Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS), Sayıştay raporlarına göre Karasu-Adapazarı demiryolu hattında ihale bedelinin 3 katına varan hak ediş ödemesi yapıldığı, kamunun zarara uğratıldığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

İstanbul Kartal Anadolu Adliyesi'nde basın açıklaması yapan BTS Merkez Yürütme Kurulu, Sayıştay raporlarına rağmen savcılıkların res'en işlem yapmadığının, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın da soruşturma yürütmediğinin belirlendiğini ifade ederek, "Devletin göz göre göre zarara uğratılmasına ve bu gerçekler, Sayıştay tarafından açıklanmasına rağmen, sessiz kalınması kabul edilemezdir. Bu yüzden demiryollarında örgütlü olan sendikamız Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası(BTS) toplumsal sorumluluk göstererek, bugün itibariyle, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunmuştur. Aynı sorumluluğu ve duyarlılığı, başta adli makamlar olmak üzere, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından da beklemekteyiz" dedi.

825 MİLYON LİRAYA İŞİN YÜZDE 23'Ü...

BTS Merkez Yürütme Kurulu'nun açıklaması şöyle:

Bilindiği üzere, 02 Kasım 2010 tarihinde, Adapazarı-Arifiye arasındaki demiryolu hattı ile Sakarya/Karasu’da mevcut bulunan liman ve sanayi tesisleri arasında bağlantıyı sağlayacak olan, 73 km. uzunluğundaki “Adapazarı-Karasu Limanları ve Sanayi Tesisleri Demiryolu Bağlantısı Alt Yapı İnşaatı işinin” ihalesi yapılmış, 05 Nisan 2011 tarihinde de yaklaşık 320 milyon TL bedel üzerinden ihaleyi kazanan firma ile sözleşme imzalanmıştı.

Aradan geçen 10 yıllık süreçte, Sayıştay tarafından yapılan denetimlerde; birçok usulsüzlük, mevzuata aykırı uygulamalar, kamuyu zarara uğratma ve ihale bedelinin 3 katına varan hukuk dışı hak ediş ödemesi vb. birçok şey rapor altına alınmış ve 2017, 2018 ve 2019 Sayıştay raporlarında bu hususlar belirtilmişti.

Özellikle 2019 Sayıştay raporunda;  “İdare tarafından 24.12.2018 tarihinde düzenlenen 11 nolu kesin hak ediş ve kesinleşmiş yargı kararları sonucunda yükleniciye fiyat farkları dahil toplam yaklaşık 825 milyon TL ödeme yapılmış olunmasına karşın, mevcut işte gelinen son durum itibarıyla sadece 20 kilometreden az bir alanda zemin ıslah çalışmalarının tamamlanabilmiş olduğu ve işin fiziki gerçekleşme oranının ancak %23 mertebesine gelebildiği anlaşılmıştır” ifadelerine yer verilmişti.

750 TAKVİM GÜNÜNDE 320 MİLYON LİRAYA TAMAMLANACAKTI

Halbuki, yer tesliminin yapıldığı 20 Nisan 2011 yılından itibaren 750 takvim günü içerisinde, 73 km. uzunluğundaki bu çift hatlı demiryolu altyapı inşaatının üzerindeki köprüler, viyadükler ve diğer sanat yapıları ile birlikte 320 milyon TL’ye yaptırılması şartı var idi. Ancak Sayıştay raporunda da belirtildiği üzere; kamu ihale mevzuatına ve işin sözleşmesine aykırı biçimde, 2013 Mayıs’ında bitmesi gereken bu iş hem tamamlanmamış, hem de ihale bedelinin hemen hemen 2,5 katı oranında üstüne çıkılmış ve yapılan bunca usule aykırı ödemeye rağmen, işin sadece %23’ü gerçekleşmiştir.

Sayıştay raporunda; “normal şartlarda, sözleşme bedeli içinde veya mevzuatın öngördüğü yasal iş artışı sınırları dâhilinde tamamlanamayacağı anlaşılmış olmasına rağmen, sözleşme bedeli tamamlandıktan sonra tasfiyesine gidilmesi gerekirken, İdare tarafından yüklenicinin sözleşme bedeli tamamlandıktan sonra dahi iş artışı yapıldığı” tespit edilerek, bu yolla devletin nasıl zarara uğratıldığı açıkça gözler önüne serilmiştir.

Sayıştay’ın yaptığı bir diğer önemli tespit ise; “geçici kabul heyetindeki 5 kişiden 4’ünün, aynı zamanda kontrol teşkilatında da olmasının, mevzuata aykırı ve etik dışı olması ve bunun ciddi şaibeler yarattığı” gerçeğidir.

BELEDİYENİN YIKTIRDIĞI KÖPRÜ AYAĞI

Öte yandan, söz konusu demiryolu için Karasu’da yapılan köprü ayağı, belediye tarafından mahkeme kararıyla trafiği engellediği gerekçesiyle yıkılmış olup, bu da devletin zarar hanesine yazılmıştır.

Tüm bu usulsüzlükler ve devletin zarara uğratılması konuları ve yaşananlar, geçtiğimiz günlerde tekrar yerel ve ulusal basına yansımıştı. Sözcü gazetesinin 03 Aralık 2020 tarihli manşet haberine göre ise; ihaleyi alan firmanın ortağı AKP’den milletvekili aday adayı olan bir kişi idi.

Gerek basına yansıyan bu haberler, gerekse de özellikle son 3 yıldır Sayıştay raporlarında, usulsüzlükler ve devleti zarara uğratma suçları açıkça belirtilmesine rağmen, bugüne kadar konuyla ilgili Savcılıkların re’sen işlem yapmadığı, konuyla ilgili bir dava açılmadığı anlaşılmıştır.

Aynı zamanda konunun “yürütme anlamında” 1.derecede muhatabı olan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın hiçbir idari tahkikat yürütmediği ve konuyu yargıya götürmediği de anlaşılmaktadır.

Devletin göz göre göre zarara uğratılmasına ve bu gerçekler, Sayıştay tarafından açıklanmasına rağmen, sessiz kalınması kabul edilemezdir. Bu yüzden demiryollarında örgütlü olan sendikamız Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası(BTS) toplumsal sorumluluk göstererek, bugün itibariyle, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunmuştur. Aynı sorumluluğu ve duyarlılığı, başta adli makamlar olmak üzere, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından da beklemekteyiz.