadıklarını inceliyorlarmış. Bu bile başlı başına bir başka dava konusu olur. Ne demek inceleme? İki yıl süren inceleme 'Sizi reddettik, basın kartınızı vermiyoruz ama bunu resmen açıklayamıyoruz' demektir. Bu devletin gazetecileri engelleme yöntemidir. Benim mesleğimi yapmakta zorluk çıkartıyorlar.”