Sakarya’nın Hendek ilçesinde bir havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020’de meydana gelen, 7 kişinin hayatını kaybettiği, 127 kişinin ise yaralandığı patlamaya ilişkin, aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu 5’i tutuklu 7 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşmasının üçüncü günü başladı.

Ferizli ilçesindeki yeni cezaevi kampüsünde bulunan Sakarya Ağır Ceza Mahkemeleri Duruşma Salonu’ndaki duruşmaya tutuklu yargılanan fabrika sahibi Yaşar Coşkun'un  tutuksuz yargılanan babası Ali Rıza Ergenç C. katılmadı. Duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar ile müştekiler ve taraf avukatları hazır bulunurken salon binası içi ve çevresinde kolluk kuvvetleri geniş güvenlik önlemi aldı. Duruşmaya müştekiler, patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları ve diğer izleyiciler salgın tedbirlerine uygun olarak alındı.
Yoklama ile birlikte başlayan duruşmada beyanda bulunmayan müştekiler dinleniyor:

-Müşteki Yeliz Şahin: "Ürünlerin patlayacağını biliyorduk. Patlama muska bölümünde oldu. İş yerinde her yerimiz ilaçtı. Mesleki bir eğitim almadık. Sadece ince bir önlük ve bileklik giyiyorduk."

-Müşteki Vildan Yiğit: "Hiçbir ekipman temin edilmiyordu. Kendi evimden getirdiğim ekipmanları kullanıyordum. 

  • "Torpilin içine konulan bir ilacın çok tehlikeli olduğu ve sürtünme ile patlayabileceği söylendi. Ve ben bir aylıkken o ilaca verildim. O ilaçla ilk çalışma günümde çok korkmuştum. Üzerimizde hep baskı vardı."
  • "Çalışabileceğimiz kapasitenin üstünde ürün çıkarmamız için bizi zorluyorlardı."

-Müşteki Aynur Sürer: "Muska bölümünde çalışıyordum. Şefimiz Nuray Hanım sürekli mallar kızışıyor, patlayacak derdi. Hasan Ali ve Erşan Bey'e de hep söylerdi. Ancak, dikkate almadılar. 'Çalışan çalışsın, çalışmayan çıksın' dediler."

-Müşteki Ceyhun Toprakçı: "Fitil bölümünde çalışıyordum. Patlama yemekhanenin aşağısında oldu. Patlama öncesi Ayfer Cerrah ile Hasan Ali Bey'in tartıştığını gördüm. Ayfer Cerrah ona ürünlerde kızışma olduğunu, patlayacağını söylüyordu."

-Müşteki Duriye Doğmuş: "Ben fabrika çalışanı değilim. Tarlada çalışırken yaralandım. Başta kim varsa onlardan şikayetçiyim. Ben bu fabrikanın bir daha açılmasını istemiyorum."

-Müşteki Mervenur Yılmaz: "Merhum Halis Yılmazın kardeşiyim. Hayatını kaybeden insanların aileleriyle dalga geçer gibi ifadeler veriliyor. Bu işin doğasında var diyorlar. hiç bir işin doğasında ölüm yoktur. Abimin yaşama hakkını elinden aldılar."

  • "Herkesin yaşama hakkı vardır. Bu kadar göz göre göre ihmaller var. İhmal bir kere iki kere olur Sayın Başkan. Biz sadece abimi değil manevi olarak bütün ailemizi kaybettik."

-Müşteki Rabia Yiğit: "Volkan bölümünde çalışıyordum. Arka tarafta muska bölümü vardı alev alıyordu. Dumanlar muska tarafından geliyordu. sürekli baskı altında çalışıyorduk."

  • "Daha önce çalıştığım bir makine alev almıştı yüzüm yanmıştı. Ali Rıza bey buna rağmen beni o makine başında yine çalıştırdı. Sonra makine tekrar yandı."

-Müşteki Ömrüye Çakıcı: "Çalıştığımız bölümde makine sürekli torpil sıkıştırıyordu. Ali Rıza Bey, 60 koli çıkardıysak 70 çıkaracaksınız diye baskı yapardı."

  • "Önlük ve maske kullanıyorduk. Koruyucu ekipman yoktu. Patlamadan kaçarken bile ayağımdaki terlik fırladı, çıplak ayakla koştum."

DAVADAN ÇEKİLMEMİZ İÇİN PARA TEKLİF ETTİLER

-Müşteki Kadriye Cinoğlu: "Merhum Sabahattin Tepeçınar'ın kardeşiyim. Kaçak olarak muskaların kağıtlarını yapılması için eve gönderiyorlardı.Kağıt bitince, Yaşar Coşkun abimin kağıtları çaldığı imasına bulunmuş ve siz şerefsizsiniz çalarsınız demiş."

  • "500.000,00-TL teklif ettiler davadan vazgeçmemizi istediler. Üç ay sonra benim diğer abim covidden öldü. Biz kardeşimizi asla satmayız dedik. Biz bu davadan asla vazgeçmeyiz. Ölümüne kadar bu davadayız."
  • Müşteki Kadriye Cinoğlu ifadesinin ardından fenalaştı. Sağlık ekiplerince duruşma salonunda çıkartıldı.

-Müşteki Adem Taner Tepeçınar: "Merhum Sabahattin Tepeçınar'ın oğluyum. Volkan bölümünde çalışıyordum. Orada denetim olduğunda genel bir temizlik oluyordu. Volkan ve Press bölümünün kapıları kilitleniyordu.Giyilen önlükler çok basit, maskeler kirli yetersizdi."

-Müşteki Gülçeray Martin: "Muska bölümünde çalışıyordum. Muskaları kurutmak için güneşe seriyorlardı. Patlayacak dediğimizde siz işinize bakın diyorlardı. En sonunda patladı."

SOMA DAVASI İLE AYNI

-Müşteki Vekili Can Atalay: "Bu Dosya işçilere insan muamelesi yapılması davasıdır. Soma davası ile bu dava aynı. Sonuç öngörülüyor. Sadece ölecek işçi sayısı ile ilgili hesap yapılıyor."

  • "Bu dosya olası kast ile insan öldürme dosyasıdır. Bu iş yerinde çalışmadıkları zaman başka bir iş yerinde iş bulmayacakları her seferinde gözlerine sokuldu."
  • "Biz (diğer müştekiler vekillerini göstererek) adil yargılanma hakkı mücadelesi verdik. Her işçiye insan muamelesi yapılmadığı an bizim dişimize dokunur gibi feveran edeceğiz."
  • "Biz bu yargılanma uzamasın tutuk tartışması yapılmasın istiyoruz. Ceza verilmesini istiyoruz."
  • "Bizim en büyük isteğimiz bu duruşma salonunda işçilere insan muamelesi yapılmasıdır. Duruşma düzeninin sağlanması kamu düzenine ilişkin bir görevdir."
  • "Duruşma esnasında belgeler sunuldu. Bu belgeler, ceza yargılaması usulüne uygun şekilde sunulmadı. Bu belgelerin hiç biri tahliye gerekçesi değildir."
  • "1.50 boyunda Ayşe Tepeçınar'ın ifadesi dinlenirken Sanık Yaşar Coşkun, 1.80 boyunda dalyan gibi yaklaşık 20 küsür tane jandarma tarafından korundu."
  • "Delil gizlendiği kuşkusuz, hiyerarşi kuşkusuz. Ali Rıza bey vertigoymuş ve 2 gündür duruşmaya gelmedi. Ben de tanımlı vertigoyum.Bugüne kadar hiçbir işimi aksatmadım. Duruşmaya gelmemesi açıkça tutuk sebebidir."
  • "Pervane için 12-13 bin lira masraf yapmayan işverenler; 7 işçinin ölümünü, 127 işçinin yaralanmasını kararlaştırıyor
  • "Bu insanlar fındıklığa kaçarak canını kurtarmış. Ruhsat alınırken yapılan sığınak nerede?"