Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Türkiye'de kişi başına düşen su miktarının giderek azaldığını belirterek, "Büyük kentler giderek susuzlukla daha fazla yüzleşecek" dedi.

Prof. Dr. Şükrü Ersoy, twitter hesabından yaptığı paylaşımda su yönetimi konusunda uyarılarda bulundu. Yüzeydeki su potansiyelinin azalma nedenlerinden en önemlisinin artan sıcaklıklarla birlikte yüzey sularındaki buharlaşma olduğunu ifade eden Ersoy, bunun yeraltı barajlarıyla önlenebileceğini kaydetti.

Ersoy paylaşımında şu görüşlere yer verdi:

  • Su nedeniyle Mavi Gezegen denilen dünyada tatlı suların miktarı tüm suların %3'ü kadar. Suyun önemli bir kısmı buzul, toprak nemi, yeraltı ve yüzey suyu olarak tutuluyor. Kullanılabilir tatlı su kabaca %1'den az. Küresel iklim değişimi kuraklık ve su kıtlığını arttırıyor.
  • Su Yönetimi giderek daha önem kazanıyor. Su kıtlığı yaşayan ülkelerde kişi başına düşen su 1000 tonun altında iken Türkiye'de kişi başına düşen su miktarı 1500 ton olup bu rakam giderek azalıyor. Büyük kentler giderek susuzlukla daha fazla yüzleşecek.
  • Tarım, hayvancılık, atık su kullanımı her zamankinden daha iyi yönetilmelidir. Yüzeydeki su potansiyelinin azalma nedenlerinden en önemlisi de artan sıcaklıklarla birlikte yüzey sularındaki buharlaşmadır. Mevcut suların %30-40'ı buharlaşmayla birlikte atmosfere karışmaktadır.
  • Azalan yağışlarda mevcut yüzey sularının buharlaşmasının önlenmesi bir çare olabilir. Peki bunu nasıl yapacağız? Bizden önce yaşayan insanlar bu suyu koruma teknikleri uygulamışlar. Yeraltı sarnıçları, Orta Asya'daki Kariz ve kanatlarla ya da İran'daki yatay kanallarla.
  • Modern çağda ise bunun belli başlı yolları var. Sözgelimi, yeraltı barajları gibi. Barajların yüzeyde olmasına alışkın olduğumuzdan bu kavram başlangıçta şaşırtıcı gelebilir. Bu yolla yağışlar yeraltında biriktirilerek insanlığın faydasına sunulabilir.
  • Yeraltında depolama işi yeni kavram değildir aslında. İnsanoğlu bozulmasın diye yiyeceklerini bile yeraltında saklayabilmiştir. Hatta nükleer artık, kanalizasyon, petrol, doğalgazın da yeraltında depolanması sağlanabilmektedir.
  • Yeraltı barajları yardımıyla suyun depolanması farklı yöntemlerle yapılabilir. Gerekli olan yer katmanlarındaki gözenek ve boşluklardır. Sözgelimi, Afrika'da yeraltındaki kum gözenekleri kullanılarak kum barajları yapılmaktadır

  • Yeraltı barajlarının avantajları: Buharlaşma engellenir, yüzey barajlarındaki gibi toprak kayıpları olmaz, çevresel felaketler yaşanmaz, mikrobik etkilerden uzaktır, su kalitesi iyidir, akarsu akışı üzerinde etkisi sınırlıdır, yağışlarla yenilenebilir