Sağlık alanındaki emek-meslek örgütleri COVID-19 aşısındaki son gelişmeleri, Türkiye’deki aşı belirsizliğini ve son olarak “Acil Kullanım Onayı”na (AKO) ilişkin Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe giren yönetmelik değişikliğini 18 Aralık 2020’de çevrimiçi bir basın toplantısı ile değerlendirdi.

Basın toplantısına Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, II. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut ve Merkez Konseyi üyesi Doç. Dr. Deniz Erdoğdu ile Türk Dişhekimleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık-İş Sendikası, Türk Hemşireler Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği temsilcileri katıldı. 

Sağlık emek-meslek örgütleri adına Dr. Şebnem Korur Fincancı tarafından okunan basın açıklaması şöyle:

Aşı Uygulaması Etik İlkeler Işığında, Adil Koşullarda, Ücretsiz Yapılmalıdır

Aşı tartışmaları devam ederken, aşı üreticisi olan bir firma ürettiği aşı için ABD’de "FDA Acil Kullanım İzni” alıp Faz 3 çalışmasını yayımlamış, Faz 3 aşamasındaki diğer aşılar da ara değerlendirme raporlarının olumlu sonuçlarını dünya ile paylaşmıştır.

Sağlık Bakanı Türkiye’de aşı çalışmalarının 16 adet olduğunu bunlardan birinin Faz 1 çalışmalarını tamamlayarak, 25 Aralık 2020 tarihinde Faz 2’ye geçileceğini, Nisan ayında da Faz 3 çalışmalarının başlayacağını duyurmuştur. Faz 1 çalışma sonuçları henüz bilimsel bir dergide yayınlanmadığı gibi, tüm faz çalışmalarından sonra aşı onaylanırsa, hangi GMP (iyi üretim uygulamaları) koşullarında, milyonlarca doz üretileceği de belirsizdir. Zamanında dünya ölçeğinde aşı üretim ve dağıtımı yapabilen Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün bilimsel gelişmelere uygun şekilde yenilenmeden atıl bırakılıp, ardından kapatılmış olmasının sıkıntılı sonuçları bugün ortadadır.

Türkiye’de aşı temini, aşı testlerinin yapılıp onaylanarak kullanıma girmesine kadar olan tüm bu süreçte, Sağlık Bakanlığı’nın kamuoyunu şeffaf bir şekilde bilgilendirmesini talep ettik. Ancak Türkiye’ye getirilen aşıların hangi ülkeden, kaç milyon adet alınacağı ve uygulamada sağlık örgütlenmesinin nasıl oluşturulacağına dair belirsizlik hâlâ sürmektedir.

Aşı uygulama süreçlerinde çok yönlü bir programlama yapılmaması halinde karşımıza çıkacak sorunlar şimdiden öngörülmektedir. TTB Aile Hekimliği Kolu yaptığı bir açıklamayla ASM’lerde uygulama için yeterli sayıda hemşire bulunmadığını, 27 bin aile hekimliği biriminin 3 bininde aile hekimi, 5 bininde hemşire olmadığını duyurmuştur. Bu koşullarda öncelik sıralamasında aşı olacak sağlık çalışanlarına aşıyı ulaştırmak olanaklı olsa da, 65 yaş ve üzeri bireylerle, eşlik eden kronik rahatsızlıkları (KOAH, astım, hipertansiyon, obezite vb.) olan yurttaşlarımıza, mevcut koşullarda aşının nasıl ulaştırılacağı endişe yaratmaktadır.

COVID-19 aşılama sürecinde hapishanelerde, göçmen kamplarında, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde, kadın misafirhaneleri ve benzeri sosyal hizmet kuruluşlarında toplu yaşamak zorunda kalan örselenebilir/dezavantajlı bireylerin aşı erişiminde yaşayacağı eşitsizlikler de ayrıca kaygıya yol açmaktadır.

Bu belirsizliklerin en kısa sürede Sağlık Bakanlığı tarafından giderilmesi, kamuoyuyla, sağlık emek ve meslek örgütleri ile paylaşılması, yurttaşlarımızın endişesini gidermek ve pandemiyle mücadelede başarı şansını artırmak için zorunludur. Aşının pandemide sağlık sisteminde yaşanan sorunlara hızlı çözüm olamayacağı, daha etkili salgın yönetiminin kaçınılmaz olduğu bilinerek, aşılama programları da dahil olmak üzere sağlık emek meslek örgütlerinin önerileri uygulanmalı ve gerekli önlemler derhal alınmalıdır.

Bugün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”te “Ruhsatlandırmaya esas etkililik, güvenlilik ve kalite ile ilgili kapsamlı verilerin henüz sağlanamadığı aşılar için bu veriler sağlanıncaya kadar Kurum tarafından AKO verilebilir” ifadesi yer almıştır. Burada ilgili kapsamlı verilerin neler olduğu açık ifade edilmeli, ucu açık bir açıklama ile kapsamlı olmayan veriler Faz 3’e başlamış ama hiç veri üretmemiş klinik faz çalışmalarına genişletilerek kullanılmamalıdır. TİTCK’nin hangi verileri yeterli bularak AKO uygulayacağı belirsizdir. Bu da toplumda aşı olma konusunda bir endişe yaratacaktır.

Sağlık Bakanlığı’na buradan sesleniyoruz.

Pandemi yönetimine katkı sağlayacak sağlık emek meslek örgütlerinin taleplerine rağmen Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu dahil hiçbir sürece katılmaması, doğru ve hızlı veri paylaşımı yapılmaması, salgın yönetimine karşı toplumda bir güvensizlik yaratmıştır. Aşı uygulama süreçlerinde de aşılamaya karşı tereddütlerin giderilmesi açısından tüm bileşenlerin katılımı ile çalışılmasının kaçınılmazlığı ortadadır. Doğru bir süreç ve sağlık sisteminin yeniden toplum sağlığı temelinde düzenlenmesi gerçeği unutulmadan pandeminin önlenmesinde en önemli basamaklardan biri olan aşılama hizmetleri şeffaf, mali kaygılardan uzak, paylaşımcı, katılımcı olarak yönetilmelidir.

Sorunlar yumağını büyütmemek adına uyarılarımızın dikkate alınmasını, aşıya erişilebilirlikte etik ilkelere uygun ve adil bir süreç işletilmesinin sorumluluğunuz olduğunu hatırlatıyoruz.