Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) bugün bir kez daha "acil gündem maddesi" olarak Türkiye'yi görüştü. AKPM’nin Strasbourg’daki genel kurul toplantılarında tartışılan "Türkiye’de Demokratik Kurumların İşleyişi" başlıklı rapor ve beraberindeki karar tasarısı 16’ya karşı 89 oyla kabul edildi, oylamada 23 parlamenter çekimser kaldı. AKPM’nin Türk ve Azeri üyeleri karara karşı oy kullanırken, Rus ve Sırp üyeler çekimser kalmayı tercih etti.

AKPM Türkiye raportörleri, İsveçli parlamenter Thomas Hammerberg ve İngiliz parlamenter John Howell tarafından hazırlanan rapor ve karar metninde Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, parlamenter dokunulmazlığı, yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü konuları ön plana çıkarıldı. Ankara’ya Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülükleri bir kez daha hatırlatıldı.

Genel kurul oturumunun Türkiye'deki son gelişmeler nedeniyle düzenlendiğini belirten raportör Hammerberg, HDP’nin kapatılmasına yönelik girişimin "kaygı verici" olduğunu söyledi. İfade özgürlüğü alanındaki sorunlar, sivil toplum kuruluşlarının serbestçe çalışabilmesi ve gazetecilerin sorunlarını gündeme taşıdı. Raporla "Türkiye’yi cezalandırmak" veya "teröre destek vermek" gibi niyetleri olmadığını dile getirdi. 

Diğer raportör John Howell ise Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ve yargı bağımsızlığı sorununa değindi. Sözleşmeden çekilmeyi "kötü bir karar" olarak değerlendirerek, "Ankara’nın bu kararı yeniden değerlendireceğini umduğunu" söyledi.

Siyasi gruplar görüş birliğinde

AKPM’nin sayıca en büyük grubu olan "Sosyalistler, Demokratlar ve Yeşiller" adına konuşan Alman parlamenter Frank Schwabe, Türkiye’nin "kötü bir yolda" olduğunu savundu. Böyle devam etmesi halinde Avrupa Konseyi’nden dışlanmaya kadar gidebilecek bir sürecin başlayabileceği uyarısında bulundu.

Hristiyan Demokrat Grup adına konuşan Alman parlamenter Andreas Nick, Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülükleri olduğunu, bunların başında AİHM kararlarının geldiğini hatırlattı. Türkiye'nin "bu şekilde devam etmesinin kendi stratejik çıkarlarına da aykırı olduğu" görüşünü ifade etti.

Liberal Grup adına söz alan Danimarkalı parlamenter Gyde Jensen, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ve parlamenter dokunulmazlığı konularında kaygıları olduğunu belirtti. Buna karşılık Ahmet Altan hakkındaki son tahliye kararının "AİHM’nin ne denli yararlı olduğunu bir kez daha gösterdiğini" söyledi.

Birleşik Avrupa Solu (Komünist Grup) adına konuşan HDP milletvekili Hişyar Özsoy ise Avrupa Konseyi’ni Türkiye hakkında sıradan kararlar yerine daha etkin önlemler almaya çağırdı. Türkiye’nin diğer üye devletlere "kötü örnek olabileceğini" ileri sürdü.

Türk heyeti başkanı İstanbul Sözleşmesi'ni savundu

Oturumda söz alan AKPM Türk heyeti başkanı AKP milletvekili Ahmet Yıldız ise "İstanbul Sözleşmesi yanlısı olduğunu" söyledi. Yıldız, bununla birlikte, ülkeleri sözleşmeyi henüz onaylamamış Avrupalı parlamenterlerin Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesini eleştirmelerinden yakındı. Yıldız, karar metninde terörle mücadele, yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü konularında kullanılan kimi ifadelerin kendileri açısından "sorunlu" olduğunu da belirtti.

Kararla ilgili nihai oylama öncesinde AKPM’nin AKP ve MHP’li üyelerinin, "HDP hakkındaki kapatma davası girişiminin MHP’nin talebi üzerine başlatıldığı" ifadesinin metinden silinmesi, PKK için "terör örgütü" ifadesi kullanılması ve "Gülen Hareketi" yerine "FETÖ terör örgütü" ibaresinin benimsenmesi için sundukları değişiklik önergelerinin tamamı oy çoğunluğuyla reddedildi.

Kararda neler var?

Kararda Ankara’nın, kısaca "İstanbul Sözleşmesi" olarak bilinen "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi"nden çekilme kararı Türkiye için "gerileme", Avrupa Konseyi için ise "çok taraflı işbirliğinin zayıflaması" olarak değerlendirildi.  Türkiye’nin bundan böyle sözleşmeye taraf ülkeler arasındaki uluslararası işbirliğinden yararlanamayacağı ve sözleşmede tanımlanan suçlara ilişkin konularda cezai işbirliği talebinde bulunamayacağı hatırlatıldı.

Avrupa Konseyi tarihinde bir ilk olan bu yeni gelişmenin "demokratik toplumlarda uluslararası antlaşmaların feshedilmesini düzenleyen normlarla ilgili düşünsel bir çalışma gerektirdiğini" belirten AKPM, bu amaçla Avrupa Konseyi’nin anayasal konularla ilgili uzman organı Venedik Komisyonu’ndan "Avrupa Konseyi sözleşmelerinin onaylanma ve feshedilmelerini düzenleyecek koşullar hakkında karşılaştırmalı bir çalışma ve yönlendirici ilkeler hazırlamasını" istedi.

Parlamenter dokunulmazlığı

Siyasi partiler ve parlamenter yaşamın demokrasi için önemine atıf yapılan kararda, özellikle HDP’li milletvekilleri ve belediye başkanlarının dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin girişimlere değinildi, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının birinci derece mahkeme kararlarının üstünde olduğu hatırlatıldı. AYM’nin parti kapatma davalarında AİHM içtihadı ışığında karar vermesi istendi. 

Türkiye’de muhalefet partilerine mensup parlamenterlerin "yazılı veya sözlü ifadeleri nedeniyle dokunulmazlıklarının kaldırılacağı tehdidi altında yaşadığı" kaygısının dile getirildiği kararda, bu duruma son verilmesi için terörle mücadeleye ilişkin yasal mevzuatta AİHM kararları temelinde değişiklik yapılması ve "Türk yargı sistemindeki bağımsızlık ve tarafsızlık sorunuyla başa çıkılması" istendi.

Kavala ve Demirtaş

Kararda Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülüklerinden biri olan AİHM kararlarını yerine getirme zorunluluğu da gündeme getirildi. AİHM hükümleri ve bu hükümlerin uygulanışının denetleyicisi olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararları gereği Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın "derhal serbest bırakılmaları" talep edildi.

Kayhan Karaca