Sakarya Kent Çalışma Derneği’nin (SKÇD) pandemiden bu yana yaptığı ilk toplantıda, Karasu’daki kıyı erozyonunakarşı alınacak önlemin dalgakıranla sınırlı kalmaması gerektiği belirtildi ve Kaynarca’da kurulacağı söylenen Kimya OSB’nin bölgeye büyük zarar vereceği belirtildi.

Toplantıda, Akyazı Bıçkedere’de, mahkeme kararıyla su şişelemesi yasaklanan firmanın, kaynaklardan su taşıdığı boruları kaldırması için hukuki girişimde bulunulması yönünde görüş belirtildi.

Serdivan Chicken Land’da iki yıl aradan sonra yapılan toplantıda son dönem tantışılan konular ele alındı.

KIYI EROZYONU

Karasu’daki kıyı erozyonu nedeniyle denizin artık evlere, yola dayandığı belirtilerek, bu duruma yeni dalkıranlar yapılarak önlem alınmaya çalışıldığı anlatıldı. 32 Evler bölgesinde yapılması planlanan dalgakıranların sorunu tamamen çözüp çözmeyeceğine ilişkin endişelerin dile getirildiği toplantıda TMMOB’un 2012 yılında İhsaniye Mahallesi Muhtarlığı’nın isteği üzerine hazırladığı rapor hatırlatıldı.

Raporda, kıyı erozyonunun nedenlerinin başında Karasu Limanının geldiği,  ancak Sakarya nehri üzerinde kurulan barajların, kum midyesi avcılığının ve yapılaşmanın diğer nedenler olduğu yönündeki bilimsel tespitlerin, çözüm aşamasında mutlaka değerlendirilmesi gerektiği savunuldu.

KİMYA OSB

Kocaali’de kurulacağı söylenen, ancak tepkiler üzerine vazgeçilen Kimya İhtisas OSB’nin Kaynarca-Yenikent arasındaki Karma Sanayi içinde kurulacağı ilişkin iddiaların da değerlendirildiği toplantıda, Kimya OSB’nin bölgeye getireceği zararlar konuşuldu. Yetkililerin Kimya OSB iddialarını reddetmesine karşın, SATSO Yönetim Kurulu Başkanı Akgün Altuğ’un, ‘Her sektörün içinde kimya vardır” şeklindeki sözlerine işaret edilerek, Kİmya OSB’ye karşı mücadele kararı alındı.

KAZAN: DAVA AÇILMALI

Toplantıda, Akyazı Beçkedere’deki kaynaklardan alınan suyu şişeleyip satan firmaya karşı kazanılan hukuk zaferine rağmen, fabrikanın kaynaklardan su taşımak için kullandığı boruların kaldırılmayışına tepki gösterildi. Bu durum, söz konusu bölgede yeniden su şişelemeye başlamak için fırsat kollandığının göstergesi olarak yorumlandı.

SKÇD Başkanı Av. Zafer Kazan, bu duruma tepki gösteren Ahmediye Bıçkıdere Küçücek ve Salihiye Mahalleleri Bıçkıdere Havzası Doğal Yaşamı Koruma Derneği’nin bu konuda dava açarak, söz konusu altyapının kaldırılmasını isteyebileceğini vurgulayarak, Bıçkıdere halkıyla dayanışma içinde olacaklarını söyledi.

TMMOB kıyı erozyonuna karşı  neleri önerdi?

TMMOB’nun kıyı erozyunuyl ilgili raporunun öneriler bölümünden:

Kıyıların korunması ve geliştirilmesinde uygulanan yöntemler; kıyı koruma yapılarının kullanıldığı direk yöntemler ile olaya direkt müdahalelerin yapılmadığı dolaylı yöntemlerdir.

Direkt yöntemler sahillerin yok olmasını önlemek ve arkalarındaki kıyı şeridini korumak için kullanılan kıyı duvarları, mahmuzlar ve açık deniz mendirekleri gibi bir yapı inşa ederek, doğanın sebep olacağı olumsuzlukları durdurmak ya da davranışa neden olmaktır.

Dolaylı yöntemler; 

-Doğaya tepki doğuracak bir yapısal çözüme gitmeden, mümkünse doğanınkendi davranışı içinde çözüme gitmek,

-Kıyı sisteminden alınan malzemenin beslenerek yenilenmesi,

-Kıyı sisteminin ani değişimiyle ortaya çıkan olumsuzlukların giderilmesi

-Kıyılardan malzeme alınmasının önlenmesi,

-Kıyı yapılarının ihtiyaca göre, kontrollü planlanması,

-Liman, barınak ve diğer yapıların bir tarafında depolanmış olan malzemenin diğer tarafa taşınması, 

-Suni kumlamalar yapılması olarak ifade edilebilir.

Kıyı korumasında esas olan direkt ve dolaylı yöntemlerin beraber kullanılarak sonuca gidilmesidir.

KAÇINILMAZ SON

Bu seçeneklerden herhangi birini uygulamak için, yerine getirilmesi gereken 40 koşulun yer aldığı, erozyonun önlenememesi durumunda Acarlar 

Longozu’nun büyük bir tehdit altında vurgulanan raporun son sözünde ise şöyle deniliyor:

“Nehirler üzerine yapılan barajlar, madencilik faaliyetleri adı altında gerçekleştirilen düzensiz, kontrolsüz kum alımı ile liman, dalgakıran gibi diğer kıyı kullanımlarının ‘beklenen sonucu’ kıyı aşınmasıdır.  Bu sürecin doğal olarak ortaya çıkardığı çevre felaketi, yanlış yapılaşmayla birleştiğinde maddi kayıpların artması kaçınılmaz olacaktır. Maddi kayıpların yanında, değerini ölçme  imkanı olmayan geleceğimizin garantisi olan insanlığın ortak mirası doğal alanların kaybının telafisi mümkün olmadığı da unutulmamalıdır.”

“BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM”

“Bu nedenle kıyı kesiminin oluşumunda ve kıyı kesiminin devamlılığının sağlanmasında birinci derece rol oynayan Sakaya Nehri’nin havza bütünde ele alınması zorunluluktur. Aynı zamanda planlama yaklaşımı olarak , kıyı alanının gerisindeki etkileşim öblgesinin deni bölgesi ile birlikte değerlendirildiği bütüncül bir yaklaşımın, ‘bütünleşik kıyı alanı yönetimi’nin benimsenmesi planlamanın ve mühendisliğin gereğidir.”